Her bir karışında yaşanmışlıklar olan , ağlatan ,güldüren, mutlu eden , üzüldükçe daha derine çeken ve daha nice duyguya ev sahipliği yapmış olan bu dünyada, kendi kurduğu dünyasını kendine mabet ilan etmiş hayalperest kişileri derinden etkileyecek...
Ruhum, aynalardan ibaretti. Bu yüzden insanlar beni görünce kaçıyorlardı.
Bir Hayalperest için hiç kolay degil birkaç satıra sığdırmak bunca yaşanmışlığı, bunca duyguyu , bunca hissiyatı, bunca özlemi, bunca yok olmuşluğu... Benki gökyüzünde , benki denizin dalgasındaki o beyaz köpükte, benki bir gülüşte, benki bir kalpte, benki bir sonsuzluğun sonunda oturmuş hiç yağmayacak olan karı izliyorum.
Her nefeste anıları içimize çekeriz aslında. Oturup kaldığımız o bankta anıların ruhları içimize dolarda fark etmeyiz. Benim kalabalığım çok yanlız , yanlızlığım ise kocaman metropol bir şehir.
Bir sigara misaliydi hayat. Bir hevesle içe çekilen dumanın öksürerek dışarı verilmesiydi. Aslında çok şey ifade ediyordu sigara. Dumanlar silsilesinin içinde küle dönmüş bir sigaranın, sonunda sadece izmaritinin kalmasıda bir anlam ifade ediyordu haliyle.
Bir beden zamanla kırışır, sarkar, yorulur, büzüşür... Ama kalp o bedene inatla çarpmaya devam eder. Sigaranın kül olması kırışmış bir beden ise sonunda izmaritinin kalmasıda kalbin çarpmaya devam etmesiydi.
Peki sen nesin hayalperest? Yandığıyla kalan kül mü ? Yoksa kaldırım taşında yaşamaya devam eden izmarit mi?
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.