utangaçlığın formülü

404 41 58
                                    

  Erza yatağında uzanmış jellalle oşan çikolatayla ilgili mesajlardan dolayı elini hala deli gibi atan kalbine bastırıp sakinleştirmeye çalışıyordu. Yanakları kızarıp kendi kendine " hayatımda yediğim en güzel çikolata  dedi " hızlı hızlı nefesler almaya başlamıştı. Alt dudağını ısırıp gözlerini kapayarak onun ellerinin sıcaklığını hatırladı. Onunla tokalaştığı elini kendi yanağına koyarak " acaba bir gün o el yanağıma da dokunurmu " diye söylenerek hayalini kurmaya çalıştı.

  Elinin yanağını okşadığını sonra diğer elinin çenesini kavradığını    hissetti. Sonra onun içinde boğulmak istediği gözlerindeki okyanus aklına geldi. Sonra başının kendisine doğru eğilip dudağıyla onun dudağını öpmek üzereyken... erza çığlık atıp kıpkırmızı kesilerek eli hala kalbinde derin derin nefesler alarak " tanrım hayalinde bu hale geliyorum ya gerçek olursa napardım " diye kendi kendine söylendi.

  Midesi guruldamaya başladığında suratı asılarak " doğru ya ben yemek yemedim " diye söylendim. Yataktan kalkarak kapıya doğru gittim. Mutfağa doğru inerken evde yine tek başıma olduğumu anladım. Sıkıntılı bir şekilde nefesimi verirken buzdolabının kapağını açacakken bir not gördüm.

   Bir hafta boyunca iş gezisindeyim. Sana bu süre içinde yeterli olacak para odamdaki komudinde...

    " hee bu sefer haber vermek gibi bir incelikte bulundu demek " diye kendi kendime söylendim. Para bırakmakla  zahmet etmiş. Geçen sefer bıraktığı haleda duruyor. Notu alıp elimde bir top haline getirip çöpe atarken " bir hafta tek başımayım gene haa " dedim. Buz dolabını açtığımda ise beni hiç şaşırtmayan bir manzarayla karşılaştım. Bomboştu. .. başımı eğip derin bir nefes alarak markete gitmem lazım sanırım. .. hep böyleydi... annem babamla bayağı olaylı bir boşanmadan sonra benle ilgilenmemişti. Babamı ise o günden sonra hiç görmedim. Liseye başlayana kadar annem in dikkatini çekmek için bir çok tehlikeli işler yapmıştım. Hatta ilgisizlik ve sevgisizlikten kendimi kaybedip üç kere intihar teşebbüsünde bulundum. Ama iyileşene kadardı. Çoğunlukla tek başıma kaldığım için ev işlerinin her türlüsünü yapmayı öğrenmiştim.

    Markete geldiğimde bir araba çekmiştim. Cebimde yazdığım alışveriş listesini çıkararak marketin içinde dolaşmaya başlamıştım. Kendi kendime " un tamam, soya sosu tamam, çamaşır suyu " diyerek etrafıma baktığımda kullandığım markanın en üst rafta olduğunu görünce... sinirli bir şekilde " harbi misin " diye söylendim. Zaten raflar uzanamayacım bir boydaydı. Nefesimi  verip  uzanarak rafta ki kutulardan biri parmak uclarıma değmişti. Zorla kendime doğru iteklerken bir elin kutuyu alıp bana uzatmasını görünce... rahat bir nefes alıp benim için kutuyu alan adama dönerek minnettar bir şekilde " çok teşekkür ederim " derken donup kalmıştım. Onun burda ne işi vardı. Jellal gülümseyerek " önemli değil " elindeki kutuyu market arabama bırakırken... arabadakilere şaşkın bir şekilde bakarak " evin alışveriş işlerini senmi yapıyorsun " dedi. Gözleri mi devirip başka yöne bakarak " sayılır " dedim. Sadece alışveriş yapsam ne iyi tüm işler bende... sonunda onunla konuşmak için bir fırsatım vardı. Çekinerek " eeeh buraya yakın mı oturuyorsunuz jellal san " diye sordum. Normalde bu yakınlarda arkadaşlarından Eric ve gray oturuyor. Jellal gülümseyerek ( şu anda fotoğrafını çekmek istiyorum ) " Hayır arkadaşım burda oturuyor. Bugün farklı büyük babamla normalde kaldığımız evimiz merkeze uzak olduğu için bu yakınlarda ev bakıyoruz " dedi.

   Bir milyon volt elektrik bana yüklenmişcesine bir sarsılma geçirdikten sonra " gerçekten mi " diye sordum. Kaşlarını çatıp bana bakarak " evet de niye bu kadar şaşırdın " diye sordu. Eyvah çok fazla tepki verdim. Hemen başka bir tarafa bakarak " önemli bir şey  değil " göz ucuyla ona bakarak " sadece senin adına sevindim " dedim. Şu anda domates gibi görünmemek için umutsuzca dua ediyorum. Jellal sanki sevinmişcesine gülerek " teşekkür ederim" dedi. Sonra yeniden market arabama bakarak " bu arada bunlar bayağı ağır görünüyor " sonra bana bakarak " evine kadar taşımama yardım etmemi istermisin " diye sordu. Ben Şu anda öldüm değil mi. .. yada rüyadayım. .. kesinlikle rüyadayım. Uyandıranın tüm ecdadına başlarım. Yaaa biri bana tokat atsın.

  Jellal uyarıcı bir ses tonuyla " erza " diye seslenince salak gibi sırıtarak ( kesinlikle öyle görünüyorumdur ) " bu daha tokat dan daha iyi " diye mırıldandım. Jellal şaşkın bir şekilde " anlamadım " deyince. .. ha siktir hemen kendimi toparlayıp başımı iki yana sallayarak " yok bir şey " sonra alt dudağımı ısırarak " ayrıca gerek yok. Evim karşıdaki bina yani zahmet vermek istemem " dedim. Cam duvarlardan bizim eve bakarak " şu kırmızı çatılı beyaz olan mı " diye sordu. Bu niye başkasının eviyle bu kadar çok ilgileniyor. Başımı evet anlamında sallamakla yetinmiştim. Eve sanki aklına kazımak istermişcesine baktıktan sonra bana dönüp gülümseyerek " neyse bitti mi alışverişin eve kadar yardım edeyim sana " dedi. Kim lan bu herif ? Harbiden jellal mi? Bu adamı bir kere bile ısrar ederken görmedim.

   Eve kadar bana eşlik ettikten sonra paketleri bana verirken ona soru soran gözlerle bakarak " çok teşekkür ederim. İçeri davet etmek isterdim ama " sözümü bozarak " sorun yok zaten gitmem lazım büyük babam bekliyor " dedi. Başımı tamam anlamında salladıktan sonra  " o zaman iyi akşamlar " dedim. Oda bana o mükemmel gülüşlerinden birini yollayarak " öyleyse yarın görüşürüz " diyerek Arkasına dönüp gitmişti. Bende el salladıktan sonra kapıyı kapatır kapatmaz hemen telefonuma sarılıp ekranı açtım.

Bilinmeyen numara: erzanın eviyle niye bu kadar çok ilgilendin     

Jellal: benimi takip ediyorsun sen

Bilinmeyen numara: takip ten çok daha fazlasını yaptım

Jellal: inanamıyorum ilgini çekecek bir şeyler bulabildin mi bari

Bilinmeyen numara: kesinlikle

Bilinmeyen numara: vücudun Yunan tabrılarının heykellerine benziyor

Jellal: seni bir gün kesinlikle polise vereceğim

Bilinmeyen numara: sorun yok yaptıklarımdan pişman değilim çünkü

Jellal: çok tuhaf birisin

Merhaba ben sapık ( jerza texting )Where stories live. Discover now