Bölüm 1

211 22 2
                                    

Bugün de farklı bir şey olmadı. Israrla beklemekten vazgeçmemem asıl ironik olan. Benim hayatım bu kısır döngüde neticede. Uyan, okula git, ailenle bol tartışma içerikli telefon görüşmelerini yerine getir, o rezil tada sahip yurt yemeklerini ye, aynada her gün bir başka yerde beliren sivilcelerini aynı ritüelle karşıla, tüm bunlar arasında aklına gelip görüşme talebinde bulunan arkadaşlarım olursa şahane bir gün geçirmiş addedebilirim kendimi. Bunun aksinin hiç yaşanmamış olması ne büyük melankoli. Çevreme bakıyorum kıskançlık, gıpta, şaşkınlık duygu karmaşası yaşıyorum. Bunun nedeninin ne olabileceği hakkında kafama soru işaretleri üşüşüyor. Evet, belki 16 yaşında bir genç kızım ya da çevremdeki insanların tabiriyle bir ergenim. Eğer bu yaş aralığı ergenlik olarak adlandırılıyorsa bu sözde belirtileri neden sadece ben yaşıyorum. Buna uyumsuz oda arkadaşımı da ekleyince içimden bir sesin 'yaşama sen' dediğini duyar gibi oluyorum. Çok değil birkaç yıl öncesini hatırlıyorum her şey ne kadar da güzeldi. Lise kazanıp gelmemiştim, ailemleydim, arkadaşlarımı seviyordum. Belki de en önemlisi mutluydum aynaya baktığımda ela gözlerimi koruyan uzun kirpiklerimi, uzun yumuşak kahverengi saçlarımı görürdüm. İnsan mutlu olduğunda gülümsüyor ve sanki gülümsedikçe güzelleşiyor. Şimdilerde ise sönük bakışlarımı, ifadesiz suratımı ve alışmakta zorlanan inatçı saçlarımı görüyorum.

Lisede ikinci yılım olmasına rağmen hala alışamıyorum. Değişmez bir özlemle eskiyi özlüyorum. Hala annemle her telefon görüşmesini beni buradan alın diyerek sonlandırıyorum. Mutsuzluk, huzursuzluk ilk midede reaksiyon verirmiş bundan olsa gerek son zamanlarda mide ağrıları da eklendi yaşantıma. Derslerde saati izlemekten, tarihlerin hızlı akması için dua etmekten çoğu konuyu kaçırdığım için notlarım da kötü gelir oldu. Arkadaşlarım ise sürekli asık olan suratımdan yola çıkarak uyumsuz, kendini beğenen biri olduğumu düşünüyorlar. Birkaç ay öncesine kadar değişeceğini hiç umudumun olmadığı bu düzensiz düzenin artık son bulmasını istiyorum. Bu kurtarıcının kendi içimde olduğunu bilmeme rağmen dışardan beklemekten kendimi alıkoyamıyorum.

Pazartesi günleri normal insanlar için sendrom nedeni iken benim için diğer günlerden farkı yoktu. Her günüm pazartesi sendromu tadındaydı. İnatçı, şekil almayan, kırıklarla dolu saçlarımı yine toplamış durakta okul servisinin gelmesini bekliyordum. Yanımdan geçen iki kızın bana bakıp kıkırdamaları ardından duraktaki camdan kendimi kontrol etme gereği duydum. O sırada servis geldi. Yalçın amcaya günaydın deyip en arkadaki tekli koltuğa oturdum. Benden başka kimse oturmazdı zaten oraya herkes kabullenmişti orası Gökçe'ye iphotekliydi. Tam kulaklığı takıyordum ki duraktaki o kızlar geldi aklıma sonra ona eşlik eden sinir harbi. Neyse ki okul yakındı. Hesaplamıştım servise bindikten sonra okula kadar Duman'ın herhangi bir şarkısını iki defa dinleyebiliyordum. Günün en sevdiğim yanıydı. İlk dersle birlikte akreple yelkovanın oyununu seyretmeye başlamıştım. Bakalım yarışı kim kazanacaktı. Ya da her zamanki gibi ben de kafamdaki düşüncelerden yarışın sonunu kaçıracaktım. Neyse ki edebiyat dersi vardı. O ders saatinde her şey tersine dönerdi. Şairler, yazarlar, kitaplar, şiirler daha sevilesi ne olabilirdi? O yeni yaşamların içerisinde kendimi unutup başka birisi olmayı seviyordum. Kimi zaman başrolde çok sevilen kız olabiliyordum, kimi zaman da özgürlüğü uğruna adım atan kız ya da hiç düşünmeden apartman zillerine basıp kaçan kız. Belki de içimdeki melankolik, depresif yandan uzaklaştırabildiği için bu denli seviyordum.

Ders esnasında sınıfı, insanları gözlemlemek çok keyifli, gizemli gelirdi. Zaten bir yetenek seçme şansım olsaydı seçtiğim yetenek düşünceleri okuyabilmek olurdu. Acaba gerçekten dersi mi dinliyorlardı yoksa benim gibi bambaşka diyarlarda mı geziniyorlardı. Sorunları var mıydı? Elbette vardı ama bununla ne ölçüde başa çıkabiliyorlardı? Bazen de tüm okları kendime çeviriyordum. Aç çocukları, ebeveynlerini hiç görme şansı olmamış çocukları hatırlayınca şımarıklık yaptığımı düşünüyordum ama bu çok kısa süreli oluyordu. Neticede gündelik hayatımı sekteye uğratacak bir sorunum vardı.

SONA GİZLENEN BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now