GEZİ

52 11 2
                                    

Arkadaşlığımızı öğrendikten sonra Can'a yakın olmak istemedim. Kendimi çekmem gerektiğini düşündüm. Uzak kaldıkça kalbim de ona karşı uzaklaşacaktı sanki. Ondan kaçtıkça karşıma çıktı. Ben kendimi çektikçe evren onu bana itti. Onu gördükçe nasıl davranacağımı bilemedim. Can sürekli mesaj attı. Kimi zaman yürümek istedi ama her seferinde bir bahane buldum. Ondan ne kadar kaçsam da beraber geziye gidecektik. Arzu bana hep destek oluyordu. Defne Can'a olan duygularımdan haberdar değildi. Kendimi çok açabilen birisi değildim Defne'ye de bu konuyu açma gereği duymamıştım.

Geziden önceki gün Arzu ile birlikte saatlerce kıyafet seçtik. Şunu giy, şunu yap. Gezide kaçma çocuktan. Hepsini dinledim ama ne kadarını gerçekleştireceğim muallaktı. İçimden gelenin ötesini çok yapamazdım.

Gezi günü gelip çattığında heyecandan ölebilirdim. Okulun önüne gelen araçla gidilecekti. Defne de gelecekti geziye. Ben onunla oturma planı yapıyordum kendimce. Can ile yan yana gelmemek adına Defne'ye yapışmış gibi geziyordum. O nereye gidiyorsa ben de oraya gidiyordum. Otobüs gelip otobüse bindiğimde planladığım gibi Defne'nin yanına oturdum. Derin bir nefes alabilirdim artık. Dışardan arkadaş getirilebiliyordu. Arzu'nun da gelmesini çok isterdim ama ailesinden izin alamamıştı. Can'ın da Mert adında arkadaşı gelmişti. Onlar da beraber oturuyorlardı. Nerde olduğumuzu bilmediğim bir tesiste mola verdik. Uyumuşum anlaşılan yolda. Uyandığımda üzerimde uyku mahmurluğu vardı. Gözlerimi silip, genleştim. Defne ile tam otobüsten indiğimizde. Can ve Mertle karşılaştık. Defne benden önce davrandı.

" Oooo beyler sizi görmek ne güzel. Mert kardeşim iyi ki sen de geldin."

O an oturup saatlerce şükredebilirdim. İyi ki Can'dan bahsetmemiştim Defne'ye. Belli ki Can'ı benden daha iyi tanıyordu. Oldukça yakın görünüyorlardı. Birbirlerini gördüklerini baya mutlu olmuş gibiydiler. Can'ın geleceğinden haberi var gibiydi. Bu kız geleli ne kadar olmuştu ki? Samimiyetleri soru işareti bırakmıştı bende. Mert o sırada;

"Yemek molası verdik eğer Gökçe de rahatsız olmazsa beraber yiyebiliriz." dedi.

Mert'in bu tavrı garip gelmişti. Girişken birisi olabilir diye düşünmüştüm ama girişken birine göre fazla telaşlı gelmişti bana hareketleri. Her ne kadar Can ile aynı ortamda bulunmak istemesem de bunu dillendiremezdim.

"Tabii neden rahatsız olayım. Defne de öyle isterdi zaten." Bunu demekten kendimi alıkoyamadım. Kendimce Defne'ye gönderme yapmıştım. Hoş birisinin fark eşiğinin çok altındaydı bu söylediğim ama en azından söylemiştim ve bunun huzurunu yaşadım.

Yemeğe geçtiğimizde garip bir ortam vardı. Dört kişilik bir masaya oturmuştuk. Can ve Defne karşımda oturuyorlardı Mert ise yanımdaydı. Defne'den Can'ı kıskanmamak adına kendimle savaş veriyordum. Can ve Defne konuşup gülüşüyorlardı. Yol yorgunluğundan eser yoktu üzerlerinde. Ben kendimi ortama ait hissedemediğim içim sohbete dâhil olamıyordum. Mert ise böyle bir gayrette bulunmuyordu, halinden memnun görünüyordu. İyi oluşum olumsuz etkilenmeye başladığında orada durmaya devam etmek istemedim. Bu kendime yaptığım bir eziyet olurdu.

"Afiyet olsun arkadaşlar ben otobüs hareket edinceye dek yürüyeceğim." Dediğimde içim rahatlamıştı. Bunu söylediğim için mutlu oldum. Üçünün de yüzü düşmüştü ama bunu kendim için yapmam gerekirdi. Esasında Mert'in bir kabahati yoktu. -Belki de hiçbirinin bir suçu yoktu- diye aklımdan geçirdikten sonra bu düşünceyi hemen durdurdum çünkü Can suçluydu. Beni geziye o ikna etmişti. Sen gelirsen giderim diyecek kadar istemişti ama şimdi umursamaz davranıyordu. Benim ondan beklentimi o arttırmıştı. Defne ise vurdumduymaz olamazdı bu kadar. O moralim bozuk olduğunda, suratım düştüğünde benimle sabırlıca ilgilenirdi. Can'ı gördükten sonra kadrajın dışında kalmıştım. İçten içe kırgınlık hissediyordum ama bunu ifade etmekten çekiniyordum. Defne gelmeden otobüse geçtim. Kulaklığı takıp müzik açtım. Gözlerimi dinlendirmek iyi bir fikir gibi geldi. Otobüs dolup hareket ettiği sırada gözümü açtığımda yanımda Can vardı. Can'ı görmeyi hiç beklemiyordum gördüğümde şaşırdım. Belli etmemeye de çalışarak gülümsedim. Kulaklığı çıkarmadım, bir şey deme gereği duymadım. İçimden Defne'yle ayrılmışlar kıyamam diyordum ama sessiz duruşumdan da taviz vermedim. Can kulaklığın birini çıkardı kendi kulağına taktı.

SONA GİZLENEN BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now