BEKLENMEDİK KARŞILAŞMA

26 6 0
                                    


Arzu'nun yoğun ısrarları sonucunda arkadaşlarıyla tanışmayı kabul ettim. Arzu'nun ifade ettiği kadarıyla çok iyi, çok eğlenceli insanlardı. Arkadaşlık kavramına çok önem vermeme rağmen kolay arkadaş edinemeyebilirdim. Bu konuda fazla seçici, temkinli yaklaşırdım. Genelde de kurduğum arkadaşlıklar uzun ömürlü olurdu. Yurttan çıktığımızda benim ayaklarım hala geri geri gidiyordu ama Arzu o kadar hevesliydi ki onu kırmak istemiyordum. Üzülmemle sonuçlanan olaylar neticesinde Arzu hassaslaşmıştı bana karşı yalnız bırakmamaya gayret ediyordu.

Yolda Arzu'yla yürürken aklıma Mert geldi. Son bir haftadır bir şey yazmamıştı. Ben de yazmamıştım. Ağzımdan birden çıkıveren söz aklıma geldikçe 'bravo Gökçe' diyordum. İnsan içinden gelen şeyleri yapmadığı zaman zor gelebiliyordu yapılanlar benim durumum da tam anlamıyla buydu Mert'i sevmeme rağmen onun için bir şey yapmak istemiyordum. Bana kızgın oluşunda haklıydı ama özür dilemiştim daha fazlasına gerek yoktu.

Arzu çok heyecanlıydı ve bu her halinden belliydi. Kafeye geldiğimizde Arzu'nun arkadaşlarının hangileri olduğunu seçmekte hiç zorlanmadım. İlk gözüme çarpan yönü bize dönük gülümseyen dört kişiydi. Sonradan bir gruba dahil olmak bana güç gelirdi. Bunu hissetmiş gibi samimi ve sıcak davrandılar. Kısa süreli bir çekimserlik ardından muhabbete dahil olabildim. Konu Arzu ile olan ilk zamanki arkadaşlığımıza geldi. Arzu anlattıkça ne kadar soğuk olduğumu fark ettim. Bir anda arkadan gelen ses geriye dönmeme neden oldu. Benim gibi kafede herkesin bakışları o tarafa yönelmişti. Bir erkek diz çökmüş bir vaziyette yüzüğü çıkarmıştı. Normalde bu profilde elleriyle ağzını kapatmış şaşkın bir kadın olması gerekirken. 'Hayır' cevabını verip çantasını alıp giden bir kadın vardı. Kadından ziyade biz şaşırmıştık. Kimisi 'oooo' diyordu, kimisi kıkırdıyordu. İnsanlar garip tepkilerde bulunma gereği duymuştu. Adam ise garip bir şekilde kadının arkasından gitme gereği duymuştu. Ben olsaydım gitmezdim diye düşünürken Efe de gitmemesi gerektiğini sesli düşünmüştü. Anlamsız bir şekilde Can'ın arkasından gitmeyişimle gurur duymuştum. Hoş pek gurur duyulacak bir konu değildi belki ama kendi desteğim bile olsa bir destek iyi hissettirebiliyordu. Burcu, Efe'ye öyle manidar bir bakış attı ki. Sanki Burcu hayır demiş ve arkasından Efe'nin gelmeyişine öfkeliymiş gibi. Burcu bana kendimi hatırlattı. Belli ki içinde bir şeyler yaşıyordu ve Efe bunlardan bir haberdi.

Tüm gün bana kendimi iyi hissettirecek şekilde şahane geçmişti. Uzun zamandır benliğime bu kadar yaklaşmamıştım. İnsanın kendi olabildiği, düşünmeksizin hareket edebildiği ortamların güzelliğini hatırlama şansı yakalamıştım tekrardan ve bunu Arzu'ya borçluydum. Gün sonunda gülümseyerek, huzurla uyudum. 

    Okul çıkışı yurda kadar bana eşlik edecek şanslı bir taş ararken birden telefonum çaldı. Ekranda Can yazısını görünce kısa süreli bir şaşkınlık yaşadım. Uzunca zaman olmuştu Can'la telefonda iletişim kurmayalı. Biraz merak biraz heyecan eşliğinde telefonu açtım.
Kısa bir nasılsın, nasıl gidiyor muhabbeti ardından aramasının altında yatan nedeni söyleyiverdi. Mert' in doğum günü için planları varmış ve benim de katılmam Mert'i mutlu edermiş.       Memnuniyetle katılacağımı söyledikten sonra Can uzatma gereği duymadı. Telefon görüşmesini sonlandırdıktan sonra eskiden olsa bin tane soru işareti zihnime üşüşürdü. Haberdar etmek dışında beni merak etmeyişine çok kırılırdım ama öyle olmadı. Belki alıştığım için belki de buna müsaade etmemeyi öğrendiğim için. Her ne sebepten olursa olsun bu sonuç daha iyiydi. Mert'e de kendimi affettirmek adına sözüm vardı. Bu iyi bir fırsattı. Hem başbaşa kalmamış olurduk hem de günün sevinciyle beni bağışlardı. Hediye düşünmeye de vaktim olduğu için zihnimi meşgul etmemeye çalışarak yürüdüm. 

    Arzu'ya Mert ile olanları anlattığımda ağzı kulaklarında dinledi. Gün sonu olanlara takılmadı bile. Haklıydı aslında ailemin beni ilk merak edişi, ilk telaşlanışı değildi ama Mert'le geçirdiğimiz bisiklet yolculuğu bir ilkti ve her zaman yaşanmayan cinsten güzel bir anıydı. Arzu'ya göre Can' ı unutmam gerekiyordu ve Can'ın benden uzaklaşmasının nedeni Defne' nin onunla konuşmuş olmasıydı. Düşününce mantıklı geliyordu belki ama bunlar ihtimalden öteye gitmiyordu.

Bugün okul, edebiyat dersi olmasına rağmen beni itiyordu. Uzun zamandır bu kadar sıkılmamıştım. Resmen duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Okulda çok mutsuz olmama rağmen devamsızlık yapmazdım. Kaderime boyun eğip son derse kadar gitmezdim ama daha fazla katlanamadım. Okuldan çıktım kulaklığı takıp karşıma çıkan ilk şarkıyı açtım. "Düş Sokağı Sakinleri-Gitmem Gerek Bu Şehirden". Bu çok manidar gelmişti. Nereye olduğunu sorgulamadan bir saat kadar yürüdüm. Tek amacım bir şehrin ayak basılmamış köşelerini dolaşmak gibiydi. İçimdeki kasvet biraz olsun azalmıştı. Yürüyüş iyi gelmişti.

O da ne? Can mıydı karşıdan gelen? Yoksa ben duygularımı bastırmaktan halüsinasyon görmeye mi başlamıştım.

-Hayırdır Gökçe bu saatte burada ne işin var?

+ Öyle yürümek, anın tadını çıkarmak istedim. Senin ne işin var burada?

Farkında olmadan hesap sormuştum. İçten içe komiğime gitmişti Arzu'ya anlatıp kahkaha attığımız anı yaşar gibi oldum.

-İzin almadan geldim ama sorun olur mu senin için?

Dedikten sonra kahkaha attı. Bu eylemi Arzu'yla gerçekleştirmek güzel gelmişti. Can'ın fark edip kahkaha atması sevimli, samimi gelmişti ama açıklama yapmaya itmişti beni.

+Yanlış anlama gayri ihtiyari sordum. Şaşırdım seni burada görmüş olduğuma o yüzden.

-Açıklama yapmana gerek yok Gökçe biliyorum. Benim de senin gibi yürüyesim gelmiştir, içim sıkılmıştır belki kim bilir? İşin yoksa bir şeyler içelim mi? Yakında güzel bir yer biliyorum.

Günlerce, aylarca hatta yıllarca bu anın hayalini kursam gerçekleşmez derdim ama şimdi bir iç sıkıntısının beni fırlattığı sokakta Can kanlı canlı karşımda duruyordu ve ilk defa birlikte bir şeyler yapma teklifinde bulunuyordu.

Sırf etkilenmemek adına bu teklife hayır dersem bunun pişmanlığını yıllar sonra bile yaşayabilirdim. Keşkeler ise insanı tüketir.

+ Nereye gidiyoruz? diye sorduktan sonra yüzüme sevimli bir gülümseme yerleşti.


SONA GİZLENEN BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now