YARIYIL

108 14 0
                                    

Kütahya'ya geldiğimde otogarda sanki tüm kasvet geride kalmıştı ve yerini huzur almıştı. Derin bir oh çektim. Bavulumu alıp çevreme bakınırken babamla Cemre'nin bana yaklaştığını fark ettim. Babam yürüyordu, Cemre koşar adımdı. Babam bavulumu bagaja yerleştirmişti. Cemreyle birlikte arka koltukta oturuyorduk. Cemre beni severdi, özlerdi ama gelir gelmez bana ne aldın diye sormaktan da geri durmazdı. Benim yolumu gözlerken bazen benden daha çok alacağım hediyeyi düşünürdü. Bundan şikayetçi olmam gerekirken çocukluğu, masumluğu, merakı hoşuma giderdi. Bazen sinirlendirirdim ellerimin boş geldiği şakasıyla.

Eve gelip annemin tüm hünerlerini gösterdiği yemeklerden sonra sıranın karne hediyesine geldiğinin farkındaydım ama kimseden ses çıkmıyordu. Sonra sessizliği babam bozdu.

" Kızım aslında netlik kazanmadan söylemek istemiyorduk bunu sana ama sen şimdi karne hediyeni düşünüyorsundur. Bu yüzden paylaşmak istiyorum."

Babamın sözleri beni hem heyecanlandırmış hem de gerilmeme neden olmuştu. Bir şey söyleme gereği duymadan merakla yüzlerine bakmaya devam ettim. Sonra annem:

" Gökçe biz seni boş yere heyecanlandırmamak için söylemek istemedik ama sene sonunda geçebileceğin bir lise var."

Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Sevinçle anne ve babamı kucakladım. Kim bilir kaç kez teşekkür ettim.

Yurttan kalma alışkanlıkla sabahları erken uyanıyordum. Bu sabah odama kadar gelen börek kokusuna uyandım. Gidene kadar annem sevdiğim yemeklerle donatırdı sofrayı. Yoksa içi rahat etmezdi. Zeynep ile görüşecektim o yüzden kalkıp hazırlandım. Sonra annemle uzun uzadıya kahvaltı yaptık. Babam iş yerindeydi. Cemre de erken uyanıp anneanneme gitmiş. Annemle baş başaydık. Annem olanları hissetmiş gibi. "Gökçe 'cim güzel kızım" diye bir giriş yaptı. Bu benim için alarm niteliğindeydi. Dikkatli ol Gökçe annen kelimelerini iyi seçiyor senden öğrenmek istediği bir şeyler var demekti. Ardından benimle ilgilenen, rahatsız eden birisinin olup olmadığını sordu. Bu cümlenin verdiği mesaj apaçıktı. Birisinin benimle ilgileniyor olması annemin istemediği bir durumdu ve ben de o ilgiden rahatsız olmalıydım. O notları anlatma gafletinde bulunsam kim bilir kafasında neler kurardı. Annelerin hepsi mi böyledir bilmiyorum ama annem için bu bir felaket ve savaşılacak bir cephe demektir. O yüzden yatıştırıp, içini rahatlatıp Zeynep ile görüşmek için evden ayrılmak en iyi fikirdi.

Zeynep'le buluşmaya karar verdiyseniz eğer buluşma yerinde sözleştiğiniz saatte Zeynep olmazdı. Aradığınızda evden çıktığını beş dakikaya orda olacağını söylerdi ve eğer Zeynep beş dakikaya ordayım diyorsa yarım saat bekleteceği anlamına gelirdi. Uzaktan göründüğünde de yüzünde mahcup ve muzip bir ifade olurdu. Tuhaf bir şekilde onu görünce tüm kızgınlığınız geçerdi. Bugün de böyle oldu. Her zaman gittiğimiz pastaneye gittik. Bazı insanlarla uzun süre görüşemezsiniz hatta telefonda dahi konuşamamış olursunuz ama karşılaştığınızda samimiyetiniz hala aynıdır. Muhabbet hiç sendelemeden eskisi gibi devam eder. Zeynep de benim için bu samimiyet tanımına tam olarak uyuyordu. Kaldığımız yerden devam ettik uzun uzadıya eskileri konuştuk. Aslında ikimizde konuşamadığımız zamanda neler olduğunu merakla sormak istiyor ama tuhaf bir çekimserlikle karşıdan bekliyorduk. Zeynep daha fazla dayanamayıp sordu nevi şahsına münhasır bir şekilde

"Bence bana anlatmak için sabırsızlandığın bir şeyler var. Sen ne düşünüyorsun bu konuda?"

Birinin beni tanıyor olması, ifademin ardındaki anlamı biliyor olması farklı hissettirirdi. Tıpkı güldüğümde alnımda oluşan w şeklinden haberdar olan o çocuk gibi. Muhabbete nerden başlayacağımı bilemeyip başlayınca da susmak bilmedim. Derin mutsuzluğumdan, Arzu'yla son zamanlarda olan yakınlaşmamızdan, notlardan, sert bakışlı çocuktan uzun uzun bahsettim. İlk defa bunları birine anlatabilmiştim. Bunun tarifsiz huzurunu yaşadım. Çekinmeden, özgürce, güvenerek birine kendinizi açmak muazzam bir armağandı. Zeynep deli doludur ama fikrini merak ettiğim bir şeyi paylaşıyorsam karşımda tamamen ciddi birisine bürünür. Dilinizden dökülecek her şeyin önemli olduğu hissini vererek dinler. Ona bir şeyler anlatmak çok keyiflidir. İyi bir dinleyicidir. Tüm bunları anlattıktan sonra Zeynep heyecanlandı, yüzünde hınzırca bir gülümseme yerleştirdi.

SONA GİZLENEN BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin