44. Bölüm (Pişmanlık)

385 40 13
                                    


Sabah erkenden Jongin'i aradım. Planlarımı başından beri ona da söylediğim için yardımcı oluyordu. Sehun'u tüm gün oyalayacaktı. Ben de bu süreçte evi süsleyecek ve yiyecekleri hazırlayacaktım.

İçeri girdiğimde ilk olarak en yakın arkadaşımın odasına gittim. Tabi ki ondan beklendiği gibi dağınıktı. Yılda bir kez yapabileceğim bir iyilik yaptım. Tüm dağınıklığı toplayıp kıyafetlerini düzgünce dolabına yerleştirdim.

Siparişini verdiğim pastanın hazırlanıp hazırlanmadığını öğrenmek için pastaneyi aradım. Pasta dışında her şeyle kendim ilgilenmek istiyordum.

Mutfağa gidip çantamdaki defteri çıkardım. İnternetten onlarca tarif kaydetmiştim. Üstelik okuduğum bir hayran kurgunun içinde de değişik tatlı tarifleri vardı. Onları da not alıp yapacaklarım arasına eklemiştim.

Sehun'un annesiyle konuşarak önceden hazırladığımız malzemeleri çıkardım. Sırayla tüm tarifleri hazırlayıp dolaba yerleştirdim. Akşama doğru geleceği için evi süsleyecek vaktim vardı. İşe salondan başlamaya karar verdim.

İçeri girdiğimde fazladan minderler gördüm. Birkaç koltuk ve sandalye de önceden hazırlanmıştı. Bunun için Sehun'un annesine teşekkürlerimi gönderip eşyaların yerlerini kullanışlı olacak şekilde değiştirdim.

Tam büyük çantamdaki süsleri çıkarıyordum ki kapı çaldı. Sehun olmaması için dua ederek kapıya koştum.

"Yixing? Yifan?"

"Selam Chan! Bizi arkadaş gönderdi. Yardıma ihtiyacın olabilirmiş."

"Arkadaş? Jongin mi?"

"Kim olduğunu söyleyemeyiz. Çok sıkı tembih etti."

"Evet, Yixing doğru söylüyor. Söz verdik. Bu yüzden sadece yardım edeceğiz."

"Tamam, gelin içeri. Ben de etrafı süsleyecektim."

Yixing oldukça neşeli biriydi. Her ne kadar görünüşü soğuk olsa da konuşmaya başladığında fazlasıyla şirin oluyordu. Yifan sürekli gülümseyen ve sıcak görünen biriydi. Ama görünüşünün aksine konuştuğu zaman mesafeli birine dönüşüyordu.

Gün içinde birkaç kez onun kim olduğunu öğrenmeye çalıştım. Ama ikisi de tek kelime etmiyordu.

Akşama doğru bütün işleri bitirip koltuklara yerleştik. Jongin'e artık gelebileceklerini söylediğim bir mesaj gönderdim.

"Hediyelerin koyulacağı yeri hazırlamadık. Öyle daha rahat olur."

"Yifan doğru söylüyor. Öyle bir yer olması gerek. Herkes girdiğinde hediyesini oraya bırakır. Gittiklerinde Sehun hepsini rahatça açar. Hediye karmaşası yaşanmasın."

Bunu tabi ki ben de düşünmüştüm. Yeşil, süslü bir hediye havuzu almıştım. Girişteki geniş alana onu yerleştirip etrafını süsledik. Hatta hediyelerimizi kimse gelmeden bıraktık.

"Yifan? Herkes yeşil giyecek değil mi?"

"Sen öyle istediğin için öyle olacak Chan."

"Evet, tamam."

"Channi sence nasıl olmuşum?"

Yifan'ın önüne atlayıp karşıma dikilen Yixing'e gülümsedim. Yeşilin en güzel tonlarından seçtiği kıyafetleri gerçekten çok güzel duruyordu.

"Çok iyi duruyor. Sence benim kıyafetlerim iyi mi?"

"Çok yakışıklı olmuşsun."

Yixing sırıttığında Yifan çekiştirip salona götürdü. Ben de hediye havuzunu son kez düzeltip yanlarına döndüm. Sehun ve Jongin yüzünden artık herkesten şüphelenir olmuştum. İkisinin davranışları biraz tuhaftı. Bu yüzden bir anlığına sevgili olduklarını düşünmüştüm.

Saçma düşünceleri kafamdan atıp salona döndüm. Parti için hazırdım. Jongin'e yazdığımda yarım saat içinde geleceğini söylediği bir cevap gönderdi.

O sırada arkadaşlarımız gelmeye başladı. Sehun'dan önce büyük bir çoğunluğunun gelmesini istiyordum. Nitekim öyle de oldu. Partiye en son Sehun geldi. Jongin üstün bir çabayla onu yarım saat daha oyaladığı için minnettardım.

Sehun sürprizimi görünce bir süre şaşkınlığını üzerinden atamadı. Sonra bana kocaman gülümsemesini verdi.

Onu öyle gördüğümde yaptığım kapris için pişmanlık duydum. O benim için kardeş gibiydi ve ben dostumu seçimleri yüzünden yargılamıştım. Herkes tepki gösterse bile koruyacak taraf ben olmalıydım. Çünkü kardeş olmak onu her haliyle kabul etmekti ve ben aynı hatayı bir kez daha asla yapmayacaktım.

What's Up? 2 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin