BEŞİNCİ BÖLÜM

120 65 83
                                    


***Arkadaşlar lütfen okurken yorumlayıp bölüm bitince oylamayı unutmayın. Ayrıca kütüphanenize eklerseniz yeni bölüm size bildirim olarak hatırlatılacaktır. Sevgiler...***

   Sonbahar ve kışı geride bırakalı çok olmuştu. Bahar havası insanı sürekli esnetiyordu. İnsanın kanının hızla aktığı bir mevsimi yaşıyorduk. Güzel bir bahar havası, mevsimi yaza hazırlıyordu. O kadar ılık ve rüya gibi bir iklim vardı ki insanı, hülyaların içine dalıp dalıp çıkarıyordu adeta. Gökyüzü bir ressamın asla aksettiremeyeceği bir renk yelpazesindeydi. Pembenin daha çok hâkim olduğu, kuşluk vaktinin, doğan güneş kızıllarıyla ahenk kattığı bir tabloyu seyre dalmıştım tavan arasının penceresinden... Bahçedeki kuş cıvıltıları zaman zaman beni kendimden geçirip, Nermin ile birlikte diyar diyar dolaştırıyordu. Artık onsuz bir anımı bile yaşamak istemiyordum. Onsuz bir hayali bile gözümde canlandıramıyordum. Nermin benim hayatım olmuştu resmen. Onunla yatıp onunla kalkıyordum, desem hiç abartılı olmaz.

   Güneşin güzel yüzü benim ruh halime de yansımıştı. Güle oynaya inmiştim aşağıya. Anneannem yine önüne bir yığın fatura ve alacak listesi koymuş, başını da içine gömmüştü. Onun bu durumu benim bile katı yüreğimi sızlatıyordu. Ama tabi her zamanki gibi duygularımı içime hapsetmeyi başarmıştım. Elbette zor günler yaşıyorduk. Anneannem kıyafetlerimizi yamalamaktan usanmamış, biz onları giymekten sıkılmamıştık. Bunun adı çaresizlikti. Başka bir seçeneğimizin olmamasıydı. Dolaptaki bir iki yamalı kıyafeti, aile boyu giyiyorduk. Ayda - yılda bir alınan bir iki parça şey olursa da, evin büyüğü ben olduğum için önce ben giyerdim, benim eskilerim Saliha'ya, Saliha'nın eskileri de Senem'e verilirdi. Bu kısır döngüden faydalanan her zaman ben oluyordum. Bu bencilliğimle hiç kimseyi düşünmüyordum.

   Derslerimi yeniden boşlamıştım. Bu sebeple okuldan mektuplar gönderilirdi anneanneme. Bir de buna kahırlanan anneannem bu defa Nermin'e yüklenirdi.
"Nedir senin derdin? Kızım anlasana ben sizi okutmak için neleri göze aldım. Sen o arkadaşım dediğin Nermin için mi yaşıyorsun? O mu hayatını kurtaracak!"

   Anneannem böyle söyleyince kuduruyordum. Onunla tartışmak dahi içimden gelmiyordu. Yalnız kalıp kafamı dinleyebildiğim tek yerdeyim şimdi.

   Tavanarası... Annemi, babamı, onlarsız yaşamak zorunda olduğum hayatımı, bana bıraktıkları iki küçük serveti ve hayatta tek inandığım varlık Nermin'i düşünüyordum. Annem, anneciğim, canım annem benim! Hayatımda daha çok defa söyleyeceğimi sandığım nidalardı bunlar. Annelik kutsal bir görevdi mutlaka. Ama o, bu görevini yerine getirmekten vazgeçip acılarını da burada bırakmıştı. Belki de onu bu yüzden hatırlamaktan çekiniyordum. Ve her defasında anneannemin yüzüne isyanımı bir tokat gibi çarpıyordum. Sonra burnumun yandığını, boğazımın düğüm düğüm olduğunu hissedince susuyordum içimdeki sancıya inat. Bu durumuma da bir bir küfrederek sözüm ona içimi ferahlatıyordum. Yetmiyordu içimde ukde kalan bu onulmaz yarayı sayfalara döküyordum. Her zaman annemin acısı babamınkinden daha ağır basmıştı. Belki de babamla çok şey paylaşamamamızdandı bu his. O mesafeliydi, otoriter, zaman zaman yaramazlığımızda tokadını yediğim, eve ekmek parası getiren babam. Onu böyle hatırlıyorum. Kardeşlerim! Onlara her bakışımda hatırladığım geçmişimdi. Geleceğim, umudum, hayatta kalma nedenimdi.

   Sonra anneannemi düşünmüştüm. Onun bana sabırla 'Mihrim' deyişini. Çok şey mi istiyordu benden? Hayır, sadece bir parça anlayış! Ona bu hakkı vermemi annem de isterdi eminim. Anneannemin tek suçu göz yummuş olmasıydı.

   Geçmişteki yaşadığımız acılara teselli olamadığı için üzgündü evet. Ama ben hala annemin acılarına göz yuman bir kadın olarak görüyordum onu. Annem kardeşlerimi bana nasıl emanet ettiyse, beni de anneanneme öyle emanet etmişti. Evet, tüm bunların farkında biri olarak yine de ona olan kinim ve hıncım tükenmemişti. Bildiğim tek şey ona hiç bilmedim bir yerlerde duyduğum öfkeydi. Yaşamak, zorluklarla mücadeleye içerden başlamak demekti. Benim yaşamaktan da anladığım buydu işte...

MİHRİCAN #Wattys2017 (Akademisyen Yayımlarından ÇIKTI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin