Son Durak Sen

7.6K 558 348
                                    

Sırasına oturmuş düşünüyordu genç adam, geçen zamanı, hayatın ona bıraktığı derin izleri, bazen başını kaldırdığında ona güven verecek bir gölgeyi bekliyordu.Silsile ve curcuna arasına sıkıştırmış hayallerini duygu seline kapılıp yıpratmak istemiyordu hala, bir umudu vardı. Bir kulağı derste, diğeri ise dışarıdan gelen kuş seslerindeydi. Tek ilgi alanına giren kuş sesleri değil pencereden yansıyan siluetiydi. Yorgun bakışları,sarkmış ince dudakları, ağlamaktan kırışmaya başlamış göz atları. Biraz yukarı çıktığında saçının bir telinin ağırmış, tırnak diplerinin hasasiyetini yitirmiş mora çalan renklerini görüyordu.Onu yoran kahpe insanları, düşlerini çalan vijdansızları.Al bunada katlanırsın neye katlanmadın ki diyen egoist kuklaları, hepsini içinde hissediyordu. Şarkı seline kapılıp giden ufacık bir bedene koca hayatını sığdırmış onlar gibiler, evet onlar gibi kaç milyon insan var ve şuan acı çekiyorlar. Yalnız gezende vardır içlerinde belkide, yüreği büyük, sevgisi tüm dünyayı örte bilecek gururlu insanlar onlar. Gökkuşağının en derininde enlerde yitirilmiş hayatlar, bir bir soluyor renkler, siyah tüm asaletini onlara sarıyor, boğuluyorlar. Neye tutunsa kırılırdı genç adam, belkide tutunmak için doğru bir el bulamadı. Kapılıp gidiyor hatırladıkça, nereye olduğu ne malum ki, değil mi?Son ders, evet bu sonuncu ders. Birazdan zil çalacak yarı kalmış umutlarıyla doğanın yanında bulacaktı kendini.

"Taşkın!"

Masaya inen sert yumruk darbesiyle ne olduğunu anlamayıp sıçradı. Kaç dakikadır başına dikilmiş olan hırçın,öfke kusan kemal hocayı farketmemişti.Buna istifaden edebi kadar edepsiz adam seslendiği çocuğun aldırış etmediğini duyunca sinirden küplere binmişti.

"Olum kaç sattir bağırıyorum, neden duymuyorsun? Artık derse odaklan, burada ne yapıyoruz biz? " dedi ve tahtayı gösterdi

Tekrar başını tahtaya çevirmişti taşkın. Bir birinden gereksiz matematik sorularını görünce yüzünü astı. Ne gerek vardı bu kadar tantanaya, hem ilgilenmiyordu şuan çevrim dışı gibi bir şeydi.Tahtanın önünde saçını topuz yapmış, hafif kilolu, sarı saçlı bir kız belirdi.Bir eli arkada diğeri tahtada kıpraşırken, sırıttı. Arkasını yerli yersiz dönüyor ön sırada oturan kısa etekli kıza "doğru yazdım değil mi?" diye soruyordu fısıltaşarak.Kemal hoca şuan onun yanında olduğu için hiç bir halttan haberi yoktu. Taşkınla ilgileneceğine arkada kopya alan kıza baksaydıya, ne bu ben merkezli olmak.Cetveli iki tıklattı sonra dönüp kızı gösterdi.Erdemli bir davranış sergiliyor gibi ha, kopya çekerek.

"Derslerin zayıf olduğunu biliyorsun taşkın, bu sene de böyle gidersen sınıfta kalacaksın. Haftaya yazılıda var, ne yapıcaz seninle böyle? Artık çocukta değisin ki.Sen öyle dışarıyı izle,tamam mı?Sınıfta kalmaya aklını koymuşsun sonuçta değil mi?"

Genç adam pür dikkat kemal hocayı dinledikten sonra bir siktir bakışı çekti. .Ne kadar çirkinleştiğini kaba ses tonu ve yerli yersiz çatık kaşlarından anlayabiliyordu. Taşkın cetvel darbelerini başında hissede dursun tahtadaki kız kopyayla cevabı yarılamıştı bile. Gözlerini kapatıp bu kabustan biran önce uyanmak istiyordu. İnsanları görmemek, onları yanında hissetmemek, dik bakışlarına maruz kalmadan bugünün de diğer günler gibi çabucak geçmesini diliyordu.

"Hocam neden bu kadar taktınız bana, tek gördüğünüz ben miyim? " çevresindeki insanları işaretledi hiç vakit kaybetmeden.

" Konuşma sus?! Hata senin, sana kaç kere velini şu okula getir dedim. Bu ne vurdum duymazlık,bu ne kendini beğenmişlik,ne sanıyorsun sen kendini?"

Onca insanın arasında eziyordu onu, iki büklüm olmuştu genç adam. Yanında ki dalkavuklar sürüsü pis pis sırıtıp hareket çekiyorlardı. Şuan içinden küfürlerin babasını ediyordu ki yetinmeyerek anasına kadar gitmişti.

ARADIĞIM ADAM(GAY)- Tamamlandı-Donde viven las historias. Descúbrelo ahora