38 #14

5.4K 296 32
                                    

PERŞEMBE

"Gittin..." diye mırıldandı Elya, birinin duyup duymadığı tartışılırdı.

"Efendim?"

"Hiç," dedi ve yapmacık bir gülümseme yolladı Ege'ye, Elya. Barış'tan ses çıkmıyordu çünkü Elya'nın ne hissettiğini Ege'nin aksine az çok tahmin edebiliyordu.

Beş dakikalık süre içinde kimseden çıt çıkmayınca Barış bir kez ellerini çırptı ve oturduğu yerde doğruldu.

"Çıkışta bir şeyler mi yapsak?"

"İşim var."

"Randevum var."

"Kiminle randevun var?" dedi Ege kendini tutamayarak ve aynı Barış gibi oturduğu sandalyede doğruldu.

"Sana ne?"

Randevusu falan yoktu. Hiçbir şey olmamış gibi Ege'yle takılmak istemiyordu. Ama tek bir hareketinde onu affedebilirdi, onu affetmek de istemiyordu.

Ege, aldığı cevapla nefesini sertçe üfledi ve tekrar arkasına yaslandı.

Barış ikisine inat gülümsedi ve ortamdaki gerginliği yok etmeye çalıştı.

"Başka zaman yaparız o zaman."

"Bakarız."

"Bakarız."

Elya ve Ege aynı anda aynı cevabı verdikleri için hızla gözlerini birbirlerine çevirdiler. Elya'nın siniri gözlerinden okunuyordu ve biraz daha Ege'ye bakarsa gözlerinden alev çıkacaktı sanki.

Gözlerini kaçırdı.

"Bakarlarmışmış..." diye söylenerek gözlerini devirdi Barış.

"Ben sınıfa çıkıyorum," diyerek ayaklandığında Elya, Ege de arkasından ayağa kalktı.

"Ben de tuvalete gideyim."

"Ben de burada oturayım."

Ege, Barış'a asker selamı verip arkasını dönerken, Barış da aynı şekilde karşılık vermişti.

Söylenecek Sözler //texting. {2017}Where stories live. Discover now