45 #18

5.2K 282 41
                                    

PAZARTESİ

Öğle teneffüsünün başladığını belirten zil çaldığında Barış, elindeki telefonla uğraşan Elya'ya döndü.

"Yemeği birlikte yemek ister misin?"

Elya onaylamaz mırıltılar çıkarırken, telefona bakıp gülümsüyordu ara ara.

"Sen bilirsin," diyerek yerinden kalktı Barış ve Ege'nin yanına gitmek için merdivenlere yöneldi.

Ege, seni alırım, demiş de olsa, Barış umursamayıp sınıfına çıktı. Yavaş adımlarla tamamladığı merdivenlerin üstüne, yavaş adımlarla yürümesi gereken bir koridor daha eklenmişti.

Sonunda zorlu parkuru tamamlayıp Ege'nin sınıfına ulaştığında, Ege'yi telefonuyla uğraşırken gördü. Ciddi anlamda uğraşıyordu.

"Ne yapıyorsun lan?" diyerek ensesine vurdu Ege'nin ve hemen yanındaki sıraya yasladı kalçasını.

"Hat takıyorum, Elya'ya mesaj atacağım."

Sınıfta Ege ve Barış dahil 4 kişi vardı ve onlar sınıfın diğer ucunda olduklarından, konuştuklarını duyamazlardı.

"Bırak mesajı şimdi. Karnım çok acıktı benim, ne yiyeceğiz?"

Ege şaşkınlıkla kafasını kaldırarak Barış'a baktı.

"Ne bileyim amına koyayım, dışarıda yiyelim diyen sen değil misin?"

"Her şeyi de ben düşünecek değilim ya," deyip omuzlarını silkti Barış. Ege'yse çoktan kafasını telefonuna indirmişti.

"Hah, oldu."

Barış, sıraya yasladığı kalçasını kaldırarak Ege'nin önünde dikildi.

"Hadi ya başlayacağım mesajına, çıktıktan sonra atarsın."

Barış'ın, Ege'nin yanına ulaşması rahat 2 dakika sürmüştü. Normal bir insan o yolu 30 saniyede tamamlayabilirdi ama, normal bir insan.

Ege'nin de telefonuyla uğraşmasını sayarsak, öğle arası başlayalı 5-6 dakika oluyordu.

"Tamam," diyerek telefonunu cebine attı ve sırasından kalktı Ege.

Yanında Ege olduğu için, 10 saniyelik sınıftan çıkış merasimini, 10 saniyede tamamlamıştı Barış.

Sınıflar ve kantin aynı binada olduğu ve en alt katta kantin bulunduğu için, binadan çıkarken kantine de uğramaları gerekiyordu.

Ege'ye hava hoştu çünkü eğer Elya yemek alıyorsa, onu görebilecekti.

Bu saate kadar yemeğini çoktan almıştır ya, neyse, diye geçirdi içinden. Yine de umudu vardı.

Barış kolunu Ege'nin omzuna attığı sırada, kantin katına varmışlardı bile. Ege eş zamanlı olarak adımlarını yavaşlattı ve etrafı incelemeye başladı.

Daha çok kantin sırasını inceliyordu dikkatle ama sıranın hemen önünde duran masa ve o masada oturan bedenler dikkatini çekmeye, olduğu yere çivilenmesine yetmişti.

Ege kantin masalarından birine ilerlemeye başladığında, kolu omzunda olduğu için Barış da onunla gidiyordu.

"Bence bugünlük burada yesek daha sağlıklı olur."

Söylenecek Sözler //texting. {2017}Where stories live. Discover now