61 #30

5K 245 78
                                    

CUMARTESİ

"Sevgili saygıdeğer arkadaşlarım, bugün burada-"

"Bir saniye," diyerek Elya'nın lafını böldü Barış ve oturduğu sandalyeden kalktı. "İlk önce şu kurabiyelerden yiyebilir miyiz?"

"Asla! Önce önemli bir basın açıklaması yapmam gerek. Bu herkesin hayatını değiştirecek nitelikte bir açıklama. Lütfen, önem göstermenizi rica ediyorum."

Omuzlarını düşürdü ve geri yerine, Ege'nin oturduğu sandalyenin yanındaki sandalyeye oturdu.

Boğazını temizledi ve masada duran bardağındaki koladan birkaç yudum aldı Elya. Ege de bardağına uzanacağı sırada Elya, Ege'nin eline vurdu.

"Önem gösterin demiştim!"

"E sen kola içiyorsun, biz niye içemiyoruz?"

"Konuş kardeşim valla haklısın be! Bu basın açıklamasında hiç adalet yok, ben diyeyim."

Barış'ı körlemek adına suratını garip bir şekle sokarak konuşmaya başladı Elya.

"Ya ben açıklama yapacağım, dilim damağım kurudu. Siz sussanız iki dakika başlayacağız da, mahalle karıları gibi maşallah."

Ege oflayarak kollarını bağladı ve gözlerini kola bardağına dikti. Barış da aynı hareketi yapmıştı fakat onun gözleri kurabiyelerdeydi.

"Evet, ne diyordum? Bugün burada, hayatımın dönüm noktası hakkında konuşmak için toplanmış bulunmaktayız."

Ve Barış ekledi. "Bir de kurabiyeler için."

"Geri zekalı." diye mırıldandı Ege ve gözlerini Elya'ya çevirdi.

"Açıklıyorum, önce bir alkış rica edeyim..."

Ege gözlerini devirerek işaret parmaklarını birbirine değdirdi ve sırıttı.

"Öyle muameleye, böyle alkış," deyip gözleriyle kola bardaklarını işaret etti.

Göz devirme sırası Elya'daydı.

"İnan gülmekten altıma sıçtım."

"Elya biz çıkalım istersen," dedi Barış burnunu tutarak.

"Biriyle mesajlaşıyorum," diyerek telefonunu işaret etti kısa bir sessizliğin ardından Elya. "Barış bundan haberdar ama senin haberin yok diye düşünüyorum Ege'cim."

"Kankacım, sence benim bildiğim bir şeyi, Ege'nin bilmeme ihtimali?" dediğinde, Ege onu onaylarcasına işaret parmağıyla Barış'ı gösterdi. "Ege benim bokumun kaç dakikada çıktığını bile biliyor. Yani ortalama. Bazen daha erken düşebiliyor, miktara göre değişir tabii."

"Barış, biz çıkalım istersen?" diyerek burnunu kırıştırdı Elya.

"Arkadaşlar sabahtan beri kola içmek için savaş veriyorum burada, konuya girsek artık?"

"Kankam konu bize girmesin de," deyip Ege'nin sırtını sıvazladı Barış.

"Evet ve ben bu çocuktan hoşlanıyorum," dediğinde Elya, kimsede mimik oynamamıştı. "Sizin şaşırmanız gerekmiyor mu şu noktada?"

Ege ve Barış dalga geçerek ağızlarını 'o' şekline getirdiler.

"Her neyse, 2 hafta sonra da buluşuyoruz." dedi ve ekledi. "Aslında 13 gün kaldı."

Ege ve Barış hiçbir şey konuşulmamış gibi tıpkı ilk geldikleri hallerinde oturmaya devam ediyordu.

"Of, tamam hadi kola mı yiyorsunuz kurabiye mi içiyorsunuz ne yaparsanız yapın."

"Helal be kankama!" diyerek kükredi ve alkış tuttu Barış. Ege'yse hızla kola bardağına ulaşmıştı.

Elya bağdaş kurarak oturduğu koltukta arkasına yaslandı ve telefonunu elinde aldı. WhatsApp'a girdiğindeyse hiç mesaj gelmediğini görmüştü.

Elya: Selam, ne yapıyorsun? (14.19)

Ve mesaj iletildiği an, Ege'nin telefonundan bildirim sesi yükseldi.

Ege ağzında kola bardağıyla Barış'a garip bakışlar atarken, Barış da ondan farksızdı. Bu garip bakışların bir diğer sahibi de Elya'ydı.

Fazla takılmadan ikinci mesajı attı.

Elya: Ben arkadaşlarımla oturuyorum, biliyorsun zaten Ege ve Barış (14.20)

Bu kez Ege'nin telefonuna bildirim gelmemişti.

Elya: Sanırım Ege ile aramızın düzeldiğini de öğrenmişsindir (14.20)

Elya: Yani, hayatımda her şey yolunda ve onu kötü hatırlamak istediğimi sanmıyorum (14.20)

Elya: Hayat birini kötü hatırlamak için çok kısa. (14.20)

Söylenecek Sözler //texting. {2017}Where stories live. Discover now