"Hastalıklı Padişah"

729 40 1
                                    

~15 yıl sonra~
Devlet-şah sultan kendi adına yaptırdığı vakfından dönüyordu. O sırada kiraz ağa sultanının yanına koşarak geldi "sultanım,sultanım hünkarımız fenalaşmış hekimleri çağırdık. Hünkarımızın yanındalar." Devlet-şah evladının hasta olduğunu biliyordu. Lakin durumun bu kadar ilerlediğini tahmin etmemişti. "Evvela haremden geçelim. Kullarımız güçlü olduğumuzu görsünler,bilsinler." İçi kan ağlıyordu ama güçlüymüş gibi görünmek zorundaydı. Çünkü o bir sultandı. Bir valide sultan... haremden binbir desturla geçtikten sonra telaşla evladının yanına gitti. İçeride hekimler vardı. Başhekimin yanına yaklaştı "evladım.. Muradım.. o nasıl ?" Bunu söylerken canından can kaybediyordu adeta. Hekim hünkarın iyi olduğunu yaşayacağını söyleyince derin bir nefes aldı devlet-şah.. rahatlamıştı. Murad'ın zevcesi haseki mihrişah sultan evlatları hüma sultan ve şehzade kasım ile daireye girdi. Ağlamaktan perişan olmuştu. Devlet-şah valideyi görünce hemen eğildi. "Sultanım.. hünkarımız iyi olucak öyle değil mi ? Yoksa biz ne yaparız..." Devlet-şah,oğlunun bu saf kadında ne bulduğunu hiç bir zaman anlayamamıştı. Gerçi hatun çok güzeldi. Yemyeşil gözleri,koyu ten rengi uzun kahverengi saçlarıyla oğlunun kalbini çalmıştı ama hatun pek saftı.. bu,Devlet-şah sultanın yoluna taş koymazdı... "Mihrişah ortalığı ne diye velveleye verirsin ?! Hünkarımız iyi. Umarım kasımım da iyidir ?" Mihrişah derin bir nefes aldıktan sonra sultanının sorusuna cevap verdi "iyiler çok şükür validem.. eğitimiyle bizzat ilgileniyorum. Lalasını da dinliyor.." Devlet-şah rahatlamıştı. Mihrişah ve evlatlarını daireden gönderikten sonra evladı Murad'ın başına geçti. Bir süre ona baktıktan sonra dairesine gitti.
🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥
Devlet-Şah düşünüyordu. Hangi ara bu kadar zaman geçmişti. Koskoca 15 yıl... tam 15 yıldır hanedanın valide Devlet-Şah sultanı olmuştu. O önceleri Atikeydi.. Atike Hüma. Zaman geçti,Atike Devlet-Şah oldu. Zaman geçtikçe Devlet-şah değişecek miydi ? Bilmiyordu. Tek bildiği ismiyle birlikte kalbini de gömdüğüydü. Aklına evlatlarının babası İskender geldi. Eğer iskender yaşasaydı ne olacaktı ? İşler nasıl gelişecekti ? Bilmiyordu. Tek bildiği şey artık vicdanının olmadığıydı. Vicdan yoksa,güç vardır. Yıllardır böyle yaşamaya çalışıyordu zaten. "Sultanım şerbetinizi getirdim" dedi mihrişah sultan. Devletşah onu fark etmemişti sesiyle biraz irkildi. "Sen neden getirdin ? Yoksa artık bize hizmet mi edeceksin" dedi alaylı bir şekilde devletşah. "Hayır sultanım. Yanınıza gelirken kiraz ağayı gördüm. Şerbetinizi getiriyordu. Bende bizzat getirmek istedim" mihrişah bunu söylerken tamamen saf görünüyordu. "İyi o halde bırak. Karşıma geç otur şöyle." Dedi Devletşah. Bu saf gelinine çok güveniyor,onu çok seviyordu. Mihrişah valide sultanın karşısına geçip oturdu. "Sultanım. Hünkarımızın hali belli. Ulema ve halk endişe içinde. Anadolu da her an bir isyan çıkabilir. Durum bir hayli kötü. Kimse sultan Murad'a itimad edemiyor. Başımızda hastalıklı padişah var diyorlar.." Devletşah saf dediği hatundan böylesi bilgi gerektiren şeyler duyunca şaşırmıştı. Bu hatunun söyledikleri maalesef ki doğruydu. Murad hastalıklı doğmuştu. Yıllarca hekimler hastalığının şifasını bulmaya çalıştılar ama nafile. Ne hastalığın adını teşhis edebildiler ne de bir şifa bulabildiler... "Haklısın Mihrişah.. haklısın da elden ne gelir ? Ben evladıma nasıl kıyıp,onu tahttan indiririm ?" Devletşah sultanın sesi tiz çıkmıştı. Güçsüz bir anne gibi görünmekten korkuyordu hayatı boyunca. Şimdi öyle olamazdı. Hemen toparlanmaya çalıştı. "Kardeşiniz sultan Ahmet'i de hal ettiniz yıllar evvel. Lakin canını almadınız. Onu bir daireye kapattınız. Hünkarımıza da böyle yapabilirsiniz. Siz,anne olduğunuz kadar bir validesiniz. Siz devletsiniz.. yalvarırım kararınızı bu sıfatla alın.." Mihrişah yavaş yavaş kendini belli ediyordu. O da iktidarın kanlı şerbetinden içmişti belli ki.. "derdin ne senin hatun ?! Valide sultan olup bizi alt etmek mi istersin diğerleri gibi ? Muradımın o çok sevdiği hasekisi,hürrem... nerede o şimdi ? Bize karşı geldi diye canını aldık. Şimdi bir mezarı dahi yok. Sende öyle mi olmak istersin ? Bize ihanet mi edeceksin ?" Devletşah bunları büyük bir öfkeyle söylemişti. Mihrişah sultanda diğerleri gibi Valide sultanın gazabından korkuyordu. "Hayır. Zinhar amacım size itaatsizlik etmek değildir. Ölürüm lakin yine de size asla hıyanet etmem,edemem. Size söylediklerimi yalvarırım düşünün sultanım.." bunları söyledikten sonra Devletşah sultanı derin düşünceleriyle yalnız bırakıp daireden çıkmıştı mihrişah...
Atike bir karar vermeliydi. Devlet-i Ali Osman için en hayırlı kararı ancak o verebilirdi. Ve bu kararı verirken bir anne gibi değil,bir "Devlet" gibi düşünücekti. Kalbiyle değil aklıyla karar verecekti.

Kanlı iktidar  (TAMAMLANDI)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt