Hain-i din-i devlet 🔥

597 29 7
                                    

~9 yıl sonra~
Devletşah,bu son günler de devlet işlerine daha çok yoğunluk gösteriyordu. Zira sultan Kasım zevk içinde yaşarken,vazifelerini ihmal ediyor tüm iş hâlâ saltanat naibesi olan Devletşah sultana kalıyordu. Genç padişahın bu durumu,ulema ve askeri endişelendiriyor aynı zamanda sinirlendiriyordu. Sultan kasım tüm gününü hatunlarla ve en çok sevdiği hasekisi Atike ile geçiriyordu. Atike sultan daha küçük yaşlarındayken Devletşah sultan tarafından saraya aldırılmış,9 yaşında ki şehzade ve tahtın tek veliahtı olan Kasım için eğitiliyordu. Vakti geldiğinde padişaha sunulmuş,çok beğenilmişti. Ardından bir şehzade doğurunca sarayda Devletşah sultandan sonra ki söz sahibi o olmuştu. Atike sultan,Devletşah sultanın ellerinde büyüdüğü için ona sonsuz sadakat ile bağlıydı. Sultan Kasım'a olan aşkını da bilmeyen yoktu... "açın kapıyı vallahi çok mühim.." dışarıdan kiraz ağanın sesi geliyordu. Devletşah içeri alınmasını emretti. Yıllardır olduğu gibi Kiraz içeri girer girmez "sultanım vallahi felaket.." dedi. Devletşah şaşırmamıştı. Zira hayır veya şer olsa dahi tüm haberleri felaket diye verirdi kiraz. "Söyle yine ne oldu ?" Devletşah bu adamı çok seviyor ona çok güveniyordu. "Sultanım. Atike sultan hareme yeni gelen,hünkarımızın gözdesi olan Meylişah hatunu herkesin içinde dövmüş. Yetmezmiş gibi hakaret edip saraydan kovmuş. Lakin ağalar sizin emrimiz olmadan böyle bir şeyin olmayacağını söylemiş. Atike sultan çılgına dönmüş. Bunu söyleyen ağayı oracıkta öldürtmüş. Hatunlar korku içinde Atike sultana bakıyorlarmış." Kiraz bunların hepsini bir çırpıda söylemiş,nefes almamıştı. "Atike iyice haddini hududunu aştı. Bizim emrimiz,haberimiz olmadan bu sarayda kuş dahi uçmaz,uçamaz !" Devletşah hışımla kalkıp Atike sultanın dairesine girdi. "Sultanım hoşgeldiniz.." Atike saygıyla eğilmişti. Meraklı gözlerle sultanına baktı. Devletşah yaklaşıp tokadı geçirdi Atike'nin yüzüne. "Sen kimsin Atike.. kimsin sen ! Hünkar torunumdan mı alırsın bu cürreti !" Devletşah öfkeliydi. Yıllar ondan çok şey almış ve bir o kadar da çok şey vermişti... "sultanım bağışlayın suçum nedir ? Ne yaptım ben ?" Timsah gözyaşlarıydı bunlar. "Daha ne yapıcaksın ?! İrademi hiçe sayıp sadık ağalarımdan birinin kellesini almışsın. Yetmezmiş gibi meylişah hatunu dövüp saraydan atmak istemişsin. Sen bilmez misin bu saray benimdir. Bu sarayda ki,yerde ki taştan gökyüzünde uçan kuşa kadar herşey ve herkes benim kulum ve dahi malımdır ! Sen de bunlara dahilsin ! Bir daha tek bir edepsizliğini görürsem acımam,köle pazarına satarım seni." Öfkeyle ve tüm kudretiyle Atike sultanın dairesinden ayrıldı Devletşah. Bu hatuna eskisi kadar güvenmiyordu. Zira biliyordu ki iktidar hırsı herkesi değiştirirdi... Atike sultan Devletşah sultanın ona yaptığını hazmedemedi. Tüm siniriyle aşkının,padişahının yanına gitti. "Hünkarım sizinle konuşmak istiyorum" dedi ağlamaklı bir sesle atike. Sultan kâsım Atikeyi yanına oturtup yüzüne dokundu. "Bu ne hal atike ? Çok kötü görünüyorsun. Kim üzdü seni." Kâsım bu kadına çok aşıktı. O ne derse onu yapıyordu. "Hünkarım gözdeniz meylişah hatunla tartıştık. Herkesin içinde bana hakaret edip tokat attı. Bende ona tokat attım. Sonra orda ki bir ağa bana ; meylişah hatuna nasış vurursun sen kimsin diyince sinirlendim orada canını aldım. Devletşah sultan olanları duymuş bir hışımla daireme gelip bana tokat attı. Türlü hakaretler edip sizi öldüreceğini beni de köle pazarına satacağını söyledi." Yapmacık şekilde ağlamaya başladı Atike. Kâsım büyük bir öfkeyle dairesinden çıkıp büyük validesinin dairesine daldı. "Siz kimsiniz sultanım ! Siz kimsiniz de beni öldürüp Atikemi köle pazarına satabileceğinizi söylüyorsunuz !? Saltanat naibeliğinize son veriyor sizi eski saraya sürüyorum ! Bir daha sarayıma adım atmayacaksınız." Öfkeyle söyledi bunları Kasım. Çok sinirliydi."hünkarım yalan söylüyor zinhar öyle bir şey söylemedim. Ayrıca naibeliğime son verirseniz olan size olur bana değil !" Devletşah sultanda sinirliydi. Lakin sultan kasım onun söylediklerini takmayıp hışımla dairesinden ayrılmıştı. "Sultanım ne olucak ? Gidecek miyiz ?" Kiraz ağa hem korku hem de hüzünlü bir şekilde söylemişti bunları. Duyguları sözcüklerinden akıyordu... "bırakalım vazgeçtiğimizi,kaybettiğimizi düşünsünler.. eski saraya gideceğiz. Gideceğiz lakin yine eskisi gibi büyük bir kudretle döneceğiz." Dedi Devletşah. Aklında yine sinsi planları vardı.
🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥
Ertesi gün büyük bir telaşla eski saraya gelmişlerdi. Saraya girer girmez devlet içinde ki sadık adamlarına mektup yolladı. Hepsini birazdan vakfının içinde ki gizli yerde bekliyordu. Herkesten önce vakfına gidip ahaliyle alakadar oldu. Ardından kiraz ağa gelip,herkesin geldiğini haber verdi. Devletşah adamlarıyla gizli divan yapıyordu. "Paşalarım,beylerim. Herkesin malumu üzere hünkar torunum naibeliğime son verip beni eski saraya sürdü. Bildiğiniz gibi yıllardır naibelik yapıp,devlet işleriyle bizzat ilgileniyordum. Hünkar torunum henüz toy. Devlet işlerini bilmez. Kaldı ki ilgilenme gereği dahi duymaz. Gel gelelim divanı toplama sebebimize... hünkarımız sultan Kâsım'ı tahttan indirip yerine şehzade İskender'i geçirmek ve yeniden saltanat naibesi olup devletimi idare etmek isterim..." paşalar ve beyler kendi aralarında bir süre istişare ettikten sonra en doğru yolun bu olduğunu,her zaman olduğu gibi tekrardan Devletşah sultanın kararını uygulayacaklarını söylediler.. Devletşah tüm memnuniyetiyle eski saraya döndü. Paşalar ve beyler sultan Kâsım'ın hali için Devletşah sultandan haber bekliyorlardı.
🔥🔥🔥
Devletşah akşam vakti sadık adamları sayesinde saraya girmişti. Atike sultanın dairesine geldiğindeyse kapıda ki hatunlar atike sultanım halvette olduğunu söylediler. Devletşah onların keyiflerini bekleyemezdi. Hatunla birlikte haber gönderip,şehzade iskenderin hastalandığını söyletti. Çok geçmeden Atike dairesine girdi. Devletşah sultanı görünce şaşkınlıkla eğildi. "Sultanım şehzadem..." "şehzaden iyi Atike. Gelmen için söyledik... zira konuşmak isteriz." Dedi Devletşah sultan. Atike tam Devletşah sultanın yanına oturacaktı ki Devletşah atikeye yerde ki minderde oturmasını işaret etti. İstemeyerek de olsa minderin üstüne oturdu. "Sizi dinliyorum sultanım." Küstahça konuşmuştu Atike. "Yarın hünkar torunum Kasım hal edilecek. Ve yerine şehzadem iskender çıkacak. Hünkarımızın hal edilmesine mani olamazsın Lakin kan dökülmesine mani olabilirsin.. eğer Kasım'ın yaşamasını istiyorsan elimizde gördüğün kağıda mührünü vuracaksın. Bu kağıtta Hünkarımız İskender'in beni yeniden saltanat naibesi kıldığı yazıyor. Eğer,buna mührünü vurursan torunumu öldürmek zorunda kalmam..." kendinden emin bir şekilde konuştu Devletşah. Sinsice Atikeyi süzdü. "Size nasıl güvenebilirim. Bu kağıdı mühürledikten sonra Kâsıma kıymayacağınız ne malum ?" Atike hem sevinmiş hem de üzülmüş şekildeydi. "Kâsım benim torunum. Onun ölmesini elbette ki istemem. Lakin,sen zorluk çıkarırsan onun canını almak mecburiyetinde kalırım..."
🔥🔥🔥
Anlaşma yapılmış,Atike sultan kağıdı mühürlemişti. Sevdiği adam için bunu yapmak zorundaydı. O gün Devletşah sultandan nefret etmiş ve ona bunu ödeteceğine yemin etmişti. Devletşah sultan yeniden saltanat naibesi olduğu için mutluydu. Artık hiç bir şekilde alınmazdı naibeliği. Bunu bildiği için devleti iki başlılıktan yok etmek gerektiğini biliyordu. 2 tane cellatla birlikte gece vakti,şehzade Kâsımın kaldığı şimşirliğe girdi. Cellatlar kâsımın üzerine saldırıp yağlı urganı boynuna geçirmişti. Kâsım feryat ediyor,Devletşah sultana beddua ediyordu. Çok geçmeden hakkın rahmetine kavuştu.. Devletşah sinsice gülümseyerek torununa son kez bakıp oradan ayrıldı...

Kanlı iktidar  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now