ZOR HAYATLAR

1.1K 95 8
                                    

Jennie'den
Eve geldiğimden beri annem beni soru yağmuruna tutumuştu. Bi yerde haklıydı. Eve geç gelmiştim.
--Annecim kaç kere söylemem gerekecek anlatıcam ama zamanı değil lütfen.
--Olmaz  şimdi anlatacaksın ne işin vardı dışarıda bu saate kadar!!

--Off anne. Tamam gel Ji-Won'un duymayacağı biyere gidelim.
Benim odama geçtik ve herşeyi anlattım. Cafe'de olanlar hariç. Maaşın iyi olmadığını bahane ederek ayrıldığımı söyledim.

--Nasıl yani sen ünlü mü olcan şimdi?
--Seçmeleri kazanırsam eğer.
--Ya kazanamazsan. Nasıl bişey olcak ki o. Yani ünlü olursan biz seni televizyonda falan mı izlicez.

--Evet şarkı söylicem. Ama Ji-Won'a söyleme seçmeleri kazanamazsam üzülür. Şimdi ben yarın Gangnam'a gidicem beni merak etme çok çalışıp kazanıcam.

--Ya oralarda başına bişey gelirse.
--Gelmez annem ben çok güvenli bi yere gidicem.
(Yedi erkekle aynı evde kalıcaksın)
--Hem sadece şarkı söylicem ne gelebilir ki başıma?
(İki hafta boyunca durmadan hayatında hiç denemediğin dans hareketleri yapıcaksın. Sakarsın ve sakatlanabilirsin)

--Hergün gelmeye çalışıcam yanınıza
(Haftada bir gelebilirsen şükür et)

Ne kadar vicdanım beni rahat bırakmasada şansımı denemek zorundaydım. Annemle kardeşime bakabilmek için mükemmel bir fırsattı.

--Sana güveniyorum tamam mı ? Kendini fazla yorma. Bak zaten sağ ayağın sıkıntılı. Sakatlarsın. Dikkatli ol.
--Merak etme annem ben kimin kızıyım bununda altından çıkarım. Güçlü olmam lazım. Şimdi hazırlanıp çıkıcam Ji-Won'a da kendine de iyi bak.

Sarıldıktan sonra annem odadan çıktı.Kıyafetlerimi ve diğer ıvır zıvırlarımı küçük bir valize koydum.

Jungkook kapıda bekliyordu. Menejere yakalanmamak için sabahın köründe gangnam'a gelmiştik.

Yurda geldiğimizde uyku tutmadığı için sohbet etmeye başladık.
--Başına onca gelenden sonra erkeklere nasıl böyle güvenebiliyorsun.
Ben erkeklere değil de tuhaf bi şekilde jungkook'a güveniyordum.
--Erkeklere güvenmiyorum hemde hiç. Sadece kardeşim ve annem için bunu yapmalıyım.

--Peki ya baban?
--O... Bir savcıydı ve öldürüldü.
O günleri hatırlayınca içime bir burukluk oturdu. Fazla ağlayan biri değilim. Ağlamayacağım da.

--A..Şey ben bilmiyodum. Durduk yere üzdüm seni. Ö-Özür dilerim.
--Sorun değil küçüktüm zaten pek hatırlamıyorum.
--Peki ya kardeşin onu çok seviyo olmalısın. Onun için o cafe'de kalmak istemiştin.

--Evet o bana göre babamın bi emaneti ama hasta . Bu yüzden ona bakmak zorundayım.
--Gerçekten zor bi hayat geçiriyo olmalısın.
Bi an yüzü asıldı.
--Peki senin? Kardeşin var mı?

--Vardı.
Sesi çok kısık çıktığı için anlamamıştım.
--Efendim?
--Bir zamanlar vardı. Çok seviyodum onu . Çok kavga ederdik çünkü sürekli onu korumaya çalışırdım. Ne kadar sevdiğimi sen anla. Ama onu koruyamadım. Adam akıllı abilik yapamadım. En yakın arkadaşım dediğim şerefsiz ona...

Ağlıcak gibi olup ağlamadı. Kendini tuttuğu çok belliydi. Tıkandı.
--Sonra da kardeşim intihar etti.
--B-ben çok üzüldüm ama kendini suçlama. Eminim ki o seni biyerlerde izliyodur. Ve senin gibi bi abisi olduğu
için gurur duyuyodur. Ben sana hayatımı borçluyum.

--Sen bana kardeşimi hazırlatıyorsun.
--Ne? Nasıl?
--Ona çok benziyorsun ya da onu özlediğim için...

İşte bi bölüm daha sjsjsj. Duygulu bi bölüm oldu biraz. Ayrıca blackpink'in kalan üyelerini seçmelerden sonra yazmaya başlıcam. Bir iki bölüm sonra. Yorum ve vote'larınızı eksik etmeyin. Desteğe ihtiyacım var😔Ne kadar az kişi okusada pes etmeye niyetim yok. Okuyanlara çoooooook teşekkür ederim umarım beğenirsiniz. Sizi çooook seviyorum. Neyse çok konuştum Bbbb

KELEBEKTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon