GÜZEL

660 61 32
                                    

Jennie'den

Annemin yurdun yerini bulup, buraya gelip kahvaltı hazırlayıp , yurdu toplamasını geçtim. Yanındaki çocuğa çok şaşırdık. Tanrım çok yakışıklı. Adı da Hyun Soo.

--Dediğim gibi ben Kim Tae-yoon'un yani Jennie'nin babasının en iyi arkadaşının oğluyum. Yani Jennie'nin babasıyla benim babam çocukluk arkadaşı.

--Benim burayı bulmama yardım etti saolsun. Bi kaç aydır da gelip gidip ihtiyaçlarımızı soruyo. Bende dedim gel seni kızımla tanıştırıyım.
Ah anne yine damat arayışlarına geçmiş ama şimdi çocuğun maşallahı var. Ne iş yapıyo acaba öğrenci mi???

--Öğrenci misin acaba??
Aferin Jungkook beynimi okudun.
--Evet Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisiyim.
Anne alkışlıyorum seni nerden buldun bu çocuğu??

Jungkook ayağa kalktı.
--Nereye??
Suga'nın sorusuna katılıyorum nereye Jungkook?
--Lavaboya. Benimle gelmek ister misin?
--Kalsın saol.
--Tüh ya üzüldüm bak.
Dedi ve uzaklaştı.

Patlıcam şimdi. İçimden konuşup duruyorum.
--Meyve suyu içer misiniz??
Niye böyle bişey sordum şimdi?
--Olur kızımın elinden çok isterim.
Rose kolumu dürttü.
--Meyve suyu yok.
Diyerek fısıldadı.
--Bizim yurtta da mı yok?
Fısıldamayı sevmiyorum. Ama sanırım şu an gereken bu.
--Yok. Henüz o kadar zengin değiliz.
Napcaz şimdi.

Niye öyle bişey dedim ki? Malım ben .
--Bizim yurtta alıp geliyim.
Jisoo kolumu cimcikledi.
--Yok ama.
Dedi sessizce.

--Biliyorum.
Dedim ve gizlice çantamı alıp yurttan çıktım. Off yaaa. Çok gerildim. Çocuk yakışıklı , zeki falan ama yani sonuçta aşık değilim ona. Sevmiyorum. Hem daha kaç yaşındayım ben evlenmek istemiyorum. Off anne.

--Jennie!!
O kim lan??? Ne işi var burda??
--Bende geliyorum.
--Nereye??
--Markete gitmiyo musun??
Jungkook cidden beynimi okuyo sanırım.

Gerçi çantayı alıp kaçtığımda markete gittiğimi anlamak çok beyin gerektirmez.

Yanıma gelmesi için bekledim. Gelince yürümeye devam ettik.
--Annen ne düşünerek o çocuğu senle tanıştırmaya getirdi ki?
Baktığımda kaşları çatıktı.

--Bilmem. Annem kısmetimi benden çok düşünür.
--Evlenmek mi istiyosun??
--Tabiki hayır. Sevgili bile düşünmüyorum.

--Daha önce aşık olmuşta karşılık bulamamış bi havan var.
--Hayır. Ben hiç aşık olmadım. Küçükken erkeksi bi kızdım. Bu yüzden kız arkadaşlarım yoktu. Yani erkekler beni sevmek için bi kız gibi değil kankaları olarak görürlerdi. Onlarla futbol falan oynardım. Bende hiç bi zaman onları öyle görmedim.

--Peki nasıl değiştin?
--Babam öldükten sonra. Gerçek bi kadın olmak istedim. Peki ya sen?? Hiç aşık oldun mu??
Markete girdik. Meyve suyunu alıp çıktım. O ise düşünüyordu.

--Sadece... Olduğumu düşündüm. Öyle zannettim. Ama sadece bi ergenlik hevesiydi. Bu yüzden en uzun süren oydu. Bir sürü sevgilim oldu ama hiçbirini gerçekten sevmedim. Çıkış yapınca da kızlarla ilgilenmeyi bırakıp işime odaklandım.

--Vaay utangaç olarak bilinen masum maknae misin cidden?
--Artık öyle diyebiliriz.
--Bilemiyorum. Seni tanıyınca öyle biri değilsin.
Gülümsedi.

Çok tatlı güldü ya la. Offf. Ama bu adalet değil. Kalbim bu kadar hızlanmamalı. O sadece bi kelebek dimi? Bu kadar heyecanlanacak bişey yok. Sadece yakışıklı. O kadar. Sakin.

--Jennie.
--Hm?
Yurdun önüne gelmiştik.
--Daha önce çok güzel olduğunu söylemiş miydim?

Ne? Ne dedi şimdi bu? Omzumdaki saçlarımı hafifçe geri itti ve güldü. Sonra da yurda girdi.

Bana güzel mi dedi o? Dalga geçiyo benle kesin. Ayh çok mu sıcak oldu burası ya? Offf.

Yavaşca içeri girip kapıyı kapattım. Mutfağa geçip bardağa meyve sularını kattım. Ben içeri gidemem bu yüzden mutfağa kurabiye aşırmak için gelen Taehyung'u gözüme kestirdim. Ağzı dolu bi şekilde annemin getirdiği kurabiyeleri yemeye çalışırken tepsiyi uzattım.

Anlamamıştı.
--Şimdi içeri girip bunları dağıtıyosun benim bi işim var yukarda.

--Hoyor!! Noyoymoş??!!!!
Ağzından kurabiye tanecikleri sıçrarken konuşmaya çalışıyordu.

--Dediğimi yapmazsan eğer hem kurabiyeleri hem de jin'in dolaptaki çikolatalarını senin yediğini söylerim.

--Soylo.
--Senin klozet kapaklarının yarısı Jimin'in yatağının altındaydı dimi?

--Tomom bo!! Gocok!!
Tamam be gıcık demeye çalıştı sanırım.
--İltifat kabul ediyorum.
Dedim ve zaferin verdiği mutlulukla lavaboya girdim. gittim. Az önce kapıda noldu?!

Düşündükçe bi kötü oluyom. Kendi yurdumuza gitmeliyim. Odamı istiyom. Ama olmaz. Aynaya baktım. Neyse ki hemen kızaran tiplerden değilim. Birden kapının açılmasıyla çığlık attım.

--Napıyosun be??
--Kapıyı kilitlesene kızım.
--Çalabilirdin.
--Kilitleyebilirdin.
--Uyuz
--Gıcık
--Mandalina
--Benim saçlarım turuncu değil.

Of jimin of. Omzuna çarparak geçtim. Salona girdim.
--Kızım bizim gidelim artık. Çok çalış tamam mı?
--Çok çalışıcam.
--Her zaman sana destek olucam noona fighthing!!!

--Fighthing!!
Dedim ve ji-won'a sarıldım. Hyun soo bana bi kart uzattı.
--Burdan her zaman bana ulaşabilirsin nolur nolmaz.
Diyerek göz kırptı. O Jungkook'a özel ama. Ne diyorum ben ya. Kartı alıp gülümsedim.

Jungkook'a baktım. Sebebini bilmiyorum ama bakmak istedim bi an. Keşke bakmasaydım. O nasıl yumruk sıkmaktır. Damarları öyle bi çıkmış ki uzunluğunu ölçebilirim. Elinin boğumları bembeyaz geri kalan yerleriyse mosmor. Yüzü bembeyaz. Kaşları çatık ve çenesi gergin. Onu ilk defa böyle görüyorum.

Rose ise ona bakıyo yüzü düşmüş. Noluyoruz yaa. Ne bu havadaki gerginlik??

Bitti!! 1k olduk 😁. Çok mutlu oldum çok teşekkür ederiiim. Sizi çomçok seviyorum. Ama bi yerde bakınca fazla yorum yok son bölümlerde böyle olunca yazasım gelmiyo lütfen destek olun. Eğer önceki gibi olursa günde iki bölüm atıcam. Çünkü bu moralimi çok bozuyo. Yazasım gelmiyo. Diğer bölümde bi çifti kavuşturucam. Sizce kim olucak?? Tahminlerinizi bekliyorum. Yorum ve Vote lütfeeeen sizi çooooooooook 😘❤️❤️

KELEBEKKde žijí příběhy. Začni objevovat