ÇİRKİN

981 78 29
                                    

Jennie'den

Jungkook'u yerde görünce önce donup kaldım. Eli yana açılmıştı ve elinde kan vardı. Gözleri kapalıydı. Üzerine düşmüş bir adam vardı. Kendime gelince aşağı koştum.

Kızlarda peşimden geldiler. Aşağı inince bir insan topluluğu vardı bazı fanlar ağlıyordu. İnsanları itip yanına çöktüm. Rose ağlamaya başlamıştı kızlar onun yanındaydılar.

Ben ağlamamalıyım. Güçsüz olmamalıyım. Onun yanında olmalıyım. Üzerindeki adamı geri ittim yüzüne baktığımda minjung'tu. Onu umursamadan jungkook'a baktım.

Vücudunda herhangi bi yara yoktu. Nabzına baktığımda ise hala atıyordu.
Gazeteciler çoktan toplanmıştı.

Jungkook'un yaralı olmadığını görünce minjung'a baktım. Karnı kan içindeydi. Yerde de bıçak vardı.

Napıcağımı bilmiyordum ama belime bağladığım kareli gömleği çıkarıp karnına bastırdım. Ölmemeliydi. Eğer ölürse jungkook katil damgası yiyebilirdi.

Ve muhtemelen bu yine benim yüzümdendi. Jungkook kıpırdamaya başladı. Cırıltılı ve kısık bir şekilde ofladı. Kolunu tuttu.

Koluna baktım bir sıyrık vardı. Gömleği yırtıp koluna bağladım. Okulda az da olsa bu gibi durumlar için ders almıştım. Sonra iki tane ambulans geldi. Ağlamamak için kendimi o kadar sıkmıştım ki gözlerim acıyordu. Ambulanslar gidince kalabalık dağıldı.

Rose'un yanına gittim. Çok kötü olmuştu. Menejer su falan getirdi.
--Bak eğer ağlamaya devam edersen onun yanında olamazsın ve sana sakinleştirici vurup uyuturlar. Güçlü olup yanında kalman lazım.

Elini tuttum.
--Suyunu iç ve sakinleş. Yanına gidelim ve ona destek olalım. Tamam mı?
Başını salladı. Ve sudan bir yudum aldı. Gözyaşlarını silip ayağa kalktı. Bende kalkıp sarıldım.
--Kim bilir canı ne kadar yanmıştır?? O an o halini görmeye bile dayanamadım. Yanında olamadım. Oysa daha onu ne kadar sevdiğimi bile bilmiyo.
--Hadi hastaneye gidelim şimdi.
Jisoo'nun önerisi üzerine arabaya bindik. Dong Hyun oppa arabayı kullanacağını söyledi.

Sanırım oppa dememem gerekiyo ama banane. Hastaneye vardığımızda odasını öğrendik. Yanına gittiğimizde uyuyordu.

Rose çekingence yaklaştı. Elini jungkook'un eline koydum. Ama birden hemen ayırmak istedim. Ama yapmadım.
--Cesur ol!
Elini tutmasından niye bu kadar rahatsız oldum ki?? Banane dimi?

--S-seni sevdiğimi söyleyemedim ve sanırım hiç bi zaman söyleyemem çünkü bende o cesaret yok.
Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı.
--Niye sana bu kadar bağlandım ki? Fazla görüşmememize rağmen. Hem ben aşk nedir bilmem. Daha önce hiç de yaşamadım. Sana aşık olup olmadığımı bilmiyorum ama bağlandığımdan eminim.

Dedi ve ağlaması şiddetlendi. Lisa ve Jisoo dışarı çıkmamızı önerdiler arkadan geleceğimi söyledim onlar odadan çıkınca uzunca yüzüne baktım.

Bir an uyanıp çirkin olduğumu söyleyecek gibi geliyordu. Bir süre sessizce bekledim. Sonra yavaşça gözlerini açtı. Etrafına göz gezdirirken beni gördü.

--Niye uyanır uyanmaz çirkin birini görmek zorundayım.
Dedi. Tam kalkıp gidicekken bileğimi tuttu.
--Otur.
--Hıh?
--Kolum acıyo bu yüzden otur.
Yüzünü yalandan buruşturdu.
--Niyeyse buna inanasım gelmedi.
Ofladı. Ve gözlerimin içine baktı. Şu anda çok rahatsızım. Gözlerimi kaçırıp seruma baktım.
--Belkide gitmeni istemiyorum
Diyerek göz kırptı. Bunu sadece bana özel mi yapıyo yoksa başka yerlerde de yapıyo mu??

Bana özelse yapmasın çünkü etkilenmiyorum.
(Bu dediğine sen inandın mı?)

Sanırım bu sesi takmamam gerekiyo. Vicdanım olur kendisi. Yalandan pek hoşlanmaz da. Yalan dedektörü sanki.

Nerde kalmıştık. A evet. Başka kızlara da göz kırpıyorsa yine kırpmasın. Tek tek yolarım kirpiklerini.

--Minjung nasıl?
--Bilmiyorum ben direk buraya geldim.
Kavga yine benim yüzümden miydi?
--Yüzünden demeyelim senin içindi.
Bak yine göz kırptı.Peçete alıp gözüne kapattım.
--Yapma şunu!!
--Çok mu etkilendin??
Deyip sırıttı.
--Ne demezsin. Çok. Ama yani özür dilerim seni bu kadar karıştırmak istemezdim. Şu an minjung'un yerinde sen de olabilirdin.
--Ama sonuç olarak burdayım. Özür dilemeni gerektirecek bişey yok. Dayak yedi ya benden gururuna yedirememiş.
--Artık karışma  benim yüzümden zarar görmeni istemem.
--Altı ucu bi sıyrık  doktorlar çok abarttı serum falan. Ha bi de üzerime ayı gibi düşmesi var tabi.
--Polisle sıkıntı oldu mu?
--Hayır ifademi verdim kamera kayıtlarında herşey ortada zaten. Ben hamle yapmadım bile o bana saldırdı.

Birden kapı açıldı ve içeri bağırarak bi teyze girdi.
--Oğluuuuuuuum!!!!!!
Evet bu güçlü vokalin nerden geldiği anlaşıldı.

Yavaşça el sallayıp koridora çıktım. 
Kızlar kantine inmiş olacaklar ki burda değillerdi. Bende kantine indim. Rose sakindi. Uyandığını söyleyince mutlu oldu. Gitmeye kalksa da ailesinin olduğunu söyleyerek durdurdum. Sevgisi çok masumdu. Bu yüzden iki yıldır vazgeçememişti ondan belkide.Uzun bir süre yeni şarkı hakkında konuştuk.

İsmimi bağırarak biri geliyordu. Yaklaştığında ise minjung'un annesi olduğunu gördüm.
--Senin yüzünden oğlum içerde neler çekiyo kim bilir?
Onun bana yaşattıklarını bilseler böyle konuşabilirler miydi acaba? Ama sustum. Zaten alışıktım susmaya. Kadın birden elini havaya kaldırdı.
Bende dimdik duruyordum.
Tam vuracakken bir el kadının kolunu kavradı.
--Yapma bence pişman olursun...

Geç oldu biraz ama nasıldı??
Yorum ve Vote'larınızı bekliyo olucam. Kendi evimde değilim hatta yaşadığım şehirde değilim bu yüzden aksama olabiliyo özür dilerim. Sizi çoook seviyorum♥️♥️♥️

KELEBEKOnde histórias criam vida. Descubra agora