XI.Bölüm

34.7K 1K 94
                                    


Three Days Grace - Last to Know

The Fray - Heartless

Jason Walker-Down

9 yıl önce. (T)

Yerde oturmuş barbie bebeklerimle oynarken kapı açıldı. Yine hizmetçi olduğunu tahmin ettiğim kadın gelmişti. Hiçbir şey demeden beni ayağı kaldırdı ve sert bir şekilde üzerimdekileri çıkardı. Canımı yakacak şekilde kolumu tuttu ve yatağa otutturdu. Dolaptan güzel bir elbise çıkardı. Onuda aynı sertlikte giydirip saçlarımı koparırcasına taradı ve ördü. Bileğimden tutup beni odanın kapısına doğru sürükledi. Aşağı geldiğimizde o kadınla adamın masada oturduğunu gördüm. Şimdi bileğimi tutan el daha deminkine zıt bir şekilde yumuşadı. Beni masaya oturtturup üzerime peçete serdi ve salondan ayrıldı. 

"Nasılsın kızım?" diye sordu kadın. Nasıl sıkılmadan hergün bunu sorabiliyordu, hergün cevap vermemekten ben sıkılmıştım. Her zamanki gibi sessizce oturup yemeğimi yedim. Salonda ölüm sessizliği kaplıydı ama beni pek ilgilendirmiyordu.

"Denizcim, bizimle ne zaman konuşacaksın?" Bir anlığına yurttaki yemek odasının en dip köşesinde oturan kız olmak istedim ama çok kısa sürdü.

"Al işte, alırsan böyle elalemin çocuğunu sana cevap vermeye bile tenezzül etmez." dediğinde bakışlarımı adama çevirmiştim. İki haftadır ilk defa benimle ilgili bir şey diyordu .

"Hakan kızın yanında.."

"Ne Hakanı lan? Ne Hakanı ? Çocuk çocuk diye tutturdun iyi bok yedin." Kadının gözleri dolarken masadan kalkıp koşarak merdivenlere yöneldi. Masada o adamla kalmıştık ve beni fark etmeden ordan uzaklaşmak istiyordum. Bakışlarını bana çevirince kalbim korkuyla tekledi. Adamın çok koyu gözleri vardı ve bana şeytanı hatırlattı. Ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başlayınca oturduğum sandalyeye iyice gömüldüm. Yanıma yaklaştı ve gülümsedi. Oysaki gülümsemek onu daha korkunç bir hale getiriyordu. Dizlerinin üzerine çöktüğünde boylarımız eşitlenmişti.

"Neden bu kadar zorluk çıkarıyorsun canım?" Parmakları saçlarımı yavaş yavaş okşamaya başladı.

"Orada sana neler yaptıklarını biliyorum. Oraya geri gitmek ister misin?" dediğinde korku dolu gözlerle ona baktım. Yurttaki günlerim film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. En azından bu evde daha rahattım.Kafamı olumsuz salladığımda bi tutam saçı kulağımın arkasına ittirdi.

"Ama o zaman seninle bir anlaşma yapalım."Bu sefer tekrar kafamı salladım. 

"Vakti geldiğinde bu evde kalmanın bedelini ödeyeceksin ama o güne kadar kimse sana karışmayacak. " Bu evde daha rahat yaşamak nasıl olurdu ki ? Belki o kadın benimle konuşmaya çalışmazdı diğeri de bana iyi davranırdı. Belki bu evde mutlu olurdum. Bu sefer gülerek başımı aşağı yukarı salladım. 

Hayatımı mahvedecek anlaşmayı böylece imzalamıştım.

Günümüz.(Ş)

..."Biliyor musun, kokun anneme çok benziyor."

Dakikalar geçerken hala tek söz etmeden birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Gözlerinin grisi karanlıkta bile orda olduğunu belli eden cinstendi. Uykunun etkisi yavaş yavaş vücuduma geri dönerken göz kapaklarımı açık tutmak için direndim. Ama uykuyla olan savaşımı o kazandı.

Burnuma kokular gelmeye başladığında huzursuzca yatakta döndüm. Daha yeni uyumuştum bu kokuda nerden çıkmıştı şimdi? Göz kapaklarımı büyük bi enerji sarf edip açtım. Gözlerim gün ışığıyla yanınca kapadım. Ne ara sabah olmuştu ya. Oflana poflana yataktan kalktım. Koridora çıktığımda kokular iyice artmıştı. Mutfağı es geçip tuvalete yöneldim. İşimi halletikten sonra elimi yüzümü yıkadım ve aynadan görünüşüme baktım. Morluklar hala belirgindi ama koyulukları azalmıştı. Yüzümü havluya kuruladıktan sonra mutfağa geçtim. Deniz'in arkası dönüktü ve tezgahta bir şeylerle uğraşıyordu. Kapının pervazına yaslanıp öylece onu izledim. Odayı kahve ve omlet kokusu sarmıştı. Onu izlerken bir anda kendimi evli çiftler gibi hissettim. Deniz eşim olsa her sabah böylece durup onu izlerdim sanırım. Arkasını dönüp beni görünce yüzünde soğuk bir ifadeyle bana baktı.

Deniz Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt