XXX. Bölüm

12.2K 769 164
                                    


Hinder - Better Than Me

Broken Iris - A New Hope

Ve kız, o çocuk için kendinden vazgeçti. Sırf o, karanlıkta kirlenmesin diye.

"Seni."

Araf'ın ağzından büyük bir şevkle dökülen kelime ortamı sessizliğe gömerken kulaklarım uğulduyordu. Deniz'i ortaya koymak mı? Bu ne demekti?

"Nasıl yani?" diye sordu biri. Birkaç saniye sonra soruyu soranın Arda olduğunu fark ettim. Araf elini Deniz'in yanağından çekti ve ona döndü. Arda'nın konuşmaya katılmasından rahatsız olmuş gibi duruyordu.

"Açık bence. Deniz'i ortaya koyacağız. Ve kazanan Deniz'e sahip olacak." Çardağın boğucu havası pençeleriyle boğazıma yapışmış ve nefes almamı engelliyordu. Eğer Araf'a yenilirsem..yani.. Deniz'i kaybedecek miydim?

"Deniz bunu kabul etmez." dedi Arda. Sesi daha çok bunu umuyormuş gibi çıkmıştı. Bakışlarımı Araf'tan alıp Deniz'e çevirdim. Yüzü ifadesizdi ama gri gözleri dikkatle beni inceliyordu. Benim tepkimi kestirmeye çalışıyor gibi bir hali vardı ya da ben öyle olduğuna inandırıyordum kendimi. Genelde de yaptığım bu değil miydi, Deniz'in ne düşündüğünü veya hissettiğini bilmeyip kafamdan bir şeyler kurmak? Hiçbir zaman tam olarak ne hissettiğini kestiremiyordum. Örneğin ağaç evde olduğu gibi.. O an benim duygularım hat safaya ulaşırken o hiçbir şey hissetmemişti. Düşüncelerim sol tarafımda kırık parçalar yaratıp etime saplanırken acıyı umursamadım. İkimizinde bildiği bir şey daha ne kadar acı verebilirdi ki?

"Tam olarak düşündüğün ne?" diye sordu Deniz buz gibi bir sesle. Bunun yerine, Araf'ın bir eşya gibi onu ortaya atmasına bağırıp çağırmasını, kimsenin olmayacağını söylemesini beklerdim.

"Kural basit. Kazanan alır, kaybeden uzak durur." Deniz bakışlarını bana çevirdiğinde gri gözleri koyulaşmıştı. Aramızda sözsüz bir alfabe geçerken beni anlayıp anlamadığından emin değildim. "Sadece hayır de." diye haykırmak istesem de tek yapabildiğim ona yalvaran gözlerle bakmaktı. Arda yerinden kıpırdandığında anın büyüsü bozuldu ve ikimizinde bakışları Arda'ya döndü. Gözleri o kadar çaresiz bakıyordu ki belki de başından beri aramızda Deniz'i en çok hakeden oydu. Ama benim Araf'ın karşısında biraz kazanma ihtimalim varsa bile- kırmızı kar yağmasıyla aynı oranda bir ihtimal-, Arda'nın bu oyunda yeri yoktu. Bunun ona zarar verdiğini görebiliyordum hatta ona yardım da etmek istiyordum ama tek yapabildiğim ona acıyan gözlerle bakmak oluyordu.

"Yani bu iddianın sonunda senden tamamiyle kurtulabiliriz, öyle mi?" diye sordu Deniz Araf'a. Bu soru Araf'ın yüzünde hoşnut bir gülümseme oluştururken, sözleri et yiyen akbabalar gibi üzerime saldırmıştı. Bunu kabul etmeyi düşünmüyordu, kesinlikle düşünmüyordu. Bizi bu kadar kolayca bitirmezdi, Araf'ın eline bu kozu veremezdi. O, Deniz Turandı. Doğru dürüst davranışlar sergilemeyen, egoistin teki olan, onu bir anda sahiplenen birinin onu ortaya atmasını kabul etmeyecekti.

"Kabul ediyorum." Bazı şeyleri kendi kulaklarınla duyduğun halde duyduğuna inanmazsın ya. Hani uykuluyken duydukların daha nettir ama anlamak istemez ya beynin, tam olarak öyle hissediyordum.

"Aksi, cesur ve seksi. Tam istediğim. " dediğinde Araf, sözleriyle beni derin uykumdan uyandırdı. Deniz kabul etmişti, öyle mi? Endişe kanımda yayılarak bütün hücrelerimi ateşe veriyordu. Yanıyordum, canım acıyordu ama bir taraftan da üşüyordum. Kendimi buzullarda terk edilmiş gibi hissediyordum. İçimde git gide büyüyen bir şey vardı. Kalbimde kazı çalışması yapıyorlar gibi hissettiriyordu. Sanki hiç kapanmayacak bir yara için ağır ama bir o kadar da acı dolu çentikler atıyorlardı yüreğime. Yerimden kalkarken acı korkuyla birleşmeye başlamıştı. Ve ikisinin ne kadar güçlü bir birleşim olduğunu çok iyi biliyordum.

Deniz Where stories live. Discover now