XV. Bölüm

30.4K 994 34
                                    

Radiohead - Street Spirit (Fade Out) 

Everything-Lifehouse

(T)

Sanki içimdeki kışa bahar gelmiş, gece güneşle buluşmuştu.Karanlığım onun yeşil gözleriyle aydınlanmaya başlamıştı.

Dudakları dudaklarıma kapandığında kalbimin bütün vücudumda attığını hissettim. Kulaklarım kalbimin sesiyle gümbürderken ağzımın üzerindeki dudaklar hareket ediyordu. Gözlerimi yavaşça açtığımda gözlerini kapadığını gördüm. Alt dudağımın üzerinde dilini gezdirdiğinde vücudumun her hücresi ateşe düşmüş gibi yanmaya başladı. Hareketlerinden ne kadar deneyimsiz olduğu belliydi. İlkiydim , ilkimdi. Ona ne kadar karşılık vermek istemesem de dudaklarım aralandı , fırsat kaybetmeden alt dudağımı emerken ağzından bir inilti kaçtı. Bunu istediğimi düşünmemeliydi o yüzden ona karşılık vermedim. Ama yağmurda ıslanmış dalgalı saçları beni kendine çekiyordu. Ellerim benden istemsiz saçlarına doğru yol aldı. Korka korka parmaklarımı saçlarından geçirdiğimde bir kez daha inledi. Bununla eş zamanlı olarak beni kendine bastırdı. Vücutlarımız bir bütün oluştururken daha fazla dayanamayıp üst dudağını emdim. Tek isteğim bu anı hatırlamamasıydı ya da hatırlayabilirdi. Bundan utanmayacağım kadar güzeldi. Ben de onun kadar deneyimsiz bir şekilde ona karşılık verdim. Bir süre sonra nefes alamayacağım kadar yakındık. Dudaklarımı istemeye istemeye ondan ayırdığımda gözlerini yavaşça açtı. Sarhoşluğun ve anın verdiği etkiyle yeşil gözleri baygınca bana baktı. Terden ve yağmurdan ıslanmış saçlarımı kenara iterken alnını alnıma dayadı.

"Sende istedin." diye fısıldadı dudaklarıma doğru. Cevabı bildiği için ona cevap vermedim. Mümkünmüş gibi beni kendine daha çok çekerek "Gitme."dedi. Kolları beni kendine sararken ona karşılık vermek istemiyordum. Ondan uzak durmam gerektiğine bu kadar eminken yine kendimi onun kollarında bulmuştum.

"Sarıl bana." dediğinde bu sözleri bekliyormuşcasına kollarım ağ gibi onu sardı. O kadar çok sıkmıştım ki bir an nefes alıp alamadığını merak ettim. Büyük bir özlemle daha sıkı sarılırken bir anda beynimde ışıklı tabela yandı. Özlem.  Ailem dışında ilk defa bu duyguyu bir başkasına hissediyordum ve ona sarıldıkça bu duygu yok olup yerini huzura bırakıyordu.

"Seni özledim." Fısıldadığı cümle içime güneş gibi doğdu. Sözlerime tercüman olurken ben o cümleyi söylemedim. 

"Deniz.." dedi başını boynumdan çekerken. Yeşil gözleri beni içine hapsederken parmağımı dudağına koydum. Söyleyeceği sözlerden korkuyordum.

"Sus." diye mırıldandım. Dudaklarıma tekrar yaklaşırken bu an kalp atışlarımı koşu yarışına sokmuştu. Birbiri ardına hızlanırken anın yarattığı tutku beni korkutuyordu. Düşecek gibi hissederken kollarım ondan güç almak  için daha sıkı sarıldı. Dudaklarını benimkiyle buluştuğunda dokunduğu yer elektrik akımına kapıldı. Bu sefer dudaklarıma busecik koyarken dudaklarıma konuştu. 

"Gitmene dayanamam." Tekrar beni kollarının arasına çekti ama bu sefer sarılışında bir çok şey gizliydi. Bir arkadaşını teselli etmesi, sevgilisine aşkla sarılması, bir abinin kardeşine sahip çıkması ve bir babanın kızını dünyadan koruması. Hepsi bu sarılışta saklıydı. Ne kadar öyle durduk bilmiyorum ama gri kazağındaki sular pantolonumu ıslatmaya başladığında bir adım geri attım.

"Eve gidelim, hasta olacaksın." Bana anlamamış gibi bakarken gerçekten anlamadığını fark ettim, bu yüzden koluna girdim ve yürütmeye başladım. Adımlarını düzensizce atarken bu gecenin ne kadarını hatırlayacağı merak konusuydu. Ağaç eve doğru yol alırken onu neden oraya götürdüğümü düşündüm. Oraya hep en çaresiz zamanlarımda giderdim. Gidecek başka bir yer kalmayınca. Yüzümde acıyla beraber hafif bir tebessüm oluşurken mezarlıktan çıkıp Denizlere gittiğim gün aklıma geldi. İlk defa gidecek başka bir yerim vardı. Sanırım değişiyordum.

Deniz Where stories live. Discover now