XX. Bölüm

24K 846 112
                                    


Bring Me The Horizon - Don't Go

Multimedia: Deniz Turan

-Çünkü biz İrem ile tekrar çıkıyoruz.

2 saat önce.(Ş)

Deniz yanımdan hızla yürürken ona yetişmeye çalıştım ama beni dinlemiyordu bile.

"Bak Deniz yanlış anladın." Transa geçmiş bir halde yürürken beni duymasını ümit ederek devam ettim.

"Seni bırakıp o kıza gitmiyorum. Onunla konuşmak zorundayım." Hiçbir şey demeden yürümeye devam edince olduğum yerde kaldım. Ne desem onu durduramayacaktım. Arkasından öylece bakarken tek umudum geri dönüp bakmasıydı. Ama bakmadı. Adımlarımı hiç istemesem de parka geri çevirdim. Geldiğim de İrem oturmuş memnun bir ifadeyle sıcak çikolatayı içiyordu. Deniz'in sıcak çikolatasını. Ne yapmıştım ben böyle?

"Neden peşinden gittiğini anlamadım." Ona cevap vermedim. Şu an burada olması gereken Denizken İrem'in burada olmasını sağladığım için kendimden nefret ediyordum. Ama onu gördüğüm an.. ondan ayrılmadan evvel ona sarılamamıştım. Keşke bu gecede sarılmasaydım. Onu görünce değişik hissettim. Hayır, hayır bu sevgi değildi. Hatta ondan nefret ediyordum. Ama onu tanıdığım günden beri bana yaptığı bir şey vardı. Onun çekim alanına girdiğim an bütün beynim duruyor, hastalıklı bir şey beni ele geçiriyordu. Deniz'in sıcak çikolatasını içerken yüzünde büyük bir mutluluk vardı. O böyle biriydi işte, gene onun yanında olduğum için zevk alıyordu. Ona daha fazla tahammül edemeyeceğime, onun yüzüne bakarken içimde oluşan tiksinme sayesinde emin oldum. Hiç düşünmeden yanına gidip bardağı elinden aldım ve yere fırlattım. İçecek her yere saçılırken bana şaşkın gözlerle baktı.

"Ne yapıyorsun ya sen!" Onu kolundan tuttuğum gibi ayağa kaldırdım ve parkın ortasına ittirdim. 

"Lan sen ne iğrenç bir kadınsın." Sinir dalgaları bütün vücudumu ele geçirirken ona doğru yürüdüm.

"Sen nasıl bir orospusun?" diye devam ettim.

"Düzgün konuş benimle." İrem'in iyice dibine girdim ve boynundan tutup parkın demirlerine yasladım. İçimdeki şeytanı ortaya çıkarıyordu.

"Senden nefret ediyorum." diye haykırdığım da korkmuş gözüküyordu.

"Sen benim çocukluk aşkımdın lan. Sen ne iğrenç bir insanmışsın. Sen nasıl benimle çıkarken aynı zamanda kardeşimle.." devam edemedim. Onun o iğrençliğini ağzıma almak istemiyordum. Boynunu daha sıkmaya başladığım da yüzü kızarmaya başlamıştı.

"Bırak ! Ne..fes alamıyorum." Ona kimseye göstermediğim yüzümü göstermek istiyordum. O benden en yakın arkadaşımı çalmıştı. Bir elimle saçına uzanıp o nefret ettiğim saçlarını kökünden çektim. İki büklüm olurken bana tekme atmaya çalışıyordu.

"Sen deli misin?" diye cırlarken bir yandan ağlıyordu. Gözlerinden akan gözyaşlarına baktım. Ağlamanın bana hatırlattığı kişi kalbime bir ok gibi saplandı.  Deniz.. şimdi nerdeydi acaba? 

"Sen benim hayallerimi çaldın." dedim onu yere iterek. En yakın arkadaşımı çalmıştı, onunla gelecek planlarımızı mahvetmişti ve çocukluk aşkımı iğrenç bir orospuya çevirmişti.

"Git buradan. " Sesim artık eskisi kadar sert çıkmıyordu. Elleriyle yüzündeki gözyaşlarını sildikten sonra montumu üzerinden çıkardı.

"Seni hiç sevmedim." dediğinde yüzüne bakarak gülmeye başlamıştım. Neden bu söyledikleri canımı yakmıyordu?  Asıl soru ben onu hiç sevmiş miydim? Bunun sadece saplantı olduğunu uzun zamandır düşünüyordum, aynı bu gece olduğu gibi bedenimi ele geçiren bir saplantıydı bu. Ama Deniz giderken sanki gözlerimi açmıştı. 

Deniz Where stories live. Discover now