XII. Bölüm

31.6K 992 36
                                    

Epigram - I'm Sorry, I'm Lost

.."O zaman ben kendimi tanıştırayım. Ben Deniz'in babasıyım."

Ne diyeceğimi bilmez bir şekilde ağzımı açıp kapadım. Ne diyebilirdim ki bu durumda?

"Neden burdasın?" dedi buz gibi bir sesle. Sesine oranla bakışları alev çıkartıcak cinstendi. Adam "Eve gelmeyen bir kızım olduğu için olabilir mi?" diye cevap verdiğinde bütün vücudum gerildi. Deniz fark etmeyeceklerini söylemişti.

"Eee yani?"

"Yanisi kızımın eve gelmediğinde nerde kaldığını merak ediyorum." dedi kızım kelimesine ikinci kere vurgu yaparak.

"Ne oldu, endişelendin mi?" diye alayla sorduğunda adam cevap vermedi. Bu sefer bakışları tekrar bana kaydı ve inceleyici bir tavırla beni süzdü.

"Sen de Deni'zin arkadaşısın demek." dedi bu sefer de arkadaş kısmına vurgu yaparak. Adamın konuşmasında ezici bir tavır vardı.Başımı sallamakla yetindiğimde "Deniz'in pek arkadaşı olmaz. Hatta hiç. Bu yüzden seninle daha yakından tanışmak isterim." dedi. Benim cevap vermeme fırsat bırakmadan Deniz atıldı.

"Arkadaşımla aram gayet iyi. Bence git, geç kalıyoruz zaten." Denizd e adam kadar ezici konuşuyordu ama Deniz de ek olarak tiksindiğini belli eden bakışlar vardı. Ortamda oluşan gerginlik git gide daha da artıyordu.

"Tamam gidiyorum. Ama akşam ikinizi de yemekte göreceğim." Deniz hemen "Hayır gelmiyoruz.Sınavlarımız var." dedi.

"İtiraz istemiyorum Deniz." Tehditkar ses tonuna anlam veremesem de Deniz kaşlarını çatarak başını salladı ve arkasını dönüp okula doğru yürüdü. Ne yapacağımı şaşırmış halde bir adama bir Denize baktım.

"Bu akşam kesin geliyorsun." dedi tehditkar ses tonunu gene kullanarak. Tepki vermeden suratına baktım ve Deniz'in ardından koştum. Merdivenlerde ona yetiştiğimde sıktığı elinden hala sinirli olduğunu anladım. Sınıfın kapısını çalıp sertçe kafasını uzattı.

"Gelebilir miyiz?" Hoca başıyla onayladığında sınıfa girdik. Sırama yürürken Arda'nın öldürücü bakışlarını fark etsem de ondan önemli konular vardı. Deniz'in çantası olmadığından kendi çantamdan iki defter çıkardım. Ağzımı tam bir şey demek için açmıştım ki Deniz benden hızlı çıktı.

"Sakın bir şey deme. Hiçbir şey duymak istemiyorum."Kafamı belli belirsiz sallayıp sıraya gömdüm.

Tenefüs zili çaldığı an Arda yanımda bitti ve dışarıyı gösterdi. İçimden "Gene başlıyoruz." diye geçirsem de sessizliğimi koruyarak peşinden gittim. Okulun spor salonuna geldiğimizde topların olduğu yerden iki top aldı ve yanıma geldi. Bir tanesini yüzüme doğru fırlatsa da havada tuttum.

"Tek bir tane atacağız. Eğer sen atarsan siktir olup gidersin ama sadece ben atarsam yapacaklarımdan sorumlu değilim." Açık tehditi karşısında gerilsem de olumlu anlamda kafamı salladım. En azından kendi kaderimi kendim belirleyecektim.Potanın karşısına geçti ve kendinden emin bir şekilde topu yolladı. Top deliksiz potaya girince bana alayla baktı. Çekildiği yere ben giderken bugüne kadar kaçtığım basketbol antremanlarına kısa ve öz şekilde sövdüm. Topu yerde iki kere sektirdim ve attım. Filmlerdeki gibi klasik bir şekilde potanın etrafında felan dönmedi. İçine girdiğinde sevinçle Arda'ya döndüm ama o çoktan çıkmıştı bile. Sınıfa geri dönüp kimseyle konuşmadan sırama yattım.

Çıkış zili çaldığında kafamı sıradan kaldırdım. Mehmetler yanıma gelmişlerdi ama onları başımın ağrıdığını söylemiştim ve Arda da dediği gibi bir şey yapmamıştı. Deniz tüm gün karşısına bakıp durmuş ne tek kelime etmişti ne de başka yöne bakmıştı.Sıradaki defterleri çantama koyup montumu giydim. Deniz hala hareket etmiyordu.

Deniz Where stories live. Discover now