3-Güz Sancım (M)

3.9K 241 84
                                    

Bugün evlilik yıldönümümüzdü.

Sessizce yatak odasından çıkıp,kahvaltı hazırlamaya inmiştim.Elimden geldiğince donattım masamızı.Ona patates bile kızarttım.Kyungsoo patatese bayılırdı.Kahvaltıdan sonra dışarı çıkardık.Sahile inerdik.Kyungsoo deniz sesini severdi.Korkardı ama severdi.Kyungsoo kum saatlerine de bayılırdı.Salonumuzun giriş kısmında onlar için ayırdığımız bir köşemiz bile vardı.11 kum saati yanyana ve boyutlarına göre sıralanmıştı.Her kum saatini almazdı.Onu görünce vurulması gerektiğini söylerdi.Elbet kıskanırdım ama beni onlardan daha çok sevdiğini farkındaydım.

İlişkimizin ilk haftalarında benden dolayı şüpheleri vardı.Yaptığım işi tam olarak açıklayamamam,bir gece 'belki biraz uzak kalıp düşünmeliyiz,Jongin' deyişiyle gözümün dönmesi,benden de korkmasında etkili olmuştu.3 gün benimle görüşmedi.Kapısında sabahladım.Gittiği her yerde karşısına çıktım.Onu bırakmamı benden nasıl isterdi?Düşünecek ne vardı ki?Bir şeyleri bilmemek her zaman daha iyiydi.Onu uzak tutmak için elimden geleni yapıyordum işte.

Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurlu bir gece de,sokağın ortasında dikilerek gözlerimi penceresine dikmiştim.İç çamaşırlarıma kadar ıslanmıştım.Damlalar yüzünden tam olarak açamadığım gözlerim acıyordu.2 gecedir soğuk kaldırımlar da sabahlamak oldukça rahatsız ediciydi.

Kyungsoo perdesini aralayıp bana baktığında elimi kalbime koydum.Önce başını önüne eğdi.Bir süre sessizce onu izledim.Sonra hızla perdesini kapattı.Hevesim öyle kırılmıştı ki,apartman kapısından bana doğru koşarak geldiğini görünce inanamadım.Adı çığlık gibi kaçtı ağzımdan.

Kyungsoo sıcacıktı.Boynuma atlayışı samimi,onu bedenime bastırışım uyumluydu.

Beni evine alıp ısınmamı sağladı.Bana baktı,yemek yaptı,üstümü örttü.

Dünya yok olasıya kadar benden ayrılamazsın,dedim.Bir şey demedi.Usulca beni onayladı.O günden sonra bir daha işimle ilgili bir şey sormadı.Konusunu bile açmadı.

Belki de,benden tekrar korkmak istemedi.

---

Kahvaltıyı hazırladıktan sonra yukarı çıkıp güzel eşimi kucaklamayı düşünüyordum.Çalmaya başlayan telefonu kulağıma götürürken son kez masaya göz attım.Eksik hiçbir şey olmamalıydı.

"Alo?"

"Patron..selam."

"Yixing?Bu saatte neden aradın?"

Bir süre sessiliği dinledim.O hep böyleydi.İnletirdi adamı.

"Yixing,anlat,hemen."

"Patron.." dedi önce titrekçe.Sesinden gerginlik akıyordu.

"Patron,Raphayl..Raphayl buradaydı."

Kaşlarım istemsizce çatıldı.Sandalyelerden birini çekip oturdum.

"Anlat,Xing."

"Patron,o seni arıyor."

"Ona bu işleri bıraktığımı söylemiştim,Yixing.Anlaşarak ayrıldım o herifin yanından."

"Bilmiyorum,adresini istedi vermedim ama bulabileceğini biliyorsun."

Yuvama ayak bastıklarını düşününce sinirden kalbim çarpmaya başladı.Bir süre sessizce ikimizde soluklandık.

"Patron,evin oralara bir kaç koruma göndermemi ister misin?"

"Hayır.." dedim yüzümü sertçe sıvazlarken. "Şimdilik bekleyelim.Derdi neyse benimle mutlaka iletişime geçecektir."

PERMISOWhere stories live. Discover now