11-Eski Dost

2K 181 24
                                    

Midem bulanıyordu.Sinirlendiğim zaman midem akıl almaz bir şekilde bulanıyordu.Gözüm seğiriyordu.Ve vücut ısım bir an da yükseliyordu.
Karşımda Raphayl,dibimde Kyungsoo dururken de gösterdiğim tepkiler tam da bunlardı.Ona doğru ilerlemeyi düşündüm ama Kyungsoo bir açıklama bekliyordu.Lanet herif öyle bakıyordu ki bize,Kyungsoo tüm bunları görebilseydi her şeyi hemen anlardı.Anında.
Fakat şuan evine gelen bir misafir için heyecanlıydı.Misafirleri sevmesinden hoşlanmıyordum.Onu mutlu eden her zararsız şeye iznim vardı.Tüm bunlara rağmen Raphayl zararın ta kendisiydi.Ve onu evime sokmak için aklımı kaybetmiş olmam gerekirdi.

Kyungsoo,"Jongin?Misafirimiz kim?" diye yineledi sorusunu.Dünyama girmiş en b*ktan yaratık demek istiyordum ama direndim.Kyungsoo'nun elini sıkıca kavradım.Park Chanyeol biraz daha yaklaştı.Elimde durdurdum onu.Ansızın bir kahkaha atınca Kyungsoo irkildi ama kendini gülmeye zorladı.

Hemen ardından Park Chanyeol, "Tanıştığımıza memnun oldum,Bay Kim." diyerek elini uzattı.Durum nadir de olsa böyle olduğunda Kyungsoo'ya 'seni selamlıyorlar,bebeğim' derdim ve o da nazikçe elini uzatırdı.Fakat sustum.Park Chanyeol,Kyungsoo'nun tek bir saç teline değerse onu sonuçlarını hiç düşünmeden öldürürdüm ki,o da bunun farkındaydı.Elini geri çekip güldü.

"Ben,-"

"Raphayl." dedim sakince.Kendisini Park Chanyeol olarak tanıtmasına izin vermedim.Bu ismi ona yakın olanlar bilirdi.Eşimin onunla hiçbir alakası yoktu,olmayacaktı.
"Raphayl benim eski bir tanıdığım."

Park Chanyeol Sırıttı.İki eli de koyu krem kumaş pantolonunun cebindeydi.

"Evet Bay Kim.Ben çok eski bir dostum." Buna itiraz etmedim.Kyungsoo şüphelenip canını sıkmamalıydı.

"Aslında pek müsait değiliz." dedim.Park ib*e Chanyeol'ün oyunuma uyup defolup gitmesi gerekiyordu.

Kyungsoo beni hafifçe sarstı.Ne kaba dediğini işitir gibi oldum fakat karşımda bakışlarını üstümden çekmeyen herifi gözlerimle etkisiz hale getirmeye çalışıyordum.

"Bir kahvenizi içerdim,doğrusu." dedi Park Chanyeol.Kyungsoo onu hemen onayladı.Elimden bir şey gelmedi.Eşimi kırmak isteyeceğim son şey bile değildi.

"Bahçe de oturalım." diye önerdim.Park Chanyeol'ü evime sokacak değildim.

Bir süre Kyungsoo'ya mutfakta kahve hazırlaması için yardımcı oldum.O üstünü değiştirmek istediği için odamıza çıkarken ben bahçeye ilerledim.Süratle yürüyordum.Elimdeki fincanları Kyungsoo'yla birlikte seçtiğimiz,beyaz sandalyelerden birinde oturan Park Chanyeol'ün üstüne bırakınca yerinden sıçradı.O daha acısını anlayamadan yakalarına yapıştım.Evimin az ilerisinde dikilen herifler bize doğru hareketlenince Park Chanyeol onları yine durdurdu.Neden yüzündeki sırıtmayı kökten silemiyordum?Çenesini kırsam,kasıklarını yaktığım halde gülmeye devam eder miydi bu mazoşist?

"Beni iyi dinle,Park Chanyeol!Kahveleri ben yaptım,nasıl beğendin mi?!"
Cevap vermesine izin vermedim.Tek elim yakalarını sarmışken diğeriyle çenesini sertçe kavradım.
"Bu nasıl bir cesaret!Bilmiyor musun seni gözümü kırpmadan diri diri ateşe vereceğimi?!Seni tanınmaz hale getiririm o*ospu çocuğu!"

Nefes almak için direniyordum.Hâlâ gülüyordu,hâlâ bakışları tüm yüzümde geziniyordu.

"Elbette,kahveyi fincanda içmeyi tercih ederim Jongin ama ne farkeder?Senin elin değdikten sonra önüme köpek tasında sunsan da olur."

Kendimi engelleyemedim.Herif açıkça bana sarkarken çıldırdım.Yumruğum yüzüne ard arda inerken gözüm dönmüş gibiydi.Sert yumruk darbeleriyle yere düştüğünde bile tek eliyle adamlarını durdurdu.Saldırmaları gerekiyordu bana.Beni bir güzel benzetmeleri gerekiyordu.Park Chanyeol böyle yapardı.O kimseye acımaz,merhamet duymazdı.

PERMISOWhere stories live. Discover now