9-Senin Kalbin Bir Krallık (M)

2.9K 204 56
                                    

Geçen yarım saatin ardından dahi hâlâ sinirden deliriyordum.Kafamda bir şeyler kurmaktansa,odaya çıkmanın iyi olacağını düşünüyordum ama onu daha fazla korkutabilme ihtimalim vardı.Nikahlı kocamın benden korkabilme ihtimalini düşündüğüme inanamıyordum.

Sakinleşmek için içeri geçtim.Kyungsoo'nun, evlendiğimiz hafta şipariş ettiği masanın karşısına oturdum.
Tek ayağı diğer 3 ayağından daha kısaydı.Satıcıyla iade konusunda anlaşamayınca kısa olan ayak için parlak fikirler üretmeye çalışıyorduk.En sonunda Kyungsoo,bir saksıyı yarısına kadar toprakla doldurmuştu.Kısa olan bacağı sakının içine sıkıca gömüp kenarlarda kalan toprağa sarmaşık ve karanfil fideleri ekmişti.Zaman geçtikçe sarmaşık,sitesinde güzel fakat gerçekte acayip çirkin olan masayı sarmalayacaktı.Karanfiller de benim içindi.Ben karanfil severdim.Kyungsoo da öyle ferah kokardı.Kokusu neşeme neşe,huzuruma huzur katardı.
Adı zihnimde yankılanınca dahi gülümserken nasıl olmuştu da ona sesimi yükseltmiştim?

Çok sinirlenmiştim.Park Chanyeol'a olan sinirimden daha da çok.

Ani bir kararla odaya çıkmaya başladım.Yavaş ilerliyordum fakat odamızın kapısı tam karşımdaydı işte.Ev,perdelerin ardından aldığı gün ışığı dışında karanlıktı.Kyungsoo'dan sonra güneşten dahi elimi ayağımı çekmiştim.Kyungsoo her şeyimdi.Başka bir şeye ihtiyacım yoktu.O yüzden perdeleri kalın ve koyu renk almıştım.Kimse Kyungsoo'yu görmemeliydi.Kimse evimizi görmemeliydi.Kimse bizi rahatsız etmemeliydi.Buna kalkışan cezasını çekerdi.

Kapının önünde dikiliyordum.Elim kola uzandı fakat bekledim.Sakinleşmemiz gerekiyordu.İkimizin de sakin olması gerekiyordu.Kalp kırıyorduk.Kyungsoo'nun kalbini kırıyordum.

"Kyungsoo?" dedim iki kere kapıyı tıkladıktan sonra.Ses gelmedi.Bir kez daha seslendim.Çıt yoktu.Ona tanıdığım müsamaha bu kadardı.Kapıyı sertçe açıp içeri daldım.

Gözlerim büyüleyici bir hızla doldu.Kalbim öyle hızlı çarpıyordu ki canım yandı.Ağzım aralandı ama sesim çıkmadı.

Kyungsoo yatağımızın yanında yere çökmüştü.Önüne fotoğraf albümlerimizi sıralamıştı.Kapının sesini duyunca başını kaldırdı.Göz yaşları çizgi çizgi ak yanaklarını ıslatıyordu.Hemen yanındaki sigara izmaritine kaydı gözüm.Hissetmiş olmalı ki, "Sahiden acıları dindiriyor mu,merak ettim." dedi. "Ama dindirmiyor.Hâlâ göremiyorum,sen hâlâ sinirlisin ve şuan bana sarılmak istemiyorsun bile."

Bu gece Kyungsoo,çok yanlış şeyler zikrediyordu.Dediklerini işitmiyor gibiydi.

"Kyungsoo,seni göğsüme gömmek için yanıp tutuşuyorum."

"Yalvarırım yanıma gel o zaman,Jongin.Bir tek sana ihtiyacım var."

Bu sondu.Bir daha ona sesimi yükseltirsem,onu üzersem gidip kendimi sokak serserilerine dövdürerek öldürtecektim.

Yanına uzun adımlarla süratle vardım.Onu kollarından tutarak kucağıma aldım.Hıçkırarak ağlamaya başladı.Öylesine sesli,öylesine yürekten ağlıyordu ki,beni de ağlattı.Bacakları belime sıkıca dolanmışken yerdeki albümlere basmadan yatağımıza oturdum.Kyungsoo içini seslice çekti.

"Nasıl sana önem vermediğimi söylersin!Senden başka kimim var da üzüyorsun beni!Sesini ilk defa böyle kızgın duydum,beni korkuttun şerefsizin tekisin Kim Jongin!" Hıçkırıkları arttı.Yumruk olmuş elleri vurmaya başladı bana.Acıtıyordu fakat hırsını almasına izin verdim.Keşke kıyabilseydi de yüzüme bir tane geçirseydi.

"Kyungsoo." dedim ellerini ellerimle sertçe tutarken. "Dik dursun başın.Dinle beni."

Duruldu.Burnunu çekti.Yüzü sırılsıklamdı.Kilo almıştı,ışık saçıyordu.

PERMISOWhere stories live. Discover now