Hikaye

601 19 32
                                    

Howar ile mezar yumrukluyan oynuyorduk. "Köpekler!
dikkat et!" "Hallediyorum!"

TEBRİKLER TÜM MEZARLARI YUMRUKLADINIZ!

İşte bu yazı ile rahatladım. Howard ile küçüklüğümüzden beri yaptığımız tokalaşmayı yaptık. Daha doğrusu yarısını.

Tam bu sırada odada mor bir ışık yanmaya başladı. "Şu kitabına söyle ışık saçmayı bıraksın."

Arkamı döndüm gerçektende Nomichon'du ama kırmızı yerine mor parlıyordu. "Iııı...Nomichon...sen iyi misin?" Parlamayı kesmedi. Dizlerimin üstünde emekleyerek yanına gittim.

Onu elime aldım. Dokunduğum yerler kırmızı parlarken diğer taraflar mor renkte parlamaya devam etti. Sayfaların arasından kokular gelmeye başladı. "Nomichon!"

Nomichon'u iyice kendime çekip sarıldım. Parlamalar hem azalmış, hem kırmızı renk almış, hemde koku gitmişti. Nomichon eski haline dönsede onu bırakmadım. Ne olur ne olmaz. "Hey!"

Howard'a döndüm. "Sorunu hallettiysen..." Elindeki kumandayı sallayarak bana gösterdi. "Oynamamız gereken bir oyun var!"

Nomichonu kendimden ayırıp ona baktım. Tam cevap vericekken tekrardan mor bir şekilde parlamaya başladı. Tekrardan sarıldım ama bu sefer işe yaramadı.

Ayağa kalktım. Kapıya doğru ilerledim. "Nereye?" "Nomichon'a bir şeyler oluyor ve bunu bilebilecek birileri olamlı." Hızla aşağıya indim. "Randy...nereye gidiyorsun?" "Okula gidiyorum...bir şey unuttumda." "Tamam canım geç kalma." "Tamam anne." Howard yanıma gelince beraber çıktık. Okula doğru hızlı adımlarla yürümeye başladık. "Sende bu yalan işini iyi kavradın." "Yalan söylemedim...okula gidiyoruz." "Hafta sonu mu? Sen kafayı mı yedin?!" Howard'a cevap vermeden yürümeye devam ettim.

Okula geldiğimizde hızlıcana demirci sınıfına girdim. Kapının duvara çarpması ile kör adam bana döndü.

"Ne oldu gene..." "Acil yardımına ihtiyacım var! Nomichon mor bir şekilde parlamaya başladı." Bir anda kas katı kesildi. "Mor bir şekilde parlamaya mı başladı?" "Evet. Sayfalarından kokular gelmeye başladı...ona neler oluyor?"

"Ben neler olduğunu biliyorum." Arkamızı döndük. Bu bizim servis şöförüydü. Kafasındaki kovboy şapkasını biraz kaldırdı. "Zamanı geldi." Bu sefer kör adama(adını unuttum kusura bakmayın fkfkfj)döndük.

"Biri bana burada ne olduğunu söyleyebilir mi?!" "Howard haklı...neler oluyor ve ayrıca senin burada ne işin var?" Adam yanıma yaklaştı. "Ben maskenin koruyucusuyum. Tanıştığımıza sevindim...ninja" Küçük dilimi yutmuş gibi hissediyorum. "Ama...sen...nasıl..." "Mı biliyorum...çünkü sana maskeyi ben verdim. Çocukken o canavara karşı koyduğundan beri iyi bir ninja olabiliceğini biliyordum."

*Flashback*

Canavar Howard'ı ve ninjayı yakalamıştı. Karşımda ise benim boyumdan uzun yere saplanmış bir kılıç vardı. Tek arkadaşımı-yani en azından arkadaş olduğumuzu düşünüyorum- o canavarın eline bırakamzadım. Kılıçı yerden çıkarmaya çalıştım. 2. denememde çıkmıştı ama fazla güçlü değildim kılıcı canavara doğru çevirdim. Sadece önündeki önlüğü kesmiştim. Nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde işe yaradı. Canavar anaokulu hocamıza dönüştü.

(Bu bölümün türkçesini bulamadım ama yabancı dilde var.)

*Flashback sonu*

Kafamı sallayıp düşüncelerimden ayrıldım. "Pekala bu olayı sonra konuşuruz. Şimdi tekrar soruyorum ve cevap istiyorum...NOMİCHON'A NELER OLUYOR!?" "Tekrar insa oluyor." Jeton 1-2 saniye sonra düştü. "Bekle 'tekrar' derken" Kör adam önümüze geçti. "Bir yere otursanız iyi olur...hikaye uzun." Hepimiz bir kenara oturduk. "Yiycek bir şey var mı?" Hepimiz Howard'a döndük. Bize 'ne var?' bakışı attıktan sonra tekrardan koruyucuya dönük.

KÖTÜ TARAF(RC9GN)Where stories live. Discover now