Seni Seviyorum

191 11 17
                                    

(Randy'nin gözünden)

Anlımda hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi yavaşça açtım. Elimi anlıma götürdüm. Kafamda yarısından fazlası kurumuş bir bez vardı. Bezi kafamdan çekip doğruldum. Martin yanımdaki kanepede uyuyordu. Ses çıkarmadan ayağa kalktım. Kapıya ilerledim. Kapı kolunu yavaşça indirdim fakat kilitliydi. "Bunu mu arıyorsun?" Arkamı döndüm. Martin uyanmıştı. Elindeki anahtarı bana doğru salladı. Anahtarı kanepenin üstüne koyup bana yaklaştı.

Beni duvarla arasına aldı. "Nereye böyle melek yüzlüm?" Elini çeneme koyup baş parmağıyla yanağımı okşamaya başladı. Kafamı çektim. "Dokunma bana!" "Sen bana aitsin ve bana ait olan şeyi istiyorum." Bileklerimden tuyup kafamın üstünde birleştirdi. Dudaklarımı emmeye başladı. Kurtulmaya çalıştım ama işe yaramıyordu. Dudaklarımı yaladı. Ne istediğini biliyordum. Dudaklarımı aralamayınca dudağımı hafiften ısırdı. O anlık acıyla ağzımı açtım. Bundan faydalanıp dilini ağzımda gezdirmeye başladı. Öpüşmeyi derinleştirirken eli tişörtümün altına gitti. Daha çok çırpınmaya başladım. Dudaklarını çekince derin bir nefes aldım. "Sanırım bana ait olduğunu sana hatırlatmalıyım."

(Tengu'nun gözünden)

Son zilde çalınca Randy'nin evine doğru yol aldık. Howard önde ben ve Nomi ise arkadaydık. Howard sabahtan beri Randy'ye elindeki tuhaf kutuyla ulaşmaya çalılıyordu. "Randy! Sonunda. Neredesin?" Hızlıcana Howard'ın yanına gittik. Bizi iteledi. "Tamam. Tamam öyle olsun." Elindeki tuhaf kutuyu kulağından çekip cebine koydu. "Ne olmuş?" "Eve yeni gelmiş." "Peki sabah neredeymiş?" "Bilmiyorum. Söylemedi."

Bir anda gözlerim kararmaya başladı. Bacaklarımın beni taşıyamadığını hissedebiliyordum tam düşücekken Nomicon beni tuttu. "Ten...yani Sandy iyi misin?" "R-Randy..." Yürümeye çalıştım ama başım dönüyordu. "Hızlanalım." Nomicon beni kucağına alıp Howard ile koşmaya  başladı.

Kısa bir süre sonra evdeydik. Hızlıca içeri girdik. "Randy!" Bekledik. Ses gelmedi. "Ben bu kata bakarım sen yukarı bak." Howard kafası ile onaylayıp yukarı kata çıktı. Nomi beni bırakıp odaları aramaya başladı. Kendimi toparlamaya çalıştım. "ÇOCUKLAR!" Hızlıcana yukarı çıktık. Nomicon benden hızlıydı ama ben biraz geriden geliyordum. Yukarı çıktım. Tam karşımdaki odadalardı. Yanlarına gittim. "RANDY!"

(Nomicon'un gözünden)

Randy yerde baygın bir şekilde uzanıyordu. Kucağında bana verdiği defter vardı. Yanında ise 5 tane küçük cam şişe vardı. "RANDY! NE YAPTIN SEN!" Howard bana döndü. "Nomicon onu hastaneye götürmemiz gerek." Hızlıcana onu kucağıma aldım. Biz aşağıya indik ama tengu olduğu yerde duruyordu. "Ne bekliyorsun iblis!?" "Siz gidin ben sizi yavaşlatırım. Toparlayınca gelirim." Kafamızla onaylayıp dışarı çıktık. Howard bana yolu gösteriyordu."

Hastaneye geldiğimizde hızlıca etrafa baktım. "Biri sedye getirsin!" Howard bağırırken ben Randy'ye bakıyordum. Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyorum.

İki kişi yanıma geldi. Randy'yi kucağımdan tekerlekli bir yatağa yatırdılar. Randy'nin sıkıca sarıldığı defteri alınca hızlıca içeri girdiler. Bizde peşlerinden koştuk.

Üstünde kırmızı harflerle 'Acil' yazan kapıdan girdiklerinde biz dışarda kalmak zorunda kaldık. Howard koltuklardan birine oturdu. Benim bacaklarım beni oraya kadar taşıyamadı. Sırtımı duvara yaslayıp yavaşça yere kaydım. Elimdeki deftere baktım. İlk sayfasını açtım. Üstünde benim yaptığım karalamalar vardı. Acaba Randy bunları gördü mü? Arka sayfaya geçtiğimde benim yapmadığım bir şeyle karşılaştım. Tüm sayfayı kaplayan bir kalp vardı. İçinde 'bende seni seviyorum.' yazıyordu. Sayfanın en alt köşesinde ise Randy yazıyordu. Zar zor tuttuğum göz yaşlarım yanaklarımdan akmaya başladı. Dizlerimi karnıma çekip kafamı dizime yasladım.

KÖTÜ TARAF(RC9GN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin