1.2K 102 37
                                    

Bir gün içinde iki bölüm;)

"Yani, arabamın eski olması ona göre romantik değilse, yeni bir araba almam için seks teklifi falan mı bu acaba?" Yifan kendine eğri büğrü, el yapımı kil fincanı tutuşturan arkadaşına bakarak konuştu.

"Yani sanırım.. Çünkü o yaşlı Mazda'nın arka koltukları geniş değil." Tao evde olmasına rağmen taktığı şapkasını düzeltti.

"Hala şu çömlek işini beceremiyorsun, bari bana ev yapımı olmayan fincanlardan verseydin." Yifan ağzında kırılan parçayı masanın üzerine koydu.

Tao onu umursamadan devam etti. "Senin cüssen de düşünülürse, size uygun en iyi araba Range Rover falan gibi.."

Yifan göz devirdi ve koltukta uyuya kalmış
kızının saçlarını okşadı. Üzerindeki kıyafetler ince olduğu için üşüyebileceğinden korkarak yorganı biraz daha yukarıya çekti.

"Evinin kirası en az 15 bin yuandır."

Tao kahkaha atarak ağzındaki filtre kahveyi püskürttü ve Yifan'ın ona Shang'ın oyuncağını fırlatmasını sağlayacak kadar yüksek sesle güldü. "Senin evinin kirası 600 yuan ve sen onu bile ödeyemiyorsun."

Yifan oflayarak kafasını koltuğa yasladı ve tavanı izlemeye başladı, kızının en sevdiği peluşuna sarıldı.

"Zengin kız fakir oğlan sendromu." Tao umutsuzca kafasını sağa sola sallarken konuştu.

"Sizinki de ondan farksız değil." Yifan dudağını büzdü.

"Junmyeon'un bana 90 tane Gucci mağazası alacak kadar parası olsa da, sevişmek istemiyor." Tao göz devirerek konuştu.

"Niye?" Yifan ona yüzünü buruşturarak baktı. "Bağlanmak istemiyormuş, zaten bende ona dedim ki XL kondom takan bir insanla yapamam." Tao kendinden emin bir şekilde konuştu.

Yifan oflayarak ona baktı, en yakın arkadaşı bazen gerçekten sinir bozucu olabiliyordu. "Candy bir insan olsaydı onu çoktan kanser etmiştin, Tanrı'ya şükür, zavallıcığın sadece tüyleri dökülüyor."

"Eski sevgilim bir siyahiydi, standartlarımı bu kadar aşağıya çekemem!" Tao kendini savunmaya geçti.

"Yani adamın sana 90 tane Gucci mağazası alabiliyor olması senin penisini kaldırmıyor mu? Vay be."

"En azından penisim masum ve çocuklu bir adamın makaron yediğini izlediğim için kalkmıyor." Tao ayağa kalktı ve arkadaşının elinden kırılmış el yapımı fincanla birlikte mutfağa ilerledi.

"Hey! Seksi bir şekilde yiyordu tamam mı?!" Yifan en yakın arkadaşına doğru bağırdı.

🌟🌟

"Luhan! Sırf canın sıkıldığı için beni apar topar hastaneye çağıramazsın, ödüm koptu!"

Sarışın çocuk göz devirdi ve yastığına biraz daha gömüldü, kucağındaki bebeğin saçlarını okşadı.

"Ne varmış canım, hem ben seni özledim."

"2 saat önce yanındaydım Lu Han." Yixing ellerini beline koydu ve sinirli bir bakış attı, o sırada Luhan onun üzerindeki kıyafetleri süzmekle meşguldü.

"Seks mi yaptın, seni orospu!" Luhan en yakındaki nesneyi, tuvalet kağıdını arkadaşına fırlattı. "Nasıl bana haber vermezsin, kıyafetlerini parçaladığı için mi sana kıyafet verdi?"

"Ya Lei, kulaklarını tıkadınız mı bari bebeğimin, bana getirseydiniz!"

Luhan aralıksız cümlelerini taramalı bir tüfek gibi sıralarken Yixing kızarmaya başlamıştı. "Hayır, kimseyle sevişmedim salak!"

"Yaa.. Bende sonunda 2 senelik bakir hayatın bitti diye sevinmiştim." Lu Han dudağını büzdü.

"Seks hayatım seni ilgilendirmiyor!" Yixing utandığı için incelen sesiyle cırladı, Lei çoktan ağlama başlamıştı.

"Ee, o zaman bu kıyafetler neyin nesi?" Luhan bebeği annesine uzatırken sordu.

Yixing  sorulardan kaçış olmadığını anladığında, kendi kokusunu hissettiği için ağlaması kesilen bebeğinin ellerini tuttu ve konuşmaya başladı: "Hastaneden çıktıktan sonra, hava çok soğuk olmadığı için eve yürüyerek gideyim dedim ama bir anda yağmur bastırdı. Lei ıslanmasın diye montumu ona sardım ama ben sırılsıklam olmuştum. Sonra şu makaroncu kasiyerin olduğu pastaneye gittim ama kilitliydi, benden içeri almasını istedim."

Luhan heyecanla arkadaşının omzuna vurdu. "Bunlar onun kıyafetleri mi?!" Sesi biraz fazla yüksek çıkmıştı.

"Ah şey, ben sırılsıklam olunca bana yedek kıyafetlerini verdi falan, sonra bizi eve bıraktı." Yixing utangaç bir şekilde konuşmayı bitirdi ama Luhan onun kafasına Lei'nin oyuncağını atmıştı.

"Rahibe misin sen be! Evine çağırıp kahve içmeyi teklif etseydin ya!"

"Ya-yah!" Yixing utangaç bir şekilde arkadaşına oyuncağı geri fırlattı.

O sırada hastane odasının kapısı hışımla açıldı ve içeriye sarı uzun saçlı bir doktor girdi. "Neden saatin birinde tüm hastane koridorlarında sizin sesleriniz yankılanıyor acaba?" Çinli olmadığı telaffuzundan belli olan genç doktor sinirle konuştu.

Luhan göz devirerek doktora baktı ve dil çıkardı. Yixing kucağındaki bebeğe rağmen mahçup bir şekilde eğildi ve bir kaç kere özür diledi, yeniden olmayacağını temenni etti. Yixing'in söylediklerini dinlerken Luhan'ın yaptığı tek şey göz devirmekti.

Doktor kapıyı açtığı gibi hışımla kapatıp gittiğinde, Luhan sinirle doktoru taklit etmeye başlamıştı: "Siitin birindi nidin sisiniz yinkiliniyor?!"

Yixing göz devirdi, "Adam haklıydı."

"O kim oluyor da benim odama izinsiz giriyor be!" Yixing panikle Luhan'ın ağzını kapattı, Lei ise Luhan'ın susmasından dolayı kıkırdamıştı.

"Hem çok yakışıklıymış da, sen böyle yakışıklılara kayıtsız kalmazdın." Yixing, muhtemelen Luhan'ın hastanede yatacağı günler boyunca konuşmalarının bir numaralı konusu olacak adam hakkında Luhan'ı iğnelemekten çekinmedi.

Luhan sinirle yatağına yattı ve kollarını tıpkı bir çocuk edasıyla dolayıp suratını astı. "Ben uyuyacağım, sen de oğlunu uyut da uyu. Pis refakatçi! Refakatçiliğe mi gelmiş, sinir bozmaya mı ya. Oldu olacak adamın ayaklarına kapanıp yalvarsaydın."

Yixing, Luhan'ın söylenmeleri arasında Luhan'ın yanındaki yatağa uzandı ve oğluyla birlikte uykuya daldı.

macarons // kray Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin