1.3K 107 63
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız~!

Wattpadciğim, düzeltir misin kendini?

Luhan iğrenç kokan hastane odasında otururken telefonuyla uğraşıyordu. Son bir kaç ayı kalmıştı ve doktorlar yüzünden bu günlerini hastanede geçirmekten nefret ediyordu. Kemoterapi görmeyi şiddetle reddediyordu.

Ellerini içtiği ilaçlardan dolayı sertleşmiş saçlarına attı. Alt dudağını ısırıp telefonunu kenara bıraktı, kendi saçlarını okşamaya başladı. Başını okşayacak, kendisine refagatlık edecek kimse yoktu. Bu hayatta tek başınaydı, bir tek dostu ve sevgilisi Lei vardı. Gerçi Lei 16 aylık bir bebekti.

Kapının tıklanmasıyla dolan gözlerini kırpıştırdı ve başını kapıya doğru eğdi. "Girin?" Seslendi.

İçeriye tanıdık olduğu doktoru ve yanında da stajyer doktorlardan biri girdi. Geçen gece kendisine bağıran doktor.

Luhan gördüğü yüzle göz devirip doktoruna baktı. "Stajyer doktor istemiyorum, lütfen odadan çıkar mısınız?"

Uzun burunlu, uzun boylu somurtkan adam göz devirdi.

"Luhan, Sehun burada eğitim görüyor ve benim asistanım olduğu için seninle de ilgilenecek." Kır saçlı, yaşlı adam konuştu.

Yaşlı adam, kırışmış ellerinde tuttuğu gözlüğü gözüne taktı ve asistanının uzattığı dosyayı aldı. İncelerken yüzü pek keyifli görünmüyordu. Derin bir nefes aldı. "Luhan, sürekli bayılıyorsun, kan şekerin düşüyor, başın dönüyor. Tek başına tuvalete bile gidemiyorsun. Ameliyat tüm virüsü temizlemeye yetmedi, kemoterapiye başlamamız gerek."

"Kemoterapiye başlarsam acı içerisinde öleceğim, böyle yatağa bağlı yaşamak daha iyi." Luhan omuz silkti.

Yaşlı doktor derin bir iç çekti. "Luhan, çok gençsin." Onu ikna etmeyi çok istiyordu, onu yaşatmayı çok istiyordu.

Luhan kendisini merakla izleyen stajyere nefretle bakıp göz devirdi ve doktoruna döndü. "İkna olmayacağım!"

Doktor Luhan'ın omzunu pat patladı. "Madem öyle, Sehun benim asistanım olduğuna göre o seni ikna etmeye çalışsın. Olur mu Sehun?"

Stajyer saygıda kusur etmemeye çalışırken eğildi ve adamı onayladı. Eğilirken aynı zamanda ana dilinden bir kaç kelime mırıldanmıştı.

Luhan gözlerini oğlandan doktoruna döndürdü. "Doktor Meng! Onu istemiyorum ben!"

Doktor Meng, sabırla oğlanın omzunu tutmaya devam etti. "Eğer kendine inanırsan, kanseri yenersin. Burada tıkılı kaldığın zaman, mutlu olmuyorsun Luhan. Son günlerimi mutlu geçirmek istiyorum diyorsun, ama mutlu değilsin. Daha önünde koca bir hayat var. Kendine güvenmelisin, çok şey kaçırıyorsun."

Adam doğruldu ve odanın dışına yürümeye başladı, stajyer ise onu takip etti. İkisi dışarıya çıktığında, Luhan taşmaya hazır bir musluk gibi ağlamaya başladı. Yılların ona öğrettiği gibi, sessizce..

Kapısı tıklatıldığında panikle yattığı yatağında düzeldi ve göz yaşlarını sildi. Boğazını temizleyip titremediğine emin olduğu bir sesle, "Girin!" dedi.

Salak hemşirelerden birinin gelmesini beklerken içeriye bebek arabasıyla birlikte yakın arkadaşı girdi. Yüzüne yerleşen gülümsemeyle onları selamlarken gözleri inci gibi parlayan dişleriyle ona gülümseye bebekte takıldı.

Anne olamadan öleceğim diye düşündü. Aşık olamayacağım, sevişmeyeceğim, yükseklik korkumu birinin ellerini sıkı sıkı tutarak yenemeyeceğim.

macarons // kray Where stories live. Discover now