🌼Cennete Açılan Kapı "Besmele"🌼

313 72 37
                                    

Yüce ALLAH ki O’nun mübarek ismiyle hareket edildiği vakit yerde ve gökte hiçbir şey, gönülden teslim olanlara asla zarar veremez. Allahü Teâlâ’nın ismi ile başlanan her şey bereketlenir, onun ismi anılmadan yapılan her işin bereketi noksan olur. O’nun ismi anılarak yapılan işlerin insan için kolaylaşacağı şu hadis-i kutsiden anlaşılmaktadır:

“Kim benim havl ve kuvvetime dayanarak (benim adımla/besmele çekerek, benden yardım dileyerek) iş yaparsa ona demiri yumuşatırım.”

Besmele ile başlamanın ne derece kıymetli olduğunu ve besmele ile işine başlayan kişiye nasıl hayırlı kapılar açıldığını sizlere şu güzel örnekle anlatmak istiyorum:

Mücahide kadın Mâşıta Hâtun. Allahü Teâlâ ondan razı olsun. Belki ilk defa duydunuz adını onunla bende daha yeni tanıştım sayılır. Hikâyesini duyduğum günden beri hiç aklımdan çıkmadı. O’nun yaptığını kaçımız yapabiliriz? Bunun cevabını öğrenmek için gelin hikâyesini dinleyelim:

- Mâşıta Hâtun -

Firavun ’un kızının hizmetkârıydı.

Bir gün Firavun’un kızının saçlarını taramak için tarağı alırken “Besmele” çekti. Kız da bunu duydu ve hemen koşup babasına haber verdi.

Firavun derhal Mâşıta Hâtun’u yanına çağırtıp hesap sordu. O da Firavun’a içindeki îmân heyecanıyla cesur bir şekilde:

–Sen de bizim gibi bir fânîsin! Nasıl olur da tanrı olabilirsin?!” dedi.

Firavun çok öfkelendi:

“–Demek sen de Mûsâ’ya îmân ettin, O’na tâbî oldun, öyle mi?!” dedi.

Ardından yavaş yavaş Mâşıta Hâtun’a işkence etmeye başladı. Fakat Mâşıta Hâtun, her şeye rağmen tevhîd akîdesinden dönmüyordu.

Bunun üzerine beş yaşındaki kızını Mâşıta Hâtun’un önüne getirdiler:

“–Eğer Firavun’un tanrılığını kabûl etmezsen, kızının gırtlağını keseceğiz!” diye tehdîd ettiler.

Mâşıta Hâtun, yine îmânından dönmedi. Nihâyet kızını gözlerinin önünde katlettiler ve kanlarını da Mâşıta Hâtun’un yüzüne sürdüler. O hâlâ büyük bir aşk ve vecd içinde:

“–Allah birdir! Allah birdir! Mûsâ O’nun Resul’üdür!” diyordu.

Firavun ve avenesi, sinirlerinden küplere bindiler. Bu sefer onun üç aylık çocuğunu getirdiler. Annesine doğru uzattılar. Çocuk, süt emmek için annesinin göğsünü aramaya başladı. Hemen geri çektiler ve:

“–Eğer yine davandan vazgeçmezsen, bu çocuğu da fırına atacağız!” dediler.

Mâşıta Hâtun, bu acıya da sabrederek îmânından vazgeçmedi. Sonunda üç aylık yavrucuğunu da fırına attılar. Rivâyete göre çocuk ateşlerin arasında dile gelerek şöyle dedi:

“–Anneciğim, sakın îmânından vazgeçme; sabret! Cennet ile senin aranda bir adım mesâfe kaldığını görüyorum!..”

Bu sözü duyanların çoğu Hazret-i Mûsâ’ya îmân ettiler.

Nihâyet Mâşıta Hâtun şehîd edildi. O da cennette yavrularının yanına gitti.

Bir hadîs-i şerîfte Mâşıta Hâtun’la ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:

Übey bin Ka’b -radıyallâhu anh-’ın anlattığına göre Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Mîrac gecesinde çok hoş bir koku duydu ve:
“–Ey Cibrîl, bu güzel koku da nedir?” diye sordu.
Cebrâîl -aleyhisselâm- da şöyle buyurdu:
“Bu, Mâşıta Hâtun’un, iki çocuğunun ve kocasının kabirlerinin kokusudur.” (İbn-i Mâce, Fiten, 23/4030)

Bu mücahide kadın hadisi şerife konu olmuştur ve bu hadisi şerifin kaynağı ise epey sağlamdır.

Bir besmele ile başladı her şey. Sonra Allahu teala ona nasıl kapılar açtı gördük. Kendini kul olarak kanıtlaması için ona fırsat verdi. O Bismillahirrahmanirrahim dedi … Ama sadece bu kelimeyi demekle yetinmedi devamında ise ” Ben Allahü Teâlâ’nın adı ile başladım O’nun (celle celaluhu) adından kimse vazgeçiremez beni ” demek istedi sergilediği davranışıyla. Çocuklarını gözünün önünde katletti adi Firavun. O ise davasından dönmedi. Yüreği parça parça oldu ama o Rabbi olan Allahu tealaya güvendi, teslim etti kendini… Firavuna karşı hep Allâh birdir! Allâh birdir! dedi. O Allahu tealanın ismi uğruna ölmeyi göze aldı. Yavrularının teker teker katledilmesini izledi. Oysa kendi canından bile değerli değil miydi çocuklarının canı? Evet değerliydi. Bir anne için yavruları kendi canından bile değerliydi. Ama hiçbir şey Allahü Teâlâ’nın rızasından değerli değildi onun için. Zaten Allahü Teâlâ vermişti yavrularını ona ve şimdi O’nun (celle celaluhu) rızası için Allahü Teâlâ için vazgeçecekti onlardan. Ama bu vazgeçiş fani dünya içindi. Yavrularıyla sonsuz mutluluğa davetliydi. Farkındaydı Mâşıta Hâtun, dünya imtihan yeriydi. Üstadın da dediği gibi :
“Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman’a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim.”

O da bunu haykırdı tüm kâinata, adi Firavuna. Gerçekten de Bismillah her hayrın başıdır.

Şimdi soralım kendimize biz bir besmele çekmekten aciz iken o mücahidenin yaptığını yapabilecek miyiz? Hayatımızdaki Firavunlara Mâşıta Hâtun gibi karşı koyabilecek miyiz? Her işimizde önce Allah (celle celaluhu) , önce O’nun rızası diyebilecek miyiz?

 Mustafa Kuş

İLA YEVMİL KIYAME Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin