🌼Ateşe Atılan Nesil🌼

44 14 8
                                    


Herkesin söylediği gibi “zaman bozuk” ve herkesin yaptığı gibi her kişi “zaman” a karşı umarsızdı. Herkes için bilgiye ulaşmak çok kolaydı, ancak hiç kimse cehaletten uzaktı! Güya herkes Müslümandı da, camilerde saflar ancak birkaç kadardı. Ve herkesin unuttuğu “ölüm” denen bir gerçek vardı, insanlar sadece mezar başlarında hatırlardı…

İşte zaman böyle bir zamandı, Müslümanım diyenlerin sayısı çoktu ama mümin olan pek yoktu. Sonrasında suç zamana atıldı, hâlbuki zaman aynı, suçlu insandı! Bireyler uzaklaştı İslam’dan, aile mefhumu bozuldu ve yeni nesil bir ateş içine doğdu…

Günahlar alenen işlenir oldu; açıklığa moda, iffetsizliğe çağdaşlık dendi. Sonra daha da kötüsü oldu ve günahlarıyla övündü insanlar. Rakı içmek delikanlılık, genel evlere gitmek erkeklik gösterisi haline geldi. Bir genç kızın güzellik gösterisi ayrıldığı sevgili sayısınca orantılıydı. Bir erkek ile kızın baş başa gezip dolaşmaları kadar normal bir şey olamazdı, çünkü onlar “bir erkekle kadın baş başa kalırlarsa üçüncüleri mutlaka şeytandır” hadis-i şerifini çoktan unutmuşlardı…

 Dinden ne kadar uzakta olduklarının farkında olmadan kendilerini dindar zanneden bir kesimde vardı. Cuma Müslümanlarıydı onların birçoğu, cumadan cumaya namaz kılar, ramazanda da tutabildikleri oruçları tutarlardı;  kandillerde de bir TV kanalında cami programı izlediler mi onlardan âlâ Müslüman yoktu. Çünkü onların kalpleri temizdi, ee Allah(celle celalühü)’da affediciydi o yüzden“paçayı kurtarmışlardı” onlar. Beş vakit namaz, Kur’an, sünnet bunlar “aşırı dincilerin” işiydi! Sahi kim çıkarmıştı bu aşırı dinci kavramını? Tabi ki ılımlı Müslüman modelini çıkaranlar çıkarmıştı bunu da. Amaçları insanları olabildiğince İslam’dan uzaklaştırmak ve gerçek İslam’ı öğrenmelerine engel olmaktı, ne yazık başardılar da. Birilerinin söylediği gibi “insanlar artık televizyon okur, kitap izler hale gelmişlerdi.” Televizyonlardan dinlenenlerin hepsi doğruydu da, Yüce Kitabımızdan bir ayet söylediğimizde biz uydurmuşuz gibi bakılıyordu. Çünkü Yüce Kur’an televizyondaki adamların söylediklerini söylemiyordu ve onun söyledikleri nefislere ağır geliyordu…

Bu ılımlı Müslümanlar, çocuklarını da kendileri gibi yetiştirdiler. Onlara göre çocukları hem dinlerini bilmeli hem de “çağdaş” olmalıydılar. Kuran kurslarına da gitmeliydiler, kızlı erkekli karışık doğum günü partilerine de. Cumadan sonra parkta sevgilisiyle buluşmalarında da bir mahsur yoktu, ee zaman değişmişti artık, gericilik yapmaya lüzum yoktu! Hem o kadarda aşırı dinci olmak gereksizdi, çünkü ılımlı takılmak nefse en hoş geleniydi…

Mustafa Kuş

İLA YEVMİL KIYAME Where stories live. Discover now