🌼Hidayete sebep olmak🌼

201 47 11
                                    

Bir insanın hidayetine sebep olmak En güzel nimetlerden biridir, tesettür konusunda, fıkıh konusunda bilmeyen bir insana bunları anlatarak gerçekleri görmesini sağlamak dinimizin emridir. İnsan bir insana hidayet veremez, hidayetine İslami araçları kullanarak sebep olabilir. Hidayete sebep olmak için konuşma üslubu etkileyici bir dil kullanmak, menkıbe ayet hadis gibi  kaynaklardan yararlanmak çok ama çok önemlidir. Kişiyi İslam’a davet ederken kendi bilgilerimize de ölçmemiz gerekmektedir. Bilmediğimiz bir konu hakkında konuşmak kişiyi İslam’ı yanlış anlamaya iter hatta kişiyi İslam’dan uzaklaştırırız. Bazen bir kitap bile kişiyi hidayete kavuşturabilir sözle anlatamadıklarımızı kişi kitaptan daha iyi kavraya bilir ehli sünnet alimlerinin kitaplarını hediye etmekte güzel davranışlardan birtanesidir.
Hadisi şerifler ve ayetlerle bu konuyu daha iyi pekiştirelim;
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Allah’a yemin ederim ki, Cenab-ı Hakkın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete kavuşturması, en kıymetli dünya malından, kırmızı develere sahip olmaktan daha iyidir.) [Buhari, Müslim]

Bir kişi Müslüman olmasa da, onlara kitap vermekle cihad sevabı alınır. Öte yandan, Kitap vermek emri maruftur. Emri maruf sevabı da, cihad sevabından daha fazladır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bütün ibadetlere verilen sevap, Allah yolunda cihada verilen sevaba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Cihad sevabı da, emr-i maruf ve nehy-i anil münker [dinin emir ve yasaklarını herhangi bir şekilde yaymaya çalışma] sevabı yanında, denize nispetle bir damla su gibidir.) [Deylemi]

Tabii, yukarıda cihad ve emri maruf sevaplarına ve bildirilen diğer müjdelere kavuşmak doğru yazılmış din kitabı vermekle olur.

Hidayete veya sapıklığa sebep olmanın dindeki yeri nedir?

Hidayet, doğru yolu gösterme, Allahü teâlânın razı olduğu yolda bulunma, cenab-ı Hakkın insanın kalbinden her sıkıntı ve darlığı çıkarıp, yerine rahatlık, genişlik verip, kendi emir ve yasaklarına uymada tam bir kolaylık ihsan etmesi ve kulun rızasını kendi kaza ve kaderine tâbi eylemesi demektir. İhtidanın manası da hidayete erme demektir, yani Müslüman olma, din olarak İslamiyet’i seçme.

Bir kişiyi hidayete kavuşturmak, Peygamberler dahil hiç kimsenin elinde değildir. Allahü teâlâ Peygamber efendimizi, âlemlere rahmet olarak gönderdiği ve bütün kâinatı onun için yarattığı halde hidayete erdirme yetkisini vermemiştir. Hâdi ve Mehdi, yani hidayet veren yalnız Allahü teâlâdır. İnsanlar ise sadece hidayete sebep olurlar.

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Ben hakka davet edici ve Allahü teâlânın emirlerini insanlara ulaştırıcı bir peygamber olarak gönderildim. Hidayet benim elimde değildir. Şeytan da Allahü teâlânın yasak kıldığı şeyleri süslü, cazip gösterir. Saptırmak da onun elinde değildir.) [İ. Adiy]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Ey kullarım! Benim hidayet ettiklerim hariç, hepiniz yanlış yoldasınız. Benden hidayet isteyiniz ki, sizi doğru yola eriştireyim.) [Müslim]

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin. Allahü teâlâ dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi o bilir.) [Kasas 56]

(Biz onlara gökten melekleri indirsek ve karşılarında ölüleri konuştursak ve her istediklerini onlara versek, biz dilemedikçe yine iman etmezler.) [Enam 111]

(Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi iman ederdi. O halde inanmaları için insanları zorlayacak mısın? Allah’ın izni olmadıkça, hiç kimse, iman edemez.) [Yunus-99,100]

(Allah, kime hidayet etmek isterse, onun göğsünü İslamiyet için genişletir. Dalalette bırakmak istediğinin göğsünü de, o derece dar ve sıkı bulundurur ki, oraya hakikatin girebilmesi, sahibinin göğe çıkması gibi mümkün değildir. Böylece, inanmayanları küfür bataklığında bırakır.) [Enam 125]

İLA YEVMİL KIYAME Donde viven las historias. Descúbrelo ahora