Bugün yine bireyler yazmak istedim öyle kendi kendime konuşur gibi değil de sanki bir bacımla dertleşir gibi… Yüreğimden geçenleri aynen aktarmak istedim siz değerli kardeşlerime.
Bazen gerçekleri anlatmak için veya yaptığım davranışlar için bazıları ben konuşmaya çalıştıkça. Burun büktüler atlattıklarıma, ALLAH rızası için dilim döndüğünce doğruları anlatmaya çalıştıkça neredeyse gözleriyle beni devirmeye çalışan insanlar oldu çevremde, hep ‘’AMA’’ diye başlayan cümlelerin altında ezilmiş benlikleriyle bir şey olma çabasındalar. Yani yapıyorsun ‘’AMA’’ ile başlayan laflara bakarsak eğer, hepsi bir şey olma çabasında ama kendileri bile ne olmak istedikleri hakkında fikir sahibi değiller…
Herkes en iyi olmak istiyor, en iyi ev hanimi, en iyi giyinen, en iyi makyaj yapan, en iyi vücuda sahip olan, en iyi para kazanan, en iyi yemeği yiyen, en iyi gezip tozan, en çok sevilen, en iyi evde oturan, en iyi telefonu kullanan. Bu liste böyle uzar gider velhasılıkelam insanoğlu hep bir diğerinden daha iyi olma çabasında, ah su nankör insanoğlu söz konusu dünyevi islerse hep birbirleriyle yarış içerisinde…
Bakıyorum da söyle etrafıma (önce kendi nefsime); Ahireti için, merhamette, namazda, tesettürde, takvada en iyi olmak gibi kimsenin bir derdi yok. Kimse Allah’a en iyi kul olmak için uğraş sarf etmiyor… Hem zaten kime sorsan boyun büküyor ”ahhh” diyor ”nerde çok istiyorum ama namaz kılamıyorum bir turlu zamanla o da olur inşallah” Bir gün yemek yemezse çılgına dönen insanlar namaz kılmadığı zaman türlü türlü bahaneler uydurulabiliyor bu durum kendini kandırmaktan başka bir şey değil. Sanki başına silah dayayan var, sanki yarına çıkacağına garantisi var eline senedini almış gibi konuşuyor… Yemek yemeye af buyurun tuvalet ihtiyacını gidermeye ihtiyacı olan bir insanın namaza da ihtiyacı vardır.
Siz “Kureyş Aslanı” denen Mekke’nin belalılarından Huveylid oğlu Nevfel, Ubeydullah oğlu Talha’yı bilir misiniz?? İkisini namaz kılmalarına engel olmak için iple birbirlerine bağlar. Nevfel korkusundan kimse onları çözmeye cesaret edemez. Bu halleri onlara yaşam boyu devam edecek tatlı bir anı ve bir de unvan kazandırır. “Ayrılmaz iki arkadaş” anlamında “Karineyn” denir. Talha, kendi ailesinden bile zulüm görür. Öz kardeşi Osman yetmezmiş gibi annesi Sa’ba bile onu Kâbe’nin yanında elleri boynuna bağlı, öz oğluna küfürler ve lanetler okuyarak önüne katar, aşağılar yoksa sizi de namaz kılmayın diye bağladılar size de mi böyle eziyet ediyorlar?
Cennet için yarış yok! Ahiret için yarış yok! Allah’a kul olmak için yarış yok Ya Rabbi
“Şüphesiz ben Allah’ım, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl. (Taha 14)” dedin biz nankör kulların senin ayetlerinden yüz cevirdik
Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. (Nur37)
Bizler bu takva sahibi kullarından olamadık ya Rabbi
Karnimizi doyurduk ta ruhumuzu unuttuk? 20 dakikada doyan midemiz için bazen saatlerce yemek hazırlamak kusursuz bir sofra kurmak için caba gösteriyoruz, çarsıya, pazara, düğüne giderken başkalarına hoş görünmek arzusu ile saatlerce süsleniyoruz da, bizleri yoktan var eden bize rızık veren Rabbimiz için günde 1 saat abdest alıp namaz kılmak nefsimize ağır geliyor…
Sevdiğimiz biri bizi yanına çağırsa koşa koşa gideriz de RABBIM günde 5 vakit huzuruna davet ediyor boyun büküp gidemiyoruz…
Bizler dünya hayatına o kadar daldık ki ahireti unuttuk, ruhumuzu aç biçare bıraktık, şuursuzca nefsimizi doyurduk…
Uzun lafın kısası biz Allah’a kul değil yalan Dünya’da beş para etmez bir pul olduk….
Yazılarımda kusur var ise affola
Selametle…
Kardeşlerim arkadaşlarınızı da etiketleyerek kitabımı onlarında okumasına vesile olunuz inşaAllah. Allah razı olsun. 😊
Mustafa Kuş
