🌼Nedir Moda Dedikleri Şey ! 🌼

38 11 7
                                    

Hiç unutulmaması gereken bir nokta vardır. Müslümanlar kendi giyim biçimlerini kendileri tesbit etmeli ve bu konuda da başkalarına benzemekten şiddetle kaçınmalıdırlar. Peygamber Efendimiz bir hadîslerinde çok önemli sosyolojik ve psikolojik bir noktayı kendi az ve öz (cevâmiu’1-kelîm) ifade biçimiyle açıklamış ve 
“kalıplar birbirlerine Benzeyince kalpler de birbirine benzer” buyurmuştur. 
“Kim hangi kavme benzerse o da onlardandır” (Ebû Dâvûd, libas 4; Müsned N/50; Benzer bir hadîs için bk. Tirmizi,isti’zân 7.) 
hadisleri de aynı sonucu verir. Öyleyse müslümanların kendilerine özgü elbise biçimleri (biçimi değil) olmalı kendi modalarını kendileri belirlemeli ve varlıklarını ispat etmelidirler. Çünkü başkalarının modalarını izlemenin çok tehlikeli iki sonucu vardır :

1-) Günümüzde moda, eskiden olduğu gibi doğal bir seyir takip etmemekte, belli çevrelerin ve belli güçlerin yönlendirmesine göre gelişip şekillenmektedir. Bu çevreler ülke sınırlarını aşan ve her bacağı bir ülkede bulunan , bir ahtapotu andırırlar. Kendi ürettikleri malları ve modelleri satmak için, her gün yeni bir moda üretirler. Işbirliği yaptıkları magazinleri ve moda dergileri vardır. Bu yolla ürettikleri modelleri günün, mevsimin, yılın modası olarak haber biçiminde sunarlar. Toplum psikolojisi ile sürü sürü insanlar, farkına varmadan bundan etkilenir ve bunları alır ve uygularlar.

Onlar çok çabuk ürettikleri ve ürettiklerini satmaları gerektiği için, modayı çok sık aralıklarla değiştirirler. Ikinci moda çıkıncaya kadar aldığını yıpratamayanlar bu akıntıya uyup yenisini alacaklarından, binler, yüzbinler, milyonlar… değerinde ev eşyası, elbise, mobilya, hattâ araba çöpe atılır. İslam’ın ve ekonominin en önemli yasaklarından olan israfın a’lâsı yapılır.

Bu profesyonel moda çevreleri böylece sürü sürü insanların paralarını almakla kalmaz, aldıkları bu paralarla kurumlarına yenilerini eklerler. Doyumsuz duygularını tatmin yolunda önlerine dikilen her engeli yıkmaya çalışırlar, ticarî firmaları iflas ettirirler, piyasayı buhrana sürüklerler, nice büyük kimselerin altından koltuğunu çekerler, hattâ hükümetler yıkar ve hükümetler kurarlar. Bu arada da karşılarına dikilen, bir düşünce biçimi ve inanç sistemi olursa, onu yıkmak için de ellerinden geleni yaparlar. Inancını yaşamak kadar, yaymak ve savunmakla da görevli olan insanların, bu noktayı iyi değerlendirmeleri ve inancına silâh çekenlere silâh yardımı yapmamaları gerekir. Para en büyük silâhtır.

2-)Moda ile ilgili ikinci ve daha önemli nokta da, moda tutkusunun psikolojik bir hastalık ve aşağılık kompleksi anlamına gelmesi ve sonuçta da insanı, taklit ettiklerini her konuda beğenme ve onlar gibi olma noktasına düşürmesidir. Yeme biçimi, sofra düzeni, giyimi, ev dekorasyonu, görgü kuralları, kısaca hayata bakışı ve hayatı yorumlayışı hoşa giden birisi, hoşlananın gözünde her bakımdan büyük olma yolundadır. Taklitçi, peşin peşin kendisinin her bakımdan küçük; taklit ettiğinin de her bakımdan büyük olduğunu kabullenmiş demektir. Artık o farkına varmasa da, inançlarından her gün bir parça kopuvermektedir. Birinci yolculuk inançsızlaşmaya kadar sürer. Ondan sonra artık ikinci yolculuk başlamış ve taklit ettiklerini inançlarıyla da kabullenmeye sıra gelmiştir. Bu, onların doğru, kendisinin yanlış olduğundan değil; onların güçlü, kendisinin zayıf olduğundan, kendi inancının üstünlüğünü bilmediğinden ve inancını tanımadığından inançlarını yaşamadığı için, içinde boşluk hissettiğinden ve bu boşluğu o yolla doldurma çabasından ve biraz da, “dünyanın onların, Âhiretin ise inananların olduğunu” hazreti Ömer bir gün Rasûlullah’ın (SALLALAHU AEYHİ VE SELLEM) yaşadığı sıkıntılı hayata üzülmüş ve Kayser ve Kisrâların yaşadığı müreffeh hayatı hatırlatmıştı da Rasûlüllah: “Ey Hattaboğlu! Istemez misin Âhiret bizim, dünya onların olsun” buyurmûşlardı. Müslim, talâk 5.) bilmediğinden, ya da içine sindiremediğindendir.

İLA YEVMİL KIYAME Where stories live. Discover now