ı love you magnolia

1.1K 125 24
                                    

Hoseok kollarını karşısındaki bedene sararken burukça gülümsedi.

Herkes hata yapardı.Hoseok hata kabul edebilirdi.Ama Yoonginin yaptığı,narin kalbine biraz fazla gelmişti o kadar.O da geçmişti hemencik.Sevgisi eritmişti kalbindeki yükü.

Sadece sigara içmesiyle dikkatini geçen gençten uzaklaşmasına engel değildi bunlar.İstediği sadece buydu zaten.Küçük ama anlamlı,çiçeklerinin arasında bir sarılma.

Kumral sarılınca kalplerin üst üste geldiğini,annesinden öğrenmişti çok küçükken.Severdi sarılmayı.Kokusunu içine çekti papatyasının.

"Seni çok özledim Hoseok."

"Bende seni Yoongi."

Hoseok ve Yoongi hiçbir zaman unutamadıkları şeyi unutmuşlardı dün.Bu küçük dükkanda,duyguların bile yankılanabilirdi.Her ne kadar saklarsan sakla bütün kalp kırıklıkların ve bütün aşkın seslice duyulurdu.

Beyaz tenli geri çekildi.Yine,dükkandaki her beyaz bitkiyle uyum sağlıyordu.O kadar güzeldi ki,kumral ona aşık olmamanın mümkün olamayacağını düşündü.

Elleri yüzünü kavradı manolyasının.Hoseok yorgun gözlerini kapattı yavaşca.Ne güzel gözüktüklerinden haberleri yoktu.Yoongi uyuyan bebek yüzünden sessizce konuştu.

"Seni seviyorum manolyam."

Hoseok gülümsedi.Daha sonra güzel gözleri hala kapalıyken gözyaşları yanaklarını ıslattı.

"Hayır hayır ağlama."

Papatyası yeniden kollarına aldı onu.Artık anlamıştı kumral olan.Aşkın ne demek olduğunu,ne kadar korkutucu ve ne kadar güzel olduğunu anlamıştı.

"Bende seni seviyorum.Sanırım..Gereğinden fazla."

Yoongi daha da mümkünmüş gibi biraz daha sarıldı Hoseoka.Onu nasıl sevdiğini görse,korkar kaçardı belkide.Elleri ona gülümseyen beyaz bir güle uzandı.Aşık olduğu adam ordaki bütün herşeyle uyumluydu.Güzel bakılmış çiçeği ona uzattı.

"Ölene kadar sakla."

Uzun parmakları yaşlarını silmeye çalıştı.Hoseok sanki yılların biriktirdiği herşey için, durmadan ağlıyordu sevdiği adamın kollarında.

"Söz.Ölene kadar saklarım."

Hava turuncu olmuştu şimdi.Hoseok gülümsedi.Yoongi beyaz gülü kumral tellerin arasına yerleştirdi.Sonra uzun bir sessizlik oldu iki gencin arasında.

Hoseok kendini yavaşca papatyasına yaklaştırdığının farkında değildi.Bütün hücreleri,dudaklarının buluşmasını deli gibi istiyordu.

Aralarında minicik bir boşluk kalmışken Yoongi gülümsedi.

"Seni öpebilir miyim?"

Hoseok hiçbirşey söylemedi.Kalbi hızla atarken,midesi ona zor zamanlar yaşatırken alt dudağı nazikçe kendininkilere kenetledi.

Yoongi de aynı şeyi üst dudağı için yaptığında,kumralın tutamadığı minik bir gözyaşı ikisinin de yanağını ıslattı.

Bu nasıl bir histi böyle?Ne kadar kutsal,ne kadar yüceydi?Hoseok daha önce hiç böyle hissetmemişti.

Yoongi ayrılıp alınlarını yasladı ve Hoseokun ruhunun en diplerine baktı.Fısıldadı.

"Sana aşığım manolyam."

"Jimin hyung.Uyan."

Jungkook gece üçte,sapsarı olmuş yüzüyle arasıra odayı kontrol ederek Jimini dürtüyordu.

Sevgilisi söylenerek uyandı.

"Ne istiyorsun Kook?"

"Hayatımdaki en korkutucu kabusu gördüm."

Jimin ilk başta fazla umursamadı ama gözleri Jungkookunkilerle buluştuğunda, küçüğü için kötü hissetti.Gerçekten korkmuştu.Kenara çekilip yatakta onun için yer açtı.

Küçük olan sıcak yatağa girip güzel kokulu olana iyice sokulduğunda Jimin kısa kolunu büyük bedene sarmaya çalıştı.Saçlarını derince öptü.

"Uyursun şimdi."

Pembe saçlının boynuna değen burun onu gıdıklarken şirin bir kıkırtı saldı karanlığa.Jungkook boynundan ayrılıp gözlerini ona dikti.Camdan içeri süzülen ay ışığı gözbebeklerini parlatmış,korkusu çok daha azalmıştı.

"Sen gidiyordun."

"Hm?"

"Kabusumda.Gidiyordun ve ben Taehyung ile kalıyordum."

Jimin sinirle kollarını çekerken sesini gecenin üçünde olabildiğince yükseltti.

"Cidden!Cinli birşeyler görüp geldiğini sandım.Bu bir kabus bile değil?"

"Hey senin gitmen büyük bir kabus tamam mı!?"

Jimin gülümserken sesli bir nefes verdi.Kafasını yeniden gri yastığına koyarken bu sefer büyük gözlerini ona dikmiş olan küçüğünün dudaklarına uzandı.

Sanırım o güzel dudakları her öptüğünde,kalbi okyanuslar gibi coşacakı.

Hissettikleri hisler,ve çevrelerini saran yıldızlar farklıydı.Onlar çok farklıydı.Birlikte harika bir uyum oluşturuyorlar bir o kadar da farklı duruyorlardı.

Jungkookun çocuksu halleri,Jiminin olgunluğuna bir yapboz parçası gibi oturuyor,siyah saçları büyük bir özenle pembelere karışıyordu.

Bu dünyadaki en güzel histi.

Ayrıldıklarında Jungkook gülümsedi.Belki de ilk kez bu kadar ciddi olarak,ilk kez bu kadar içten sarf etti sözlerini gecenin karanlığında.

"Sana aşığım papatyam."

Flower Boy •sope¹✔Where stories live. Discover now