first date

1.1K 128 26
                                    

Ertesi sabah,Hoseok annesi gibi kokan geniş yatakta,minik kardeşiyle beraber uyanmıştı.Daha doğrusu uyuyamamıştı bile. Bütün gece kalbinin onu esir almasına izin vermiş,Yoongiyi ve onun eşsiz dudaklarını düşünmüştü.

Onu öptüğü zaman hissettikleri,hayal ettiklerinden farklıydı.Televizyonlardaki gibi değildi hiç.Hoseok herşeyi hissetmişti.   Tutkuyu,hüznü,huzuru ve utancı.Hepsini bir arada yaşamıştı.

Yeniden,ona yakışan buruk gülümsemesi belirdi yüzünde.Melek gibiydi kumral.Yoongi bunu farkeden tek kişiydi.

Lee Jin kıpırdanmaya başlarken,telefonu titredi.

"Dışarı çıkalım mı bugün?"

Evet.Hoseok papatyasıyla dışarı çıkmayı herşeyden çok isterdi.Elini tutmak, başını omzuna yaslamak güzel olurdu.Kusursuz hayaller kuruyordu.

Mesajı cevaplamadan,Jimine yazdı.

"Jimin Lee Jin'e bakmaya gelir misin?"

"Oh tabi hyung.Ama Jungkookun da geleceğinden eminim."

"Sorun değil.Bekliyorum."

Kardeşine bakacak birilerini bulmanın sevinciyle,yeniden Yoonginin mesajına tıkladı.

"Nereye gideceğiz?"

Karşı tarafta,Yoongi kendinden emindi.Aldığı cevap onu daha da tatmin ederken kendi kendine güldü.Dışardan deli gibi görünebilirdi.Sadece Hoseokun etkisi altındaydı.

"Seni dükkandan alırım."

Telefonu bir köşeye fırlatırken birde bastıran heyecanla yatağından çıktı.Sanki yeni bir hayata başlamış gibi,bir bebek kadar saf ve günahsız hissediyordu kendini.Geri kalan hayatının her saniyesini,çiçeklerin arasında yaşayan adamla geçirmek istiyordu.

Üstünü değiştirdi ve hayatını değiştiren dükkana doğru yürüdü.

"Anlamıyorum.Senin bebeğin mi vardı?"

Jimin derin bir nefes verdi.Jungkook,yine saçma sapan davranıyordu.Lee Jin'e bakmak adına metroya binmişlerdi.Küçük olan,kafasını Jiminin omzuna koymuştu.

Yüksek sesle söylediğinden metrodaki birkaç insan onlara baktığında pembe saçlı sinirle omzundaki kafayı çekti.

"Jungkook kaç kere söylemem gerekiyor?Benim bebeğim değil.Hoseok hyungun kardeşi.Salak mısın?"

Jungkook gülümseyerek kolayca sinirlenen sevgilisinin omzuna bastırarak yeniden kafasını çok sevdiği boyna konumladı.Yine görünüşüne aykırı davranıyordu.

"Salak değilim.Seni sinir etmek hoşuma gidiyor."

Jimin kollarını birbirine kenetleyip dudaklarını büzdü.

"Benim gitmiyor."

Jungkook dudaklarını kulağına yaklaştırıp fısıldadı.Jimin durumundan zaten rahatsızdı -herkes onalara bakıyordu- şimdi daha da rahatsız olmuştu.

"Biraz daha öyle durursan dayanamayıp öpeceğim papatyam."

Jungkook ve Jimin kapıyı çalar çalmaz,Hoseok heyecanla aşağıya inmişti.Yoongiyi farklı bir atmosferde birkez daha keşfedeceği için o kadar heyecanlıydı ki,beresini bile ters taktığının farkında değildi.

Güzel dükkanının dışına çıktı.Monotonlaşan hayatında aylardır belki de ilk defa çalıştığı kafeden başka bir yere gidiyordu.

Üşüyen ellerini ısıtmaya çalıştı.Sıcak nefesini onlara üflerken bir süre Yoongiyi bekledi.Aslında,Hoseokun hiç sevmediği bir hale gelmişti sokak.

Flower Boy •sope¹✔Where stories live. Discover now