OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

102K 7.2K 118K
                                    


AHALİ - OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


# Bea Miller - Fire N Gold


Hakan, itiraz etme şansı bulamadan Şebnem yanağına bir öpücük kondurup topuklarının üzerinde dönerek acilin çıkışına yöneldi. O gözden kayboluncaya kadar arkasından baktıktan sonra Hakan İlker'e döndü ve sinirle konuştu. ''Mutlu musun şimdi?''

İlker gergin yüz hatları gözle görülür bir şekilde gevşedi, rahatladığı her halinden belliydi. ''Başım göğe erdi,'' deyip savaş kazanmışçasına sırıttı.

Hakan meseleyi burada kapatacakmış gibi görünmüyordu ama tam o sırada acilden çıkan doktor meseleye noktaya koydu. ''Aleyna Hanım'ın yakınları siz misiniz?'' Hepimiz eş zamanlı olarak başımızı salladık. ''Yakınlık dereceniz nedir?''

''Kuzenimiz,'' diye yanıtladı Hakan. Bu bir yalan sayılmazdı; evet, kuzendik ama üvey kuzen. ''Durumu nasıl doktor?''

''Merak etmeyin, hastanın durumu iyi, şu anda uyuyor.'' Doktor bu kelimelerle içimize su serpip konuşmaya devam etti. ''Hastayı hemen hastaneye getirmekle hayatını kurtarmış olabilirsiniz. Anaflaksi aniden başlayan ve ölümle bile sonuçlanabilen bir reaksiyondur.''

''Anaflaksi?'' Bunu soran Atakan'dı. ''O ne la- Ah!'' 'O ne lan?' diyecekti ama son anda Hakan'dan bir dirsek yiyince cümlesini bitirememiş acıyla inlemişti.

Lodos doktordan önce, tereddütsüz ve kendinden emin bir şekilde cevapladı. ''Alerjik bir reaksiyon.'' Bunu bilmesi şaşırtıcı değildi, asıl bilmese şaşırırdım.

Doktor ona bakıp başını sallayarak, ''Evet,'' diye onayladı. ''Alerjik şok da diyebiliriz... Hasta alerjen bir şeye maruz kalıp şoka girmiş,'' diye açıkladı. ''Hastanın bilinen bir alerjisi var mı? Henüz konuşacak durumda olmadığı için kendisine soramadık.''

''Hardal,'' diye yanıtladı Lodos, o söyleyince ben de hatırladım. ''Hardala alerjisi var.''

Kalemle elindeki kağıtlara not aldı. ''Peki, şu geçtiğimiz birkaç saat içinde hardal olan herhangi bir şey yiyip içti mi?''

Atakan lafa atladı. ''Aleyna'yla kaç saattir yan yana, dip dibeyiz. Hani bizi gören göbeğimiz beraber kesilmiş sanar, o derece...''

Ben de Atakan gibi saatlerce onunla birlikteydim, yanından ayrılmamıştım. Bunun iki nedeni vardı.

Birincisi Aleyna'yı partideki erkeklerden korumaktı, onun arkadaşı olarak, onu bu kadar kurdun arasında yalnız bırakamazdım.

İkincisi de ayrılmak için bir nedenim olmamasıydı. Partiler benlik ortamlar değildi, kalabalığı sevmezdim ben bir kere. İnsanlarla sohbet etmeyi, dans etmeyi de öyle...

''Ee sadete gel,'' dedi İlker sabırsızca.

''Kız hiçbir şey yemedi. İçki olarak da bir bardak alkollü Punch içti,'' diye cevapladı doktorun sorusunu. ''Ama ondan olamaz herhalde?''

''Punch'ın içinde ne olduğuna bağlı. İçtikten sonraki süre içinde herhangi bir alerjik belirti, rahatsızlık gösterdi mi? Kaşıntılı kızarıklar, sıcak basması, baş dönmesi gibi mesela?'' diye sordu doktor.

''Hayır,'' dedi Atakan başını iki yana hareket ettirerek. ''Herhangi bir rahatsızlığı yok gibiydi.'' Soru soran gözlerle bana baktı. ''Sen bir şey fark ettin mi?''

''Hayır,'' diye tekrarladım.

Hadi diyelim ki ikimiz de fark etmemiştik, herhangi bir rahatsızlığı olsa Aleyna bize söylerdi. Neden söylemesin ki? Bizden saklamak ona ne kazandıracaktı? Hayır, saklamazdı.

AHALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin