2.2

1.9K 211 21
                                    

Şuan saat gece on iki kırk yedi.İşten geldim ve kendimi dün oturduğumuz yastıklara bıraktım.

Biz seninle her gün konuşmuyorduk,birbirimizi görmüyorduk ama burada olduğunu,aramızda metreler olduğunu bilmek bazen her ne kadar uzak hissettirse de yakın hissettiriyordu.

İki hafta önce Amerikan bi takıma transfer edildin.Bunu hak ettin Yoon.Çok çalıştın ve başardın.

Gece bulaşıkları yerleştirirken Youngho ile evime geldiniz.Elinde iki kırmızı şarap ve ıvır zıvır vardı.Kutlamak için geç kalmıştık ama kutlayacaktık.

Ben yiyecek-içecekleri hazırlarken sen de müziklere bakınıyordun.Atıştırmaya başladığımızda Youngho kız kardeşinin doğum günü olduğunu hatırlama nazikliği gösterip acilen gitmek zorunda kalmıştı.

İkimiz kaldığımızda ne zaman döneceğini sordum.Bilmediğini söyledin.Dalgındın.Geldiğinden beri bakışlarımız birbirine değmemişti.

Şarabın getirdiği rahatlıkla ellerimi yüzüne koyup kendime çevirdiğimde mutsuz ifadenle karşılaştım.Yanaklarını okşarken sorunun ne olduğunu sordum.Bilinmezlik seni korkutuyordu.Aslında herkes korkardı bundan.Söylemedin.

Seni özleyeceğim,dediğinde gülümserken ellerimi çekecektim ama elimi tutup geri yanağına koydun.Benden çabuk sarhoş olmuştun ve sana baktığımda sekiz yaşındaki seni görmüştüm.Hiçbir şey değişmemiş gibi bakıyordun.Normal koşullarda bunu birbirimize asla söylemeyeceğimizi düşündüğümden gülümsetmişti.

"Neden böyle konuşuyorsun ki? Sanki..Sanki gidip bir daha dönmeyecekmişsin gibi."


"Hayır öyle bir şey yok ama biliyorsun burada olmayacağım.Yanında olmayacağım.Her zaman birlikteydik."

Gideceğinden dolayı gizlediğim duygularım ortaya çıkarken gözlerimin dolduğunu görmemen için omzuna yaslandım.

"İleride düşeceğin çukura çiçekler ekiyorsun sen.Beni şuan endişelendiren bu."dedin bana bakarken.Her ne kadar ondan hoşlanmadığımı söylesem de sende bi etkisi olmuyordu.

"Beni eskisi kadar arayıp sormayacaksın,unutacaksın.Üzecek seni,aklına o zaman geleceğim işte."dediğinde garip davrandığın resmileşti gözümde.Ve ikinci şişeyi de bitirdik.Saat ikiye geliyordu.Konudan konuya atlayarak konuşurken koluma dokundun bakmam için.

"Biliyor musun çocukluğumuzdan beri tanışmış olmasaydık seninle çıkardım.Birlikte olurduk ve seni asla bırakmazdım.Hem bunlara da gerek kalmazdı."

Dediğin şeyi ciddiye almazken kıkırdamıştım."Sıkılırdın."

"Seninle olmaktan asla sıkılmazdım."

Konuşulanlar gerçekdışı gelirken devam ettirmek istedim."Eğer seni lisede veya üniversitede tanısaydım platoniğim olurdun.Senin hakkında şiirler,belki de şarkı sözleri bile yazardım."

Ahh bu gerçekten üzücü,dedin bana her zamanki flörtöz bakışını atarken.Aramızda mesafe yoktu,kollarımız birbirine değiyordu.Sana kapılmamaya çalışıyordum ve hiçbir hareketin bana yardımcı olmuyordu.Güzel gözlerin,uzamış saçların ve dolgun dudakların da...

Hiç de bile,demiştim gülerek.

"Seni uzun süredir tanıyor olmak benim için tanrının bi lütfu.Biz seninle komediden başka bi şey  olmazdık."dediğimde bakışlarında bir şeyler değişti.Senin bu dediğime üzüldüğünü bile düşündüm.

Her şey doğaçlama ilerlerken ve gözlerin değdiği yerlere izini bırakırken üzerime doğru eğilip  'Biz..seninle..şimdi neyiz peki?'diyerek fısıldamıştın.

Ne yapmaya çalıştığını,duygularını,sarhoş olsan bile ciddiyetini anlamaya çalışıyordum.Gitmeden önce bi insana yapılmaması gereken en kötü şeyi yapıyordun.Umut veriyordun.Allak bullak ediyordun.

Nefesin boynuma değip huylandırırken yanağını yanağıma sürtmeye başladın.Cevap beklediğini gösteren bi 'hıh?'sesi çıkardığında sana dokunmamak için elimden geleni yapıyordum.

Sık nefeslerimin arasında,yakınlıktan ötürü titreyen sesimle "Trajedi."demiştim.Etrafıma ördüğüm duvarların altında kalmıştım o gece ve beni sonsuz bir belirsizlikte bırakmıştın.

"Biz seninle koca bi trajediyiz Yoonoh."


MEDYA

Cibelle - Green Grass

Not:Bölüm geciktiği için üzgünüm.Gecikmesine rağmen hala içime sinmedi.İyi okumalar.

Reliquia ◇ Jung JaehyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin