2.9

2.1K 212 151
                                    

FİNAL

15 yıldır Seul Hastanesinde çalışan Hemşire Lee,asla doğru düzgün iletişim kuramadığı ama içten içe hikayesine üzüldüğü aciz bedene bir süre baktı.Ölü bedenin etrafına toplanan doktorlar ve hemşireler teker teker dağılırken ceset morga gönderiliyordu.

"Onu tanıyor muydun?"dedi daha bu ay çalışmaya başlayan Herin. Yirmilerinin başındaydı ve oldukça işine meraklı bir hemşireydi.

"Tabi ki.Onu tanıyordum.Yaklaşık 7 senedir bu hastanedeydi."

"7 sene mi?"

"Daha 6 ay önce uyanmıştı.Bitkisel hayattaydı."dedi iç çekerken Gözlerinin dolmasını engelleyememişti.

"Onu hakkında neler biliyorsun Hemşire Lee?Oldukça üzgün görünüyorsun."

Biraz dağılmış boş yatağa bakarken,çok gençti,dedi içinden.Yine bi kriz geçirmiş ama bu sefer doktorların müdahalesine rağmen hayata geri döndürülememişti.Hasta bakıcı,gelecek yeni hasta için yatağı toplayıp temizlemeye  geldiğinde ikisi de çıktı odadan.

Gece nöbetine kalmışlardı ve saat üçe geliyordu.Aklına başkalarına yardım için gittikleri yolda onlarla karşılaştığı gün geldi Hemşire Lee'nin.Kahvesini alıp dışarıdaki banka otururken derin bir iç çekti.

"Yıllar önce Hongdae'de çıkan kavgada yaralananlar için yola çıkmıştık.Yanghwa köprüsünden geçerken bir kazaya şahit olduk.Çoğu kişi ucuz atlatmıştı ama kazayı başlatan araç berbat haldeydi.İki arabanın arasında ezilmiş durumdaydı.İçindeki iki kişi arabanın ön camından yola fırlamıştı.Erkek olanın bilinci yerindeyken kız kendinde değildi."

"O muydu?"dedi Herin.Onun olduğu kattaki görevlilerdendi.Günün neredeyse 18 saatini uyuyarak geçirirdi.Bir gün bugünkü gibi nöbete kaldığı gecelerden birinde,onu cam kenarına oturmuş bir şeyler yazarken görmüştü.Aklında onunla ilgili sadece bu vardı.

Hemşire Lee kafasıyla onayladı.Bir anda bastıran muson yağmuru gibi o günkü anıları beynine doluşmuştu.

"Erkek,eski basketbolculardandı.Belki internetten bakarsan bulabilirsin.
Jung Yoonoh.Çok fazla iç kanaması varmış.Bilincinin açık kalması için ben onunla konuşurken bir yandan diğerleri açıktaki yaralarıyla ilgileniyorlardı.Desteğe ihtiyacımız vardı ama yol tıkanmıştı.

Kendi suçu olduğunu söyleyerek ağlıyordu.Arabasının ön tekerleği patlamıştı.Hiçbir şeyin onun suçu olmadığını söyledim.İnsanlar uzaktan bakıp genç çifte üzülüyorlardı. Öleceğini biliyordum ve elimden hiçbir şey gelmiyordu.Ağlayacakmış gibi hissetsem de sorular sormaya devam ettim.

Bana o gece onu akşam yemeğine çıkarmak istediğini,evlenme teklifi edeceğini söyledi.Ağlaması daha da şiddetlenirken gittikçe kötüleşiyordu. Ayık kalmaya çalışıyordu ama olamadı.Bi süre sonra kendinde değildi ve biriyle konuşuyormuş gibi fısıldamaya başlamıştı.

Nabzı azalırken bana "Sen misin?"diye sordu.Beni ölmeden önceki son anlarında sevgilisi olarak görüyordu.Gözleri yaşlardan parlarken onu ne kadar sevdiğini hissedebiliyordum.Başından beri cebinden çıkarmaya çalıştığı şeyi, yüzüğü eline vermiştim.Güç topladığı nefesiyle konuşmaya çalışırken "Benimle evlenir misin?" dedi.Dayanamayıp gözyaşlarımı serbest bıraktığımda gülümsemeye çalışmıştım.Kafamı sallayıp,evet, dediğimde acısına rağmen bana gülümsemişti. Gamzelerini belli edecek kadar hem de.

Gözleri açık bir şekilde orada insanların acıyarak ve üzülerek attıkları bakışları üzerinde hissetmeden orada öldü."dedi kafasını diğer tarafa çevirip gözyaşlarını silerken.Yakışıklı gencin son hali yıllar geçse de hala eski bir fotoğraf gibi aklının tozlu sandıklarında duruyordu.

Reliquia ◇ Jung JaehyunWhere stories live. Discover now