-10-

272 15 7
                                    


"Bir dakika, hani senin bugün dersin yoktu?" Ty'a bakarak sordum.
"Yok zaten." Gülümsedi. "Senin için geldim."
"Sen ciddi misin?"
"Evet, niye ki?"
"Niye benim için okula kadar gideceksin ki?"
"Bana böyle şeyler sorma, ne gerek var ki, yalnız başına gidip sıkılacaktın." Bana doğru dönüp gülümsedi.
Başımı yana doğru eğdim. "Sağ ol Ty. İyi ki varsın." Elini omzuna koyup bileğine doğru kaydırdım.
"Hiç önemli değil, inan bana. Sevdiğim insanlara hizmet etmek görevimdir. Yani önemsediğim anlamında." Göz kırparak bana baktı.

Ona gözlerimi devirerek yanıt verdim ve yola döndüm.
Okula gitmemiz dünkü kadar uzun sürmemişti. Yani belki de ben sürmediğim, içindir nereden bileyim?
Arabada giderken gayet mutluydum. Ta ki onu yine dünkü yerinde, telefonuyla uğraşırken görene kadar.
Hadi ama, gelir gelmez mi ya?
Yüzüm solmuş olacak ki, Tyler bana döndü.
"Hey, Victoria iyi misin?" Yüzünden korktuğu belli oluyordu.
"Evet, evet iyiyim. Hadi inelim." Bunları söylerken Charles'a baktığımı farkeden Tyler'ın yüzü düştü.
"Asıl sana ne oldu?"
Sesini birisine duyurmak ister gibi yükseltti. "Hiçbir şey Victoria. Sus ve yürü."

Victoria. Sus ve yürü."
Tam olarak Charles'ın karşısındayken arkamda olan Tyler'a döndüm. Kendisi kaşınmıştı.
İşaret parmağımı kaldırdım ve konuştum. "Bana sesini yükseltemezsin. Kendine gel, sen kimsin ki?" Kollarımı iki yana açtım ve küçümser bir bakış attım.
Tyler hızla bana doğru ilerlemeye başladı. Fakat bana ulaşamadı.
Birkaç metre uzağımdaki Charles kendini benim önüme atmış, bir de Tyler'ı yumruklamıştı.
Al işte iki manyakla ne yaparsan yap.
"Charles, sen karışma." Ona doğru ilerledim ve kolundan tutup Tyler'dan uzaklaştırmaya çalıştım.
Tyler konuşamayacak duruma gelmişti. "Sen sınıfa çık, tamam mı? Ben geleceğim ve biraz konuşacağız. Lütfen."

İki gündür Charles'ı ilk defa bu kadar kibar görmüş olmanın verdiği şaşkınlıkla yeşil gözlerine baktım.
Lanet olsun çok yakışıklı. İç ses sırası değil.
Tyler'a göstermek istercesine iyice Charles'a yaklaştım ve vücudumu güçlü koluna dayadım.
"Çok zarar verme, tamam mı? Başına iş açacaksın."
Benimle aynı amaçla önce sinirden kuduran, fakat hiçbir şey yapamayan Tyler'a baktı ve bana doğru bir adım atarak geri çıkmama sebep oldu.
Elini yanağıma koyup gözlerini benimle aynı hizaya getirene kadar eğildi. Zaten çok da fazla eğilmedi.
Onlar göz mü be?

"Merak etme beni. Bu piç bana hiçbir şey yapamaz." Parmağıyla Tyler'ı gösterdi. "Hem bana bir şey olsaydı çoktan olurdu. Endişelenme."
Kaslı kolu sırtımı içine aldı ve göğsüne hafifçe bastırdı. Ben de gevşekçe kollarımı beline sardım. O an hissettiğim güven duygusunun tarifi yok. Temiz kokusunu içime çektim. Bu sırada kafasını çevirip Tyler'a baktığını farketmiştim.
Hayır bu çocuk tehlikeli falan değil. Olamaz.
Benden ayrıldı ve kulağıma eğildi. "Ve sana bir tavsiye, bu köpeğe pek yaklaşma."
"Yanıma gelecek misin?"
"Evet, geleceğim. Merak etme." Yüzünde güven verici bir gülümsemeyle cevap verdi. "O zaman bana her şeyi anlatabilirsin. Anlaştık mı?"
Kafamı öne doğru sallayarak onu onayladım.

Birkaç adım benimle okula doğru geldikten sonra tekrar Tyler'ın yanına dönüp yarım bıraktığı işe devam etti.
Okulun önüne geldiğimde arkama baktım. Charles ellerine bakarak otopark çıkışına doğru ilerliyor, Tyler ise sürünerek duvara ulaşmış, nefeslerini düzene sokmaya çalışıyordu.
Ona güveniyorum...
××××××××××××××××××××
bu Tyler napıyor ki acaba
ben gidiyorum sizi seviyorum bb

Haunted Boy (Charlie Puth FanFic)Where stories live. Discover now