Ekstra Bölüm 2/2

229 20 13
                                    

"Bak bebeğim, kelebek uçuyor!" Oyun halısının üzerinde kızımla oturmuş oyun oynuyorduk. Bir buçuk yaşında olmasına rağmen hala bu oyuncaklara kahkahalarla gülüyordu.

Üst kattan gelen devrilme sesiyle bağırdım. "Blake Otto, iyisin değil mi?"

Koşarak merdivenlerden aşağı inen oğluma döndüm. Eliyle bir usta edasıyla alnını sildi ve omzundaki pelerini düzeltti. "İyiyim anne, biliyorsun, sadece köpeğim Kyripto birazcık hareketli."

"Bebeğim Brady neyine yetmiyor?"

Altı yaşındaki bir erkek çocuğu için bu hayal gücü çok fazla. Babası gibi zeki bir çocuktu.

Ona gülümseyip yarık kaşını düzelttikten sonra çalan kapıyı açmak için Ashley'yi kucağıma aldım.

Babalarını kapıda görünce Blake kucağına atlamış, Ashley de el çırpmaya başlamıştı. Yani en azından Ashley'nin babasını.

Önce Blake'e, sonra Ashley'ye, en son da bana sarıldığında gülümsedim. "Hoşgeldin sevgilim."

Bana ufak bir öpücük verdi. "Merhaba bebeğim."

Salona geçip Ashley'yi yere oturtunca Blake'e seslendim. "Minik abi kardeşiyle ilgilenmek istiyor mu?"

Blake heyecanla salona girdiğinde cevabı anlamıştık. Onları izlerken koltuğa oturduk. Stephen gözleriyle oğlumu gösterdi. "Abime aşırı benziyor."

"Fazlasıyla."

Gülümsedi. "Ama kızımız da sana benziyor."

"O benden daha da güzel olacak." Ben de güldüm. "Hava alacağım, gelmek ister misin?"

Başını olumsuz anlamda salladı. "Çocuklarıyla vakit geçiren bir baba olacağım." Blake ve Ashley'nin yanına, yere oturdu.

Onlara gülümseyip sürgülü cam kapıyı açtım ve bahçeye çıktım.

Bahçe salıncağına oturduğumda o da yanımda oturuyordu.

"Uzun zamandır görüşmüyoruz..."

"Evet, uzun zamandır buralara uğramamıştın."

Başını salladı. "Beni atlatmışsın. Onunlasın."

Yüzümü buruşturdum. "Seni atlatmadım, sadece hayatıma devam etmem lazım. Oğlumuz için. Kızım için. Hem devam etmemi sen istemiştin."

"Evet, ben istedim ama erkek kardeşimle devam etmen biraz garip..." Başını iki yana salladı. "Yani, hala benimleymiş gibi mi hissediyorsun Stephen'ın yanında?"

Garip bir surat ifadesi takındım. "Saçmalama, tabii ki hayır. Kimse sen gibi hissettiremez."

Gülümsedi. "Beni gerçekten çok sevmişsin sen."

"Bunu sana hep söylerdim ya. Sen de beni gerçekten çok sevmiştin."

Başıyla beni onayladı. "Gerçekten çok sevdim. Seni yakmamak için canıma kıyacak kadar çok hem de." Derin bir nefes aldı. "Sanırım karışmamam gerek ama... Onunla mutlu musun? Yani Stephen'la."

"Evet, mutluyum. Bana değer veriyor, kırmıyor." Cümleme başlayacakken lafımı kesti.

"Ben seni kırmış mıydım?"

Son yaptığına ne kadar kırılsam da yüzüne vurmak istemedim. "Hayır, beni hiç incitmedin. Bunun için teşekkür ederim."

Gülümsedi. "İnanmadım ama, yine de bir şey değil. Ben bir ruhum Vic, beni kandıramazsın."

Güldüm. "Bir daha yapmam o zaman."

Onun da gülümsemesi genişledi. "Devam et istersen."

"İkinci defa sevildiğimi hissediyorum. Bu seninki kadar değil, ama kötü olduğunu da söyleyemeyeceğim. Ben de onu çok seviyorum ama bir şey itiraf etmeliyim ki, Charlie, kimse senin yerini tutamaz. Kocam bile. Stephen ve ben sadece aile kurabiliriz. Ama sen tek başına benim ailem olmuştun. O istese de bu olamaz. Steph benim sevdiğim adam, sense aşık olduğum adamsın. Sen her zaman ayrı olacaksın Charlie."

Haunted Boy (Charlie Puth FanFic)Where stories live. Discover now