Bölüm 13 - Valencia Nedir? Ne işe yarar?

822 47 17
                                    

Charles… Charles… Ellie gözlerini açtı. Karşısında Fred’i gördü. George onun elini tutuyordu.

“Ellie iyi misin?” Ellie aniden kalktı. Evde koltuğun üzerindeydi.

“Charles nerede?” dedi panikle. George ve Fred birbirlerine baktı.

“Charles mı?” dedi Fred Ellie’ye eğilerek.

“Evet, evet oradaydı” dedi Ellie ve ikizlerin elinden kurtularak dışarı yağmurlu havaya çıktı. Otların arasına daldı.

“Kafayı mı yiyor?” dedi Fred George’a.

“Şşt peşinden gidelim” dedi kardeşi George. Ellie ağlayarak Charles’ın adını haykırdı ama hiç cevap alamadı. Islak saçları suratına yapışıyordu. Fred hemen onun koluna girerek

“Gel kimse yok, hasta olacaksın” dedi.

“Hayır, buradaydı yemin ederim gerçekti” dedi Ellie.

“Yanımıza gelmeyince merak edip dışarı çıktık ve sen burada baygın yatıyordun” dedi. Sonra üstünü çize çize “Kimse yoktu Ellie” dedi. Ellie yürüyecek halde değildi. Fred onu kucağına alıp eve taşıdı.

“Buradaydı, yemin ederim, gerçekti” diye mırıldanıyordu. Fred ise onu kolayca taşıyarak yatağına yatırdı.

“Bu gece burada kalalım Ellie. Baban burada değil seni yalnız bırakamayız” dedi George.

“Hayır, hayır. Ben gidiyorum. Charles’ı gördüm ben” diyerek yataktan emekleyerek çıktı Ellie. Fred onu iterek tekrar yatmasını sağladı ve  

“Evet burada kalmamız şart” diyerek son noktayı koydu.

Bayan Weasley elindeki mektupla birlikte Ron ve Harry’nin yanına gitti.

“Fred ve George bu gece Vancamplarda kalacakmış. Ellie aklını yitirmiş gibi sürekli Charles’ı gördüğünü söylüyormuş. Ah olanlara bak. Evden kaçmaya bile çalışmış. Zavallı kızcağız. Keşke onu buraya getirseler ama sanırım kendi evinde olmayı tercih eder” Harry bu haberi ilgiyle dinledi.

“Charles’ı gördüğünü nasıl iddia edebilir ki” dedi.

“Dostum bir hayalet gördüğünü sanmıştır” dedi Ron. Harry kaşlarını çattı, düşünceliydi.

“Ellie gibi zeki biri kendini böyle kaybetmez. Hayalet olduğunu sanmıyorum ya da bir halüsinasyon. Ron acil bir durum bu. Sirius’a mektup yazmalıyım hemen”

Sirius hiç de toplu olmayan evinde ona gelmiş olan mektupları inceliyordu. En alttaki mektup Harry’dendi. Ellie’nin durumunu anlatmış ve kendi görüşlerini eklemişti.

“Bu mümkün mü Sirius, Dirilmiş olması mümkün mü?” diyordu en sonunda. Sirius ellerini masanın üzerine koydu. Şimdi ne yapacağını düşünüyordu. Kısa bir araştırma yapmanın vaktiydi artık. Hemen Dumbledore’a mektup yazıp baykuşunu yolladı. Aradan neredeyse bir hafta geçmişti. Dumbledore Sirius ve diğer büyük büyücülerin bulduğu sonuç şaşırtıcıydı. Voldemort gibi dirilmesi muhtemel olan Charles’ı dirilten sadece bir bitki bile olabilirdi. “Valencia”  Bu çok eski bir efsanedir. Muhtemelen duymamışsınızdır. Eddy Hardey adındaki bir büyücünün Valencia bitkisi ile dirildiği hikayesi. Eddy Hardey iksir konusunda harikalar yaratan çok usta bir büyücüydü. Hogwarts’ın ilk senesinde profesörlüğe başlamıştı. Godric, Salazar, Helga ve Rowena onun bu üstün yeteneğini hemen fark etmişlerdi. Günümüzde kullanılan çoğu formül Eddy Hardey’e ait. Ne var ki Eddy bir gün Valencia bitkisinin diriltme gücünü keşfetti. Fakat bu bitkiyi Hogwarts’ın dört büyük kurucusu yasakladı. Çünkü dirilme kötü sonuçlar doğurabilirdi. Valencia öyle her yerde yetişen bir bitki değildi. Karanlık koyu mağaraları, pis bataklıkları severdi. E haliyle böyle yerlerde yetişen bitkiden pek bir iyilik beklememek lazım. Eddy ise bunu fark edemedi. Hırslarına yenik düştü ve yaptığı en kötü hata Salazar Slytherinle ile anlaşmak oldu. Salazar’ı dostu olarak gördü. Oysa ki büyük hata içindeydi. Eddy’nin planına göre Salazar onu öldürecek ve Valencia’yı kullanarak diriltecekti. Eddy dirileceğinden o kadar emindi ki ölümden korkmuyordu. Çünkü neredeyse 300’e yakın canlı üzerinde denemişti Valencia’yı. Valencia’nın tek kötü tarafı etkisini üç ay sonra gösteriyor olmasıydı. Eddy Hardey üç ay ölü kalmayı göze aldı. Salazar plana uygun olarak onu öldürdü. Burada hikaye bitiyor rivayetler başlıyor. Kimine göre Salazar onu öldürdü, diriltti ve hırslarına yenik düşüp Eddy’i tekrar öldürerek Valencia’nın tek hakimi oldu. Kimine göre ise Eddy kendi kendini öldürdü. Bu uğurda canını verdi. Kimine göre ise Valencia işe yaramadı. Bundan sonrasını biz bilemeyiz.

-------------------------

Voldemort Grey’lerin çağırılmasını emrettiğinde siyah koltuğunda oturuyordu. Charles ve Luthien gelip Voldemort’un önünde saygıyla eğildiler. Voldemort ayağa kalktı ve

“Sevgili Charles, sana oğlum gibi bakıyorum ama sen bana ihanet etmeye devam ediyorsun. Bana borçlusun Charles. Seni hayata döndürdüm. Karşılığında beni terk mi ediyorsun?” . Charles’ın yüzü solgun ve suratı asıktı.

“Terk etmiyorum lordum. Size sonsuz şükranlarımı sunuyorum” .

“Öyleyse bugün neden o kıza – asistanına- gittin oğlum” dedi Voldemort asasını Charles’ın yüzünde gezdirerek.

“Ben… merak ettim” diyebildi Charles.

“Umut verme kimseye” dedi Voldemort ve devam etti. “Kimse senden ümit beklemesin, bırak seni öldü bilsinler. Ben seni yetiştiriyorum Charles. Senin gücünle çok şey başaracağız. Sen benim varisimsin, buna layık olmaya çalış. Benim sayemde nefes aldığını unutma” dedi Voldemort.

“Unutmam lordum. Sizin için varım” dedi ve eğildi Charles.

“Şimdi gidebilirsin, Luthien sen kal” dedi Voldemort.

Charles koridora çıktığında derin bir nefes aldı. “İtaat etmek zorundayım, köle olmak zorundayım, itaat etmek zorundayım, köle olmak zorundayım…” diye tekrarladı içinden.

Multide Charles var :D

☯Nine Days☯Where stories live. Discover now