Bölüm 23 - Hain Öpücük

688 33 3
                                    

Dumbledore söz verdiği gibi orada bulunan herkese üzümlü kek dağıttı. Sonra Charles'tan olan biten herşeyi anlatmasını istedi. Charles biraz sıkılarak da olsa Voldemort'un neler planladığını orada yaşadıklarını nasıl dirildiğini herşeyi eksiksiz anlattı. O anlatırken Hermione ve Ron'un kanı donmuştu sanki. "Bu kadar şeyi yaşadıktan sonra hala böyle sapasağlam ayaktasın" dedi Hermione kendini tutamayarak. "Çünkü böyle olması gerekiyor" dedi. Charles. "Kendi ellerinle öz anneni nasıl öldürebildin?" dedi Ron hayretle. Charles başını eğdi ve "Herşey planın bir parçasıydı. Onun ölümü bizim kurtuluşumuz oldu" dedi. Sirius sessizleşmişti. "Demek gerçekten öldü" diye mırıldandı. Charles hiçbir şey demedi. Charles'ın bahsetmediği tek şey "Carmen" ve rüyalarıydı. Charles'ın kolundaki yazı sızlamaya başladı. Eliyle kolunu sıktı Charles. Ellie bunu fark etmişti. Dikkatle Charles'a bakıyordu. O sırada kapı vuruldu. "Tam zamanında. Sizi yeni büyücümüzle tanıştırayım" dedi Dumbledore. Kapı açıldı ve içeri çok zarif siyah saçlı uzun boylu esmer biri girdi. Charles'ın kolundaki yazı ateş gibi yanmaya başladı. "Bertha Williams, yeni sihirbaz. Bize çok yardımı dokundu. Voldemort'un kalesinin yerini o buldu Severus ile birlikte" dedi Dumbledore. Bertha tek tek herkes ile el sıkıştı. Harry sırası geldiğinde "Harry Potter" diyerek kendisini tanıttı. "Biliyorum" dedi Bertha çekici gülümsemesiyle. Ellie ile el sıkışırken gözleri Ellie'yi tarıyordu resmen. "Charles Grey" dedi Charles kendinden emin bir tavırla yaralı olmayan kolunu uzatarak. Bertha gülümsedi ve "Tanıştığıma çok memnun oldum meşhur genç varis" dedi. Charles'ın kolundaki yara yanıyordu sanki. Gözlerini kısıp hafifçe öne eğildi. "Charles iyi misin?" dedi Ellie ona dokunarak. "Sanırım..." diyebildi Charles. "Sanırım  birşeyler dönüyor" dedi. "Hadi gidelim dinlenelim biraz" dedi Ellie ve Charles'ın kolunu tutarak onu ayağa kaldırdı. Dumbledore'dan müsaade istedi Ellie ve Dumbledore seve seve "Biraz dinlenin sonra hep beraber planları konuşuruz" dedi. Bertha Williams Charles'a bakarak "Kötü görünüyorsun, sana odana kadar eşlik etmemi ister misin?" dedi. Harry ve Ellie ters ters o kadına baktılar. Sonra Harry Ron'un kulağına eğilerek "Bu kadından tek hoşlanmayan ben miyim?" dedi. Ron kadını süzerek "Çok çekici ama sinsi görünüyor" dedi. Hermione de gözlerini kısıp ona baktı. Ellie tam kadına cevap verecekken Charles toparlanıp başını dik tutarak "Ben kendim gidebilirim, teşekkür ederim" dedi. Sirius gülümsedi ve "Hep aynı soğuk Charles, hiç değişmemiş" diye mırıldandı. "Ne duruyorsun gelsene" dedi Ellie Draco'yu omzundan hafifçe sarsarak. Draco ayağa kalktı ve "Ben bu grup olma işine alışamadım" dedi. Ama yine Charles ve Ellie'ye uydu. Üçü birden odadan çıktılar. 

"Bunlar birşeyler saklıyor" dedi Hermione, Harry ve Ron'a. "Farkındayım" dedi Harry kapanan kapıya bakarak. "Ne oldu aniden" dedi Ellie koridorda birden durup Charles'ın yaralı kolunu açarak. "Yazı hala eskisi gibiydi. "Bertha Williams. Onu sanki daha önce tanıyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Üstelik yaram o bana yaklaşınca acımaya başladı" dedi Charles yerde sabit bir noktaya bakarak. "Yani? Ne demek bu?" dedi Draco ciddiyetle. "Bilmiyorum ama sanki biz daha önce tanıştık" diye tekrarladı Charles. "Yakında çıkar kokusu" diyerek olayı yatıştırdı Ellie. Sonra Draco ve Charles slytherin binasına yöneldiler. Ellie de kendi binasına gidiyordu. Düşünceliydi. Zekasını kullanmanın tam zamanıydı işte. Bir yapboz gibi taşları yerine oturtmaya çalışıyordu.

-------

Charles yatağında sırt üstü uzanmış bir halde yatarken kapısı vuruldu. Charles hiç rahatını bozmadan "Gir" dedi sertçe. Gelen Sirius'tu. Charles onu görünce anında yatağında doğruldu. Sirius Charles'a doğru yürüdü ve onun yatağına oturdu. Charles hiç konuşmadan sadece sarıldı Sirius'a. Sirius oğlunun saçlarını okşadı. Charles'ın gözlerinden yaş akmaya başladı. "Şşt... sakinleş" dedi Sirius gülümseyerek. "Yoruldum" dedi Charles sarılmaları bitince. "Yardım et bana baba. Yoruldum. Aklının alamayacağı şeyler yaptım. Annemi öldürdüm ama tek bir isyan bile etmedim. Sessizce sonuçlara katlandım. Bıktım. Yaşamak bile artık bana dayanılmaz bir acı veriyor" dedi. Sirius oğlunun ellerini avucuna alıp "Kim olduğunu unutuyorsun. Sen Charles Grey'sin. Sen Sirius Black'in oğlusun. Yaşamaktan bu kadar kolay vazgeçemezsin" . "Dayanamıyorum baba. Şu ellerime, kollarıma, boynuma, yüzüme bak. Hiç ses çıkarmadan katlandım bunlara ama artık dayanamıyorum" Sirius üzülerek baktı oğluna. "Seni bir daha böyle tehlikelere atmayacağım. Zamanından önce seni kurtaramadığım için beni affet. Ama şimdi hep beraber sana yapılanların bedelini ödeteceğiz" Charles kaşlarını kaldırarak "Ben Harry ile işbirliği filan yapamam" dedi. Sirius kaşlarını çattı ve "Bu olmak zorunda. Onu sevmeye çalış" dedi. "En azından benim için" diye ekledi Sirius.Charles başını eğerek "Denerim" dedi. Sirius gülümseyerek bir kez daha oğluna sarıldı.

--------

Ertesi gün sessiz bir gündü. Dışarıda yağmur yağıyordu. Charles hızlı adımlarla ortak salona yetişmeye çalışıyordu. Orada mini bir toplantı yapacaklardı. Önüne bakmadan yürüyen Charles Bertha Williams ile çarpıştı. "Hey" dedi Bertha ve karşısındakinin Charles olduğunu görünce gülümsedi. "Nereye böyle acele acele?" diye sordu. Charles'ın anında donuk yüz ifadesini takındı ve "Seni ilgilendirmez" dedi. Bu cevap üstüne Bertha Williams Charles'a yaklaştı ve elini Charles'ın göğsüne koydu. Charles bir adım geri çekildi ve sırtını duvara verdiğini hissetti. "Kalbin çok hızlı atıyor" dedi Bertha. "Normaldir. Biraz önce az daha düşüyordum" diye cevap verdi Charles ve Bertha'nın elini itti. Sonra da hızla yürümeye başladı. "Çattık resmen" dedi. Ortak salonun kapısının önünde durdu ve Bertha Williams'ın boynundan aldığı o tanıdık kokuyu düşündü. Bertha'nın ses tonunu düşündü. Onun ellerini, saçlarını, gözlerini... "İmkansız!"

 Ve anında karar değiştirdi Charles. O toplantıya gitmekten vazgeçti ve neredeyse koşarak geldiği yoldan geri döndü. Bertha'yı az önce çarpıştıkları yerde pencereden bakarken buldu. "Ben de ne zaman geleceksin diye merak etmiştim" dedi Bertha. Charles koştuğundan dolayı soluk soluğaydı. Tek elini duvara dayadı ve hafifçe öne eğilip derin nefes aldı. "Sen?... Gerçek adın ne?" dedi duraksayarak. Bertha Charles'a döndü yüzünü. Aralarında beş adımlık yol vardı. "Bence biraz düşünürsen bu sorunun cevabını bulabilirsin" dedi Bertha kadife ses tonuyla. Charles birkaç adım attı ve Bertha'nın yanına yaklaştı. "Car...men...?" dedi endişeyle. Bertha Charles'ın önüne geçti. Charles sırtını yine duvara dayamıştı. Neden olduğunu anlayamadığı bir korku vardı içinde. "Evet, o benim" dedi Bertha Charles'a iyice yaklaşarak. Daha sonra da onun yaralı koluna dokundu. Carmen yazısının sızlaması arttı Charles elini çekmek istedi ama Carmen onun o zayıf kolunu çok sıkı tutuyordu. Diğer elini de duvara dayadı. Sanki Charles'ın kaçmasını engellemek ister gibiydi. "Benden ne istiyorsun? Kimsin sen?" diye sesini yükseltti Charles. "Şşş... yavaş ol. Ellie'nin bizi bu halde görmesini istemezsin değil mi?" dedi Bertha Williams. Yani Carmen... Charles Ellie'yi düşündü bir anda ve sinirleri arttı. "Nasıl olur da onun adını ağzına alırsın?" dedi Carmen'e. Carmen gülümsedi ve konuyu değiştirerek "Hiç beni tanıyormuşsun gibi bir hisse kapıldın mı?" dedi. Charles başını duvara yasladı ve "Evet ama tanımıyorum" dedi. Carmen iyice Charles'a sokularak "Ama tanıyorsun. Sadece yitip gitmiş bir hafızan var. Valencia iksirini kim hazırladı sanıyorsun. Voldemort mu? Ah ondan çok daha kötü şeyler dönüyor. Seni hayata döndüren bendim Charles" dedi Carmen. "Hatırlamıyorum" dedi Charles sert yüz ifadesini korumaya çalışarak. "Normaldir. Yeniden hayata dönen kişi ilk bir buçuk ayını hatırlamaz" dedi Carmen. "Ama ben sana hatırlatmaya çalışacağım" diyerek Charles'ı tutku ile öpmeye başladı. Ellerini duvardan çekip Charles'a sarıldı. Charles onu önce itmeye çalıştı ama bilirsiniz her erkek gibi o da çekici birinin öpüşüne karşılık koyamadı. Sonra birden dudağını geri çekti Charles. Gözlerini Carmen'in siyah gözlerine dikti. "Hatırlıyorum" diyebildi nefes nefese. Carmen gülümsedi "Sen benim kanımı ve gücümü taşıyorsun" dedi ve Charles'ı kendine çekip öpmeye devam etti. Charles farkında olmadan elini Carmen'in saçlarına götürdü. Bir eli ise kızın belindeydi ve onu kendisine doğru çekiyordu. "Beyni durması için yalvarıyordu" Charles neden duramadığını anlayamadı. İkiside bedenlerini birbirlerine yapıştırdılar ve Charles gözleri kapalı bir şekilde Carmen'in boynunu öpmeye başladı. Carmen hafifçe inledi. Charles Carmen'in boynunu tutkuyla öperken yavaş yavaş aşağı indi dudakları. Carmen'in eli Charles'ın saçlarındaydı. O sırada vazo devrilmesi gibi bir ses duydular ve anında birbirlerinden ayrıldılar. İkisi de nefes nefeseydi. "Neydi o?" dedi Charles sesin geldiği yöne bakarak. "Boşver" dedi Carmen ve kollarını Charles'ın beline doladı "Başladığımız işi bitirelim" diyerek Charles'ın boynunu öpmeye çalıştı. Charles hemen onu itti. Hızlı hızlı nefes alıp verirken "Bana ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi. Carmen gülümsüyordu sinsice. Hiç cevap vermedi. "Bana ne yapmaya çalışıyorsun" diye bağırdı Charles. Carmen gülümsemeye devam ederken parmağını dudağına götürüp sus işareti yaptı. Charles şaşkınlıktan bir sağa bir sola bakıyordu. "Karşıma çıkarsan yemin ediyorum seni öldürürüm. Benden uzak dur" diyerek sertçe Carmen'i itti. Kızı öyle sert itti ki Carmen kendini yerde buldu. Sinirli bir şekilde "Yine bana geleceksin" dedi. Charles tam giderken arkasını döndü ve "Evet yine sana geleceğim. Ve bu sefer geldiğimde seni öldüreceğim" dedi. Sonra hızla sesin geldiği yöne doğru gitti.

☯Nine Days☯Where stories live. Discover now