7. Bölüm

57.2K 1.2K 52
                                    

7. Bölüm

“Efendim anne?” derken hala gözlerini aralayamamıştı.

“Sen daha kalkmadın mı?”

“Saat kaç ki?”

“Saat kaç mı? Oğlum saat 10’a geliyor. Ayaz’ı erken getirecektin. Bak aramasam uyuyup, kalacaktın.”

“On mu?” derken çoktan yataktan kalkmış ve giyinme dolabına yönlenmişti. Önceki gün işlemler ve başka işler için o kadar çok koşturmuştu ki, uyuyup kalmasına şaşmamak lazımdı. “Tamam hemen çıkıyorum.”

“Bekliyoruz.”

Aceleyle giyinip yola çıkmış, hastaneye geldiğinde de hızlı adımlarla odaya girmişti.

“Affedersiniz, geç kaldım.” derken gözleri Ayaz’ı bulmuştu. “Hazır mısın?”

“Hı… Hı…”

“Nasılsın Cemal Usta?”

“İyiyim evlat. Sen beni dert etme.”

“Ben Ayaz’ı hazırlanması için eve götürüyorum. Doktordan izin aldım. Akşama doğru seni almaya geleceğim.”

“Zahmet etmeseydin oğlum. Ben gelirdim.”

“Bunu duymamış olayım.”

“Ah evlat sana ne kadar teşekkür etsem az.” derken gözleri dolmuştu.

“Baba…” diyerek hemen yanında soluğu almıştı genç kız.

“Siz bana bakmayın. Hadi gidin artık.”

“Müsaadenizle…”

Genç kız yanında yürürken arabaya gelmişlerdi. Binmesi için kapısını açıp, beklerken onun tedirgin hali içini acıtmıştı.

“Teşekkürler.”

Araba yol almaya başladığında içeride sessizlik hakimdi. İkisi de ne söyleyeceğini bilmiyordu. Zaten Ayaz’ın ağzından tek kelime bile çıkacak durumu yoktu. Heyecandan kalbinin atışını ağzında hissederken nasıl konuşabilirdi ki…

Genç adam, kızın durumu karşısında konuşma ihtiyacı hissetmişti. “Bu yaşta, bu şekilde bir evliliğin senin için zor olduğunu biliyorum. Çünkü benim içinde zor. Birbirimize destek olmalıyız. Rahatlamalısın Ayaz. Böyle kasılmaya devam edersen tüm vücudunun kilitlenip kalacaksın. Rahat ol.” derken kendine çekingen bir şekilde bakan kızın yüzüne güven veren bir gülümsemeyle bakmıştı.

“Ben… Ben özür dilerim.”

“Ne özrü?”

“Bu işe zorlandığın için…”

“Sen bir şey yapmadın ki… Sen bu işte en masumsun…” derken hastanede yaşanan konuşmaları hatırlamış ve yüzü istemsiz bir şekilde gerilmişti. Nasıl bir dede böylesine gaddarca davranabilirdi? “Sen beni düşünme. Şu an önemli olan senin güvende olman. Tamam mı?”

Söyleyecek tek sözü yoktu. Sadece kafasını aşağı yukarı sallayabilmiş, sonrada yana dönüp, dışarıyı izler gibi yapmaya başlamıştı. Aynı anda da yanında oturan adama hissettirmeden gözünden düşen damlaları hızla silmiş ve bu duruma dayanmak için bildiği duaları okumaya başlamıştı.

Sonraki dakikalar eve gidene kadar sessizlikle geçmişti.

“İşte geldik…”

Kafasını çevirdiği anda büyük bir evle karşılaşmıştı. Bir sürü güzel ağacın ortasında yemyeşil bir alanda, huzur veren bir havası vardı. Bunun için dışarıdan bakmak bile yetiyordu. Dışı böyle hissettiriyorsa, içi kim bilir nasıldı?

Sen Geldin Bahar Geldi - Mevsim Serisi 2 (Kitap oldu)Where stories live. Discover now