Serimizin ilk kitabı olan Güz Delisi'nden alıntılar ;)

10.9K 315 28
                                    

Bugün ekranlarınıza Sen Geldin Bahar Geldi'yle değil ama onun öncesini anlatan kitabımız Güz Delisi'yle konuk oluyorum. Okuyanlar için nostalji okumayanlar içinde güzel olmasını umduğum alıntılar ;) Beğenmeniz dileğiyle <3 

“Sıkışmış…”

“Ne sıkışmış?”

“Kurdele…”

Odaya çıktıklarından beri zaten sıkıntılıydı. Kendinden istenen yardım bu sıkıntıyı daha da artırmıştı.

“Bu nasıl bir oyun Loya?” derken sesi de bu yüzden daha sert çıkmıştı.

“Ne oyunu?” Şaşırmıştı genç kadın.

“Gelinliği üzerinden çıkarmam için yapılan oyundan bahsediyorum. İyi düşünmüşsün doğrusu.”

Loya duyduklarını sindirmeye çalışırken, kapıya yönelmişti. “Tamam. Ben seni düşünmüştüm ama kurdeleyi pekâlâ da görevlilerden birine çözdürebilirim. Ne olacak seni düşünende kabahat.”

Genç kadının dudaklarından dökülenler Kutay’ın daha da sinirlenmesine neden olmuştu. Kendini biraz sakinleştirdikten sonra kapıya yönelen Loya’yı kolundan tutarak “Delirdin mi?” diyerek durdurmuştu.

“Sence öyle bir halim mi var?” Sözler bir hışımla çıkmıştı ağzından.

“Tövbe… tövbe… Kızım sen başıma bela mısın?”

 ***

 “Seninle konuşmak istiyordum.”

 “Şuan müsait değilim. Lütfen sonra konuşalım.”derken karşısındaki kadının suratına bakmamaya özen gösteriyordu.

 “Maalesef konuşmak için senin uygun olmanı bekleyemeyeceğim. Konu önemli.”

 Duyduklarından sonra Loya’dan tarafa dönmüştü. “Aklındakileri söylemeden beni rahat bırakmayacaksın değil mi?”

 “Aynen öyle.” derken bilmiş bir gülümseme yerleşmişti dudaklarına.

 “Konu ne?”

 “Tuğrahan…”

 Yukarı çıkmadan görmüştü oğlunu. Bu yüzden iyi olduğunu biliyordu. Yine soğukluğuyla kalbini dondurmuş, ilgisiz sözleriyle konuşmak istemediğini belli etmişti. Hem Loya ile oğlu hakkında konuşmak istemiyordu. “Sanırım konuşacağımız bir şey yok Loya. Lütfen beni yalnız bırak.”

 “Var Kutay. Konuşmamız gereken önemli şeyler var. Ve ben bunları söylemeden şuradan şuraya gitmeyeceğim. İstesen de istemesen de beni dinlemek zorundasın.”

 “İyi öyleyse sen orada durmaya devam et. Ben gidiyorum.”

 Kapıya yönlendiğini gördüğü anda hemen önüne geçerek durmasını sağlamıştı. “Bu sefer kaçamazsın.”

 “Şansını zorluyorsun.” derken Loya’yı çoktan önünden yana kaydırmış, sonrada kapıya doğru olan yoluna devam etmeye başlamıştı.

 En iyisi direkt konuya girmekti, yoksa bu dağ gibi adamı odada tutması kolay olmayacaktı.

 “Geçen gece odasına gittiğimde kan ter içinde kalmış haldeydi. Sayıklıyordu…”

 Duyduklarından sonra olduğu yerden kımıldayamamıştı.

 “Hem de kimi biliyor musun? Yanında olmayan babasını... Uyandırmak için çok uğraştım. Uyandıramadığım her dakika asır gibi gelmeye başlamıştı. Sonunda uyandı ama öyle çok korkmuştu ki, nefes nefeseydi. Yanında uyumamı istedi. Tuğrahan senin oğlun, onu benden daha iyi tanırsın. Korktuğunu kabul edip, yanında uyumamı istemesinin, onun için ne demek olduğunu benden iyi bilirsin. Kutay o annesini kaybetmiş... Hem de hiç tanımadan. O küçük kalp seni de kaybetmekten ölesiye korkuyor. Bunu unutma... Şimdi nereye istersen kaçabilirsin. Ama eve her gelmediğinde, o çocuğun korkuların en büyüğünü yaşadığını bil.”

Sen Geldin Bahar Geldi - Mevsim Serisi 2 (Kitap oldu)Where stories live. Discover now