5

9.1K 817 115
                                    

Not: Bu kitap Epsilon yayınevi aracılığıyla basılmış olup, yalnızca 20 Bölümü Wattpad'te bulunmaktadır. İlk defa okuyanlar ya da yeniden okumak isteyenler, kitaptaki haliyle buradan okuyabilir. Sevgiler.

***

5

Yağmur şiddetini iyice arttırmış, dev camlara sert bir kamçı gibi vuruyordu. Ayakta dikilmekten yorulup deri koltuklara doğru yürümeye başladım. Bulunduğum oda devasa büyüklüğünün yanı sıra epey zevkli dekore edilmişti. Çok fazla eşya yoktu belki ama olanlar da zaten varlıklarıyla odayı doldurup, göz kamaştırıyordu. Kim bilir böyle bir odaya sahip olan adamın yaşadığı ev nasıldı? Eminim bu oda, evinin yanında ufak bir kümes gibi kalırdı.

Bakışlarımı bileğimdeki saate indirip akrep ve yelkovanı sıkıntıyla kontrol ettim. Tam tamına yirmi iki dakikadır bu lüks odanın içinde sefilce bekliyordum. Çıkıp gitmek gibi bir lüksüm yoktu çünkü şahsıma yapılan tehdit hiç de şaka gibi görünmüyordu. Ben Çağrı Akarslan'ın neredeyse hayati önem taşıyan işini bozmaya kalkışmıştım, o da bunun karşılığında benim burada oturup sonucu beklememi istemişti. Bu, şimdilik kulağa gayet makul geliyordu. Ama ya anlaşma sağlanmaz ve ben bu adamla mücadele etmek zorunda kalırsam?

Kötü düşünceleri hemen zihnimden attım. Pozitif ol, Rüya. Evet, iyi düşünce her daim yanında iyi şeyleri de getirirdi. Ve benim bugün tüm iyiliklere ihtiyacım vardı. Hâlâ yaptığım şeyin gerçek olduğuna inanamıyordum zaten. Sahte bir hesapla yazışma ihtimalini nasıl göz ardı edebilmiştim ki? Sanırım uzun süredir hayatım aynı dengede, aynı monotonlukta ilerlediği için birden karşıma çıkan bu farklılık gözlerimin görmemesini filan sağladı. Bir işe böylesine bodoslama dalmamı başka türlü tasvir edemiyordum.

Siyah kapı açılıp Çağrı Akarslan odaya girdiğinde üzerimdeki kısa eteğin pilesiyle oynamayı bıraktım. Yazdığım senaryoda mülakata gelen kız rolünü canlandırdığım için bugün elimden geldiğince iyi giyinmeye çalışmıştım: Siyah kısa bir etek, siyah bir gömlekle bu yağmurda hayli fedakârlık yaptığımı düşünüyordum. Hızla oturduğum yerden kalktım.

"Toplantınız bitti mi?''

Beyaz Aslan, beni duymamış gibi yapıp çalışma masasına giderek tahtına yerleşti. Elindeki dosyayı masanın bir köşesine bırakırken yüzündeki ifadeden olumlu-olumsuz bir ipucu edinememiştim. Tok bir sesle, "Bitti,'' diyerek cevap verdi.

Heyecanla sordum. "Sonuç nedir peki?''

Parmaklarını bilgisayar klavyesine götürüp bir şeyler yazmaya koyulduğunda ilk dikkatimi çeken klavyeye hiç bakmadan yazması oldu. İkinci detay ise beni yok sayıp görmezden gelmesiydi. Niye böyle davranıyordu ki? Yoksa anlaşma sağlanmamış mıydı? Kalbim, bu düşünceyle sıkışmaya başladı.

Beyaz Aslan, bilgisayarla olan işini yaklaşık bir dakika içinde bitirdikten sonra bakışlarını nihayet bana çevirdi. Ela gözleriyle bana bakarken nasıl da güçlü göründüğünü düşündüm. Az önce ona bir dolu küfür etmiş olduğuma inanamıyordum. Kesinlikle gözüme perde inmiş olmalıydı.

"Anlaşma sağlandı,'' dedi ifadesizce. "Sandığımın aksine adamlar yaptığın saçmalığa pek kafa yoracak tipler değilmiş.''

İnanılmaz bir rahatlama hissi tepeden tırnağa bedenime yayıldı. Omuzlarıma binip, kamburlaşmama sebep olan yükten neyse ki hasarsız bir şekilde kurtulmuştum. Bugün şans benden o kadar da uzakta değilmiş sanırım. "Ne kadar sevindiğimi tahmin bile edemezsiniz,'' deyip coşkuyla konuşmaktan kendimi alamadım. "Bu çok güzel bir haber... Daha nice başarılar umarım sizinle beraber olur.'' Heyecandan cümleleri art arda sıralarken yüzümde beliren aptal gülümsemeye engel olamamıştım.

Bir Rüyanın PeşindenWhere stories live. Discover now