12

8.2K 701 78
                                    

Not: Bu kitap Epsilon yayınevi aracılığıyla basılmış olup, yalnızca 20 Bölümü Wattpad'te bulunmaktadır. İlk defa okuyanlar ya da yeniden okumak isteyenler, kitaptaki haliyle buradan okuyabilir. Sevgiler.

***

12 

Etrafımdaki herkes hareket ederken durup sadece düşüncelere dalmak çok sık yaptığım bir şey değildi. Ama dün sabah olduğu gibi yine aynı saatte, aynı kahvaltı sofrasında ve de aynı kişilerle beraber olmak beni istemesem de derin bir düşünce deryasına sürüklemişti. Niye buradaydım, bu insanlar niye hayatıma girmişti hiç bilmiyorum. Tek bildiğim kader denilen o şeyin beni hiç beklemediğim bir anda karmaşık bir sınava tabii tutmasıydı. Her şey daha ben idrak edemeden ilerliyordu ve beni korkutan asıl şey, bu gidişatın nereye varacağıydı.

Akarslan erkekleriyle aynı sofrada oturmak çok garip bir histi. En azından benim için. Onlar Türkiye'nin en zengin ikinci ailesiydi. Her yaptıklarıyla gündemdeydiler. İnanılmaz bir servete sahip olmalarının yanı sıra saygınlıkları da had safhadaydı. Peki, benim gibi kendi halinde takılan bir kızın onlarla ne işi vardı? Ben onlarla hiçbir kulvarda boy ölçüşemeyeceğim gibi muhatap olmamızı gerektiren hiçbir konu da yoktu, olamazdı.

Yani... Erdem Akarslan'ı saymazsak tabi. Onun kitaplarıma olan hayranlığı benim için şans mıydı yoksa şansızlık mı emin olamıyorum. O olmasaydı şu an bu sofrada oturamazdım. Ya da kimi kandırıyorum... Kader istedikten sonra beni bu sofrada oturtacak illa ki başka bir bahane bulurdu.

"Buğra ve arkadaşı için ne yapmayı düşünüyorsun, abi?'' Sessizliği bozan Arın bir yandan tabağındaki peynirleri yiyor, bir yandan da ilgiyle Çağrı'ya bakıyordu. Dikkatimi çeken bu soru benim de onlara kulak kesilmeme sebep olmuştu.

"Başladığım işi bitirmek dışında bir planım yok,'' dedi Çağrı.

"Peki, olanları avukata bildirdin mi? Polisler geldiğinde onun da burada olması işe yarayabilir.''

Çağrı, bakışlarını tabağından kaldırıp kardeşine çevirdi. Ela gözlerindeki soğukluk kimsenin maruz kalmak istemeyeceği türdendi. "Senin düşünecek daha önemli işlerin yok mu Arın?''

Kardeşi omuzlarını silkti. "Yok. Zaten hangi iş bu olanlardan daha önemli olabilir ki?''

"Derslerin mesela?''

"Evimizde filmlere konu olabilecek bir olay yaşanırken mi?'' diye sordu Arın inanamıyormuş gibi. "Çok sağ ol abi ama ben bugün okul almayayım.''

"Evde olanların seninle hiçbir ilgisi yok,'' dedi Beyaz Aslan hayli otoriter bir ifadeyle. "Bu yüzden okulu boşlamayı sakın aklının ucundan bile geçirme.''

Arın abartıyla gözlerini devirdi. "Yapma abi. Okulun zaman kaybından başka bir şey olmadığını sen de biliyorsun. Bırak da biraz gerçek hayatı tecrübe edeyim.''

"Gerçek hayat?'' diyerek kardeşini tekrar etti Beyaz Aslan. Kelimeleri tonlama şekli hayli tehditkâr görünüyordu.

Ama Arın bu tehdidi kulak ardı edip iştahla yemeğini yemeye devam etti.

Birkaç saniyelik kasvetli sessizliğin ardından, "Peki madem,'' dedi Çağrı ve uzanıp telefonunu alarak birini aradı.

"Yağız, bugün Holding'e benim yerime Arın gelecek. Dün girmem gereken toplantı da dâhil, bugünkü toplantıların hepsinde ona eşlik et olur mu? Ayrıca Anadolu yakasındaki tüm fabrikaları teftiş etmenizi de istiyorum. Evet, doğru duydun, hepsini. Bana saat başı rapor vermeyi unutma. Görüşürüz.''

Telefonu kapatıp tekrar ceketinin iç cebine koyduğunda Arın gözlerini iri iri açıp, şaşkınlıkla konuştu. "Şaka yapıyorsun değil mi? Az önce söylediklerin gerçek olmayacak?'' "Gerçek hayatı tecrübe etmek isteyen sendin,'' dedi Çağrı ifadesizce. "İşte sana bizim gerçek hayatımız, kardeşim.''

Bir Rüyanın PeşindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin