16

7.9K 731 184
                                    

Not: Bu kitap Epsilon yayınevi aracılığıyla basılmış olup, yalnızca 20 Bölümü Wattpad'te bulunmaktadır. İlk defa okuyanlar ya da yeniden okumak isteyenler, kitaptaki haliyle buradan okuyabilir. Sevgiler.

*** 

 16

Sadece on saniye sürdü. Sadece on, kısa saniye... Çağrı'nın arabasına bindiğimde hissettiğim tuhaflığın bu kadar çabuk kaybolması şaşırmama neden olsa da bundan şikâyet etmek yapacağım en son şey olurdu. Kendimi rahat hissetmek, sanki buraya aitmişim gibi davranabilmek çok daha cazip bir düşünceydi. Neden mi? Çünkü ilk kez bu adamın yanında kendimi kendim gibi hissediyordum. Hatta kendimden bir miktar daha fazla demek sanırım yanlış olmazdı.

Az önce Buğra'yı aramış, olanları anlatmama fırsat vermeden her şeyi öğrendiklerini söylemişti. Beni yalnız bıraktıkları için ne kadar pişman olduklarını dile getirdi. Ona Çağrı'nın beni eve bırakacağını söylediğimde yarım saate kadar evde olacaklarını söyledi ve telefonu kapattık.

Bakışlarımı üzerimdeki mini elbiseye indirdim. Oturunca boyu daha da kısalmış, ne kadar çaktırmadan aşağı doğru çekiştirsem de makul bir seviyeye indirdiğimi söyleyemezdim. Gerçi, Çağrı'nın da dönüp bacaklarıma baktığı falan yoktu. "Yanlış anlamazsan sana bir şey soracağım,'' dedim ansızın gelen bir merakla.

Beyaz Aslan'ın ela gözleri büyük bir ciddiyetle yola odaklanmıştı. Olduğum yerden bakınca yüzünün iki türlü olduğunu düşündüm: Hem çok keskin hatlara sahip, hem de kusursuzdu. Altındaki araba dâhil sahip olduğu diğer şeyler de düşünüldüğünde bu adam kesinlikle muhteşem bir şansla dünyaya gelmişti.

"Sor bakalım,'' dedi soğukça.

Bakışlarımı dikiz aynasına çevirip arkadaki siyah arabanın hâlâ bizi takip edip etmediğinden emin oldum. Oradaydı. "Niye bu kadar koruman var? Yani, elbette bu beni ilgilendirmez ama hem malikânedekiler hem de şu an arkamızda olanlar çok fazla değil mi?''

"Fazla mı?''

"Bence fazla. Sonuçta sen bir başbakan değilsin. Ya da onun denginde başka bir şey.'' Boğazımdan bir hıçkırık daha yükselip hafifçe sıçramama neden oldu. Beyaz Aslan'ın bununla ilgili bir şey söyleyip benimle dalga geçeceğini düşündüysem de yapmadı. Ciddiydi ve ben onun aksine gittikçe gevşiyordum.

"Sadece başbakanlar mı korunur,'' derken bakışlarını çok kısa bir an bana çevirmişti.

"Bu kadar korumayla, evet... Bir de şeyler...'' Cümlemi tamamlayıp tamamlamamakta kararsızdım. İlk başta, yanlış anlama, diyerek kendimi garantiye almış olsam da bu cümlenin sonunda beni yanlış anlayabilirdi.

"Kimler?'' diye sordu şüpheyle.

"Şeyler,'' diye mırıldandım.

Bekledi.

Bekledim.

Bekledi.

Sonunda cevap vermeden edemedim. "Korunmaya ihtiyaç duyan, suçlular.'' Son kelimeyi biraz sessiz söylemiştim.

Hafifçe gülümsedi. "Oradan bakınca suçlu gibi mi görünüyorum?''

Bakışlarımı dikkatle yüzünde gezdirdim. Bence filmlerdeki suçlu profiline gayet uygundu. Ama yine de onun suçlu olmadığını derinlerde bir yerde hissediyordum. "Hayır, benimki sadece varsayım.''

"Berbat bir varsayım.''

"O zaman neden bu kadar fazlalar?''

Kırmızı ışık yanınca arabayı durdurdu. Bakışlarını yeniden bana çevirip ela gözlerini yüzümde gezdirdiğinde ısrarımdan ötürü rahatsız olmuş gibi görünüyordu. "İstemezsen cevap vermek zorunda değilsin,'' dedim uzlaşmacı bir tavırla. Ve o, beni şaşırtarak tam aksini yaptı.

Bir Rüyanın PeşindenWhere stories live. Discover now