9

7.7K 732 108
                                    

Not: Bu kitap Epsilon yayınevi aracılığıyla basılmış olup, yalnızca 20 Bölümü Wattpad'te bulunmaktadır. İlk defa okuyanlar ya da yeniden okumak isteyenler, kitaptaki haliyle buradan okuyabilir. Sevgiler.

***

9

Gece kulübünü esir almış olan tepkisizliği anlayamıyordum. Herkes anne karnındaki cenin pozisyonunu almış, korkudan titriyordu. Bunun alkolden kaynaklı olduğunu filan da düşünmüyordum. Buradaki herkes birer korkak tavuktu.

Silahını Berat'a doğrultmuş adam, iğrenç bir gülümsemeyle Berat'ı süzdü. Yaşı kırkına yakın, üzerine basit bir takım elbise giymiş bu adamdan tüm benliğimle tiksinmiştim. Abi demişti Berat öyle değil mi?

"Vay, vay, vay... Laflara bakın siz. Bizim kanı bozuk ibne geçmiş karşıma bana bir de cevap veriyor!'' diyerek Berat'ın üzerine yürüdü. Hızlı bir hareketle onu saçlarından yakaladıktan sonra acımasızca çekiştirip az önce durduğu yere gitti.

Buğra hiç düşünmeden haykırdı. "Bu yaptıklarına pişman olacaksın orospu çocuğu! Kendini aptal köyünde mi sanıyorsun sen? Burada adalet var, adalet! Yaptığın şerefsizliğin karşılığı olmayacağını düşünüyorsan yanılıyorsun! Hemen bırak onu!''

Adam silahını Buğra'ya uzattı. "Ona kaçması için cesaret veren diğer ibne de sensin demek?'' Sesinde hiddetli bir ifade vardı. "Ben de seni ne diye anons edeceğimi düşünüyordum...''

Saniyeler içinde Buğra'nın kollarını iki adam kavradı ve onu silahlı adamın yanına götürdü. Kolunu kavrayan adamlardan biri Buğra'ya sert bir yumruk indirip onun iki büklüm olmasına sebep olurken silahlı adam bir cellat edasıyla güldü.

Bedenim, yaşadıklarımdan ötürü endişeyle kavrulup bana deli gibi acı veriyordu. Kalbim karşımdaki manzaradan ötürü öyle acımıştı ki... Buğra. Benim güzel kalpli, narin, vicdanlı arkadaşım. O, bu yaşadıklarını hak etmiyordu. Aynı şekilde Berat da... Hiç düşünmeden ayağa kalkıp adamlara doğru yaklaşmaya başladım. Sedef neredeydi bilmiyorum. Belki ikimiz birlik olup bu adamlara kafa tutsak çok daha işe yarar olurdu. En nihayetinde birlikten kuvvet doğar diye boşuna dememişlerdi... Ama şu an onu arayacak vaktim olmadığından bu pisliklerle tek başıma savaşmaya mecburdum.

Karanlığın içinden çıkıp aydınlık alana vardım. Tüm gözlerin üzerimde toplandığını hissetsem de umursamayıp konuştum. "Siz ne alçak, ne adi, ne iğrenç insanlarsanız böyle... Acaba Berat'ın tercihlerine, onun var oluşuna saygı duymaya, onu sadece kendisi olduğu için sevmeye çalıştınız mı?''

Silahlı adam bakışlarını bana dikti. Yüzü yakından daha da iğrençti. "Ne saçmalıyorsun sen,'' diye tısladı dişlerini sıkarak. "Yıkıl karşımdan yoksa senin için çok kötü olur!''

"Kötü olurmuş,'' deyip meydan okumaya devam ettim. "Cevap versene sen bana? Veremezsin tabii. Çünkü sizin dünyanızda bazı şeyleri düşünüp algılamaya çalışmak gibi bir gaye yok. Bir şeyleri algılarsanız değişmekten korkuyorsunuz belki de. Ama hiç merak etmeyin. Değişmek sandığınız gibi korkulacak bir şey değil!''

"Bana bak kadın,'' dedi adam silahını bu sefer bana doğrultarak. Yüzü öfkeden kaya gibi sertleşmişti. "Eğer beyninin patlamasını istemiyorsan bu süslü laflarını da alıp yıkıl karşımdan. Biz Mardin'in en büyük aşiret ailelerindeniz anlıyor musun? Yıllardır şerefemizle, onurumuzla soyumuzu sürdürürken bir kanı bozuğun adımıza leke sürmesine izin verir miyiz sanıyorsun?''

Adamın bağırarak konuşması susup sinmeme neden olacağı yerde aksine daha da hiddetlenmemi sağladı. Anlaşılan Berat fakir bir aileden geldiğini söyleyerek bize yalan söylemişti. Belki de büyük bir aşiret ailesinin üyesi olduğunu söylese ona yardım etmeyeceğimizi düşünmüştü. Onu suçlayamazdım. Suçlanması gereken kişiler tam karşımdaydı.

Bir Rüyanın PeşindenWhere stories live. Discover now