30. Bölüm

70.3K 2.3K 178
                                    

Medyadaki şarkıyı belirtiğim yerde açarsanız sevinirim😊

Bölüm 30

Geçen zamanın ardından mirza kendin dağa evine kapatmıştı kimse ile konuşmuyor ezonun ona ihanettin düşünüyor içinden allahım bunlar kabus olsun diye geçiyor uzamış sakaların sıvazladı bardaktaki son yudum rakıyıda içti ah ezo ah diye bildi aklı mirhan geldi etrafta koşturan oğlu şimdi nerdeydi en son onu ameliyathaneye girerken gördü geçen haftalar her küçük mirhan aklına geldiğinde içine oturan derin sızı ile boğuşuyordu sonra ezonun son sözleri aklına geliyor çok pişman olacaksın kendi evladına bunu yaptığını için sevdiğine bunu laik gördüğün için pişman olacaksın sözleri geldi aklına eline tlf aldı birlikte çektikleri fotoğraflara baktı özledim diye bildi koltuğun üstüne sızıp kaldı... mirza ağır baş ağır baş ağırısı ile uyandı tlf sesi tüm evi inletiyor babası annesi salar bekir sayamadı kadar cevapsız arama mirza yüzün sıvazladı babasın bumarısın tuşladı " efendim baba" dedi mirhan ağa sert sesi ile" eve  gel çabuk" deyip tlf kapatı mirza kafasın iki yana saladı ah baba ah konaktan çıkarken yaptığı konuşmayı tekrarlamak istemiyordu yeniden ama mirhan ağayıda biliyordu kendi sertliğin acımasız yanın babasından almıştı otoriterisin sarılmazlığın bilirdi yatak  odasına çıkıp kısa bir duş alıp üstünü giyi konağa yola çıktı...
Mirza girdiği konak kapısından avluya doğru ilerledi babasın yadesin oturken gördü annesi salar ayşe hata rojda bile konaktaydı gözü yezdayı ardadı yezdanın son sözlerin aklın geldi " sen  benim abim olmazsın benim abim sevdiğine değer verir karısın çoçuğun hiçe saymaz " deyip çekip gidişi geldi gözleri önüne mirza babasına dönerek " yine aynı konuysa konuşmayalım baba kapanı o konu " diye kestirdi babasın ezoyu savunmasına katlanmadı çekip gidişide bundandı aslında mirhan ağa ise eli ile işaret ederek " otur " dedi mirza oturduğu sırda elindeki üç zarfa gözü ilişti " hayır ola baba " dedi mirhan ağa " sözüm bölmeden dinleyeceksiniz " diye uyardı ve konuşmaya başladı " ezo ve torunum gideli beş ay oldu ancak mirza yanlışından dönmemek konusunda ısrarcı gerçi bu saatten sonra dönsede ezo ona dönmez" dediğinde mirza öfke ile kükredi "yeter ne ezo yu ne mirhanı duymak istemiyorum " diye ayağa kalktı mirhan ağa oğlu gibi hiddetle " otur yerin " dedikten sonra oğluna attı zarfın birin " aç" dediğinde mirza anlamaz şekilde baktı  kahve rengi büyük zarfı açtı içinden üç farklı hastanenin ismi yazıl üç zarf çıktı mirza tek tek zarfları açtı ilk okuduğu şeyin şaşkınlığın atamaya çalıştı MİRZA KARACAHAN MİRHAN YAKTA KARACAHAN İLE %99.99 uyum sağlamaktadır ikinci zarfı açtığında %99.99  BABASIDIR ve diğer zarf aynı sonuç çıkınca mirza yutkunduk gözünden bir damla yaş düştü neden neden diye konuşamıyordu resmen mirhan ağa lafa girerek bunuda bize " rojda açıklayacak neden yaptığın" mirza kafasın hızla kaldırdı " ne diyorsun baba sen" mirhan ağa rojdaya dönerek " dayı benim bi suçum y..." diyemeden mirhan ağa sözün kesti elindeki ikinci zarfı açarak rojdanın laboratuvarda tahlil sonuçların veren adamla çekilmiş fotoğrafların atı masaya   " anlat rojda " dediğinde rojda ağlamaklı sesi ile " annem beni aradı mirza doktora gidecek ezo ile konuşurken duydum git sonuçları değiştir bizim hastanede zaten para ver " dediğinde mirza olanları idrak etmeye çalışıyor ancak beyni durdu algılamların kapandı elleri başın arasına alıp "ezo ezo " diye inkiyor o sırada kalkıp rojdanın kasına yapıştı " neden lan neden yaptın" diye bağırıyor rojda " annem annem " dedi diye bildi mirza " hayatımda yapmam dediğim ne varsa siz bana yaptırdınız lan sevdiğim evladım " diye bildi belindeki silahı çekip ayşe hanıma doğrulttu " siz benden ailen aldınız lan" diyor ayşe hanım titrek sesi ile " mirzaaaa " diye bildi araya giren " oğul dur " mirza derin nefes aldı " ben cezaların vereceğim evlet ama sen sana kim kızsın kim kızsın" diyor  mirza kafasın hangi taşa vuracağın bilmiyor sessizce fısıldadı"baba ne halt ettim ben" diye biliyordu mirhan ağa elindeki son zarfı alıp oğluna uzattı " sana ceza verilmeye değmez diye düşünmüş karın" diye bildi açtığı zarfta önce mektubu açtı

Medyadaki şarkıyı burda açın

Mirza....
Sensiz geçen 156 gün 3744 saat 45 dk oldu bense bu zamanda bir ölüden farksızım sensizlik geçen günlerim mi bu durumum yoksa bana yakıştırdıkların yüzünden mi bilmiyorum artık hiç birşey bilmiyorum oğlumuz ise sürekli bana seni soruyor anne babam artık beni sevmiyor mu dediğinde ne diyeceğim bilemiyorum ve bir karar aldım...Şem ile Pervanenin hikayesini bilir misiniz? Bir zamanlar
Şem görkemli, dimdik duran karşı konulmaz bir sevgiliyi temsil eder. Kendinden asla ödün vermez... İçindeki can fitili ateşini her daim taze tutar... Aşk için yanar... Aşk için söner en sonunda... Aşkı o kadar kuvvetlidir ki, bu yücelikle etrafa ışık saçar... Karanlığın içinde asilce ışığını yayar. Derken bir gün, bir pervane aradığı ışığın izini bulur. Aşkla uçar Şem'e doğru... Kanatlarının rüzgarı Şem'in aşk ışığını titretir... Pervane önce hayranlıkla uzaktan uzaktan döner Şem'in etrafında... Henüz kanatları alevin tadına erişmemiştir. Etrafında aşkla çırpar kanatlarını... Döner durur öylece bir süre... Sonra, yetmemeye başlar bu mesafenin hissettirdikleri... Biraz daha yaklaşmaya niyetlenir.. Dönmekten asla vazgeçmez... Gitgide alevin sıcaklığını daha çok hissetmeye başlar... Sıcaklığı hissettikçe biraz daha yakınlaşma arzusuna karşı koyamaz... Daha yakın, daha yakın, daha da yakın olmak ister. Artık her dönüşte biraz daha yaklaşır Şem'in aşkına, alevine... Aleve yaklaştıkça can fitiline de yaklaşacağını da umarak çırpar kanatlarını... Şem'e ışık veren, aşk veren ince uzun ipe erişmek, aşkının ibadetidir. Tam da aşkla aleve yaklaşmışken, kanadının ucu alevden nasibini alır aniden... Yanar...! Pervane can acısıyla uzaklaşır Şem'den... Aşkın acı verebileceğini yeni öğrenmiştir... Şaşırır... Uzakta bir yere konar ve Şem'i izler... Acısı birazcık dinmeye başladığında, yeniden aşka uçma tutkusu kaplar ruhunu... Engel olamaz kendine... Bu sefer en yakından başlar Şem'in etrafında dönmeye... Öncekinden farklı olarak yeni yerler keşfeder Şem'de... Eriyen mumun çıkarttığı minik topakcıklar gözyaşları misali çevrelemiştir Şem'in vücudunu... Pervane Şem'in gözyaşlarına konup, onlara tutunmayı öğrenir. Böylece Şem'e hem daha yakın nefes alır, hem de daha çok vakit geçirirler birlikte... Pervane yaralıdır, Şem ise ağlamaklı... Günler böyle geçip giderken, Pervane Şem'in tükenmeye başladığını fark eder... Artık ışığı daha az yeri aydınlatır, daha çok göz yaşı biriktirir eteklerinde... Sonun başlangıcını hissetmeye başlar Pervane... Şem'i sona yaklaştıran gözyaşları Pervane'nin aşkla yok olma nedenine dönüşür. Aleve daha yakın, daha şiddetle aşkla çırparak kanatlarını, döner durur Şem'in etrafında... O'nu kurtaracak bir yol bulamayacağını fark edince acısına ortak olmayı seçer... Alevin etrafında aşkla dönerken, aşkının içindeki can fitiline bırakıverir kendini, aşkını, canını... Usulca Şem'in gözyaşlarından yarattığı eteğinin üzerine düşüverir cansız bedeni... Bunu fark eden Şem için direnecek bir neden kalmaz artık... Gözyaşlarını Pervane'ye örtü yapar, O'nu aşkıyla sarmalar ve yavaş yavaş üzerine akarak aşklarını sonsuza kadar bir araya getirir...  işte mirza bende bu aşkın hem şemi hem pervanesi oldum ben senin aşkın ile yandım... bil istiyorum  bil seni çok sevdim halada seviyorum ama artık sen ve ben olmayız bunu çok iyi anladım oğlum için gidiyorum mirza onun mutluluğu için lütfen kırma daha fazla oğlum annesi gibi yakma onu kendine iyi bak SEVİYORUM SENİ...
Mirza elindeki ikinci zarfa baktı boşanma celbini gördü an beyninden vuruldu bensiz olamaz yapamaz ezo benim kadınım mirhan benim oğlum diye bağırıyor tam hareket etti gideceği sırada saların sesi ile durdu " boşandınız abi geçen hafta boşandınız yengem mirhanı alıp gitti..."  

Beğeni ve yorumlarınız eksik etmeyin
Sevdiğim aşk hikayelerinden birin kulandım umarım beğendiniz

Sizce ne olacak fikir belirtirseniz beni sevindirsiniz

Aşirete Gelin OlmakWhere stories live. Discover now